Osmaniye T Tipi Hapishanesi’nde açlık grevindeki mahpuslar 49. günlerini geride bırakırken, mapusların aileleri sağlık durumlarında yaşanan sıkıntılar nedeniyle kamuoyuna duyarlılık çağrısında bulundu Osmaniye T Tipi Kapalı Hapishanesi’nde bulunan 30 PKK’li tutuklu ve hükümlünün başlattığı süresiz ve dönüşümsüz açlık grevi eylemi 49’uncu gününe girerken, açlık grevini sürdüren 13 tutuklunun durumu ağırlaşıyor. Bu 13 tutuklu ve hükümlü […]
Osmaniye T Tipi Hapishanesi’nde açlık grevindeki mahpuslar 49. günlerini geride bırakırken, mapusların aileleri sağlık durumlarında yaşanan sıkıntılar nedeniyle kamuoyuna duyarlılık çağrısında bulundu
Osmaniye T Tipi Kapalı Hapishanesi’nde bulunan 30 PKK’li tutuklu ve hükümlünün başlattığı süresiz ve dönüşümsüz açlık grevi eylemi 49’uncu gününe girerken, açlık grevini sürdüren 13 tutuklunun durumu ağırlaşıyor. Bu 13 tutuklu ve hükümlü içerisinde yer alan Mustafa İlgen, Ali Manas ve Bazi Aslan adlı hükümlülerin durumunun çok daha ağır bir noktaya geldiği bildirildi.
Cezaevine görüşe giden aileler, durumun kötü olduğunu aktararak, her an cezaevinden cenazelerin çıkabileceği uyarısında bulundu. İnsan Hakları Derneği ve diğer insan hakları örgütlerine başvurarak, duyarlılık yaratılması amacıyla harekete geçilmesini isteyen aileler, daha önce aktardıkları ve basında çıkan uygulamaların devam ettiğini de belirtti.
Geçen hafta görüşe gittiklerini ve görüş esnasında eşi Mustafa İlgen’in yürümekte zorlandığı için iki kişi tarafından getirildiğini aktaran Ümit İlgen, eşinin ölüm sınırına geldiğini söyledi. Eşinin gözlerini açmakta zorlandığını dile getiren İlgen, “Eşim artık ne yürüyebiliyor ne de gözlerini açabiliyor. Şuan resmen bitkisel hayata girmiş durumda. Açık görüşe kendisini getirirken, 2 kişi koluna girmiş ve onu sürükleyerek getiriyorlardı. Eğer eşimin oradan cenazesi çıkarsa bunun hesabını kim verecek? Artık gece gündüz aklımız Osmaniye Cezaevi’nde. 12 Eylül’ü yargıladıklarını söylüyorlar, ama Osmaniye’de 12 Eylül yöntemlerini uyguluyorlar” dedi.
‘Anı fidanını dikti şimdi ölüm sınırında’
Açlık grevinde olan oğlunun ölüm sınırına geldiğini söyleyen Sedika İnan ise, oğlunun başına bir şey geldiği takdirde tavırlarının farklı olacağını belirterek, “Oğlum Hacı, geçen yıl faili meçhul olarak öldürülen Azadiya Welat Gazetesi çalışanı Metin Alataş anısına Güneş Mahallesi’nde fidan ekmişti. Toplu fidan ekiminde yer alması nedeniyle ev baskını ile onu aldılar ve 9 yıl hapis cezasına çarptırdılar. 20 yaşındaki gencecik oğlum ölüm orucuna bedenini yatırmış. Bir fidan ekmiş diye 9 yıl ceza alan oğluma bir de işkence ediyorlar. Bu A Takımı çocuklarımıza işkence ediyor. Eğer oradan cenazeleri çıkarsa iş farklılaşır ve tavrımız değişecektir” diye belirtti.
Açlık grevinde bulunan Osman Bozkurt’un ağabeyi Selahattin Bozkurt ise, milletvekillerinin cezaevleri önünde çadırlar kurması gerektiğini, aksi takdirde 10-15 gün sonra yüzlerce kişinin ölümüne neden olabileceğini ifade ederek, “Kör ve sağırı oynayan bu hükümet, çocuklarımızın ölmesini istiyor” dedi.
‘Osmaniye değil Guantonamo’
İHD Mersin Şube Başkanı Ali Tanrıverdi de, kendilerine yapılan başvurular sonucunda açlık grevinden olan 13 kişiden 3’ünün ölüm sınırında olduğunu dile getirdi. TBMM İnsan Hakları Komisyonu’nun cezaevinde yaptıkları inceleme sonrası bir rapor hazırladığını hatırlatan Tanrıverdi, şunları söyledi: “İnceleme raporunda tüyler ürpertici uygulamalar ortaya çıktı. Mesela tutsaklar cezaevine ilk getirildiklerinde çırılçıplak soyulduğu ve adına ‘Oyuk araması’ dedikleri çirkefçe bir yöntemle tutsakların en mahrem yerine bile baktıkları ve bunu yasaya dayandırarak yaptıklarını heyete itiraf etmişler. Heyet ise bunu olduğu gibi rapora yansıtmış. Yasada tutsakların arkadaşlarının gözü önünde çırılçıplak soyularak, mahrem yerlerinin kontrol edilmesi gerektiğinin geçtiğini kim görmüş. Ayrıca bunu doktor gözetiminde yapıldığını belirtmişler. Heyetin doktorların ifadelerine başvurduğu, ancak doktorların böyle bir arama uygulamasına tanıklık etmediklerini cezaevi idaresinin kendilerine böyle bir arama yaptıklarını dahi söylemediğini belirtmişler. Bu Guantonamo Cezaevi’ni aratmayan A Takımı, belki birkaç gün sonra yaşama gözlerini yumabilecek ve her an yaşamını yitirecek ölüm orucunda bulunan tutsaklara bile işkence yapılıyor. Artık bu durum ile ilgili uluslararası sözleşmeler, iç ve dış hukuk kriterlerine göre yaptığımız tüm başvurular sonuçsuz kalmıştır”.
Telefonla arayarak görüşlerine başvurmak istediğimiz cezaevi yönetimi, memur olmaları nedeniyle basına konuşamayacaklarını belirterek, sorularımızı yanıtsız bıraktı.
İMC