ANKARA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA MÜŞTEKİ : ŞÜPHELİ : Recep Tayyip ERDOĞAN (T.C. 61.Hükümet Başbakanı), Binali YILDIRIM (T.C. 61. Hükümet Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı), Veysel EROĞLU (T.C. 61. Hükümet Orman ve Su İşleri Bakanı), Erdoğan BAYRAKTAR (T.C. 61. Hükümet Çevre ve Şehircilik Bakanı) Mehmet Mehdi EKER (T. C. 61. Hükümet Tarım Bakanı), Kadir TOPBAŞ (İstanbul Büyükşehir […]
ANKARA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA
MÜŞTEKİ :
ŞÜPHELİ : Recep Tayyip ERDOĞAN (T.C. 61.Hükümet Başbakanı), Binali YILDIRIM (T.C. 61. Hükümet Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı), Veysel EROĞLU (T.C. 61. Hükümet Orman ve Su İşleri Bakanı), Erdoğan BAYRAKTAR (T.C. 61. Hükümet Çevre ve Şehircilik Bakanı) Mehmet Mehdi EKER (T. C. 61. Hükümet Tarım Bakanı), Kadir TOPBAŞ (İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı)
SUÇ : Görevi Kötüye Kullanma, Kamuyu Zarara Uğratma, Kanuna Aykırı İşlem Gerçekleştirme, Doğayı Tahrip Etme
SUÇ TARİHİ : 20.04.2012
AÇIKLAMALAR :
1. T.C. Anayasası’nın 169. Maddesinde; “Devlet, ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır. (…)Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez. Ormanların tahrip edilmesine yolaçan siyasî propaganda yapılamaz.” denilmektedir. Oysaki, 3. Köprü Projesi ile Devlet asli görevlerinden biri olan ormanların korunması görevini yerine getirmemekte, bu konuyu bir siyasi propaganda, seçim malzemesi haline getirerek başta Başbakanlıknezdinde olmak üzere suç işlemektedir. Aynı zamanda 3. Köprü Projesi, Anayasa’nın “Tarih, Kültür Ve Tabiat Varlıklarının Korunması” başlığı altındaki “Devlet, tarih, kültür ve tabiat varlıklarının ve değerlerinin korunmasını sağlar, bu amaçla destekleyici ve teşvik edici tedbirleri alır” ifadesine yer veren 63. Maddesi’ne de aykırıdır.
2. 3. Köprü Projesi için belirlenmiş olan Garipçe-Poyrazköy hattının neredeyse tamamı ormanlık alanlardan geçmekte ve proje, İstanbul’un ve Kuzey Marmara’nın kalan son doğal varlıklarını, ormanlık alanlarını, tarım alanlarını ve su havzalarını imara açmaktadır. Oysa ki, Devlet ormanve su havzalarını korumak ile yükümlüdür. 645 sayılı “Orman ve Su İşleri Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname”nin 2. Maddesine göre Bakanlığın görevleri arasında;
a) Ormanların korunması, geliştirilmesi, işletilmesi, ıslahı ve bakımı, çölleşme ve erozyonla mücadele, ağaçlandırma ve ormanla ilgili mera ıslahı konularında politikalar oluşturmak.
b) Su kaynaklarının korunmasına ve sürdürülebilir bir şekilde kullanılmasına dair politikalar oluşturmak, ulusal su yönetimini koordine etmek yer almaktadır. 3. Köprü Projesi ile İstanbul’un kuzeyinde yer alan orman ve su havzalarının yok edilmesine göz yumarak Bakanlar Kurulunun ilgili üyeleri ve sair şüpheliler suç işlemektedir.
3. 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 3. Maddesi gereğince İdareler “Çevrenin korunmasına, iyileştirilmesine ve kirliliğinin önlenmesine” yönelik tedbir almak ve yükümlülükleri yerine getirmek zorundadır. 3. Madde (e) bendinde “çevre politikalarının oluşmasında katılım hakkı esastır” denilmektedir. Söz konusu tedbir ve yükümlülükler 3. Köprü Projesi ile göz ardı edilerek suç işlenmektedir. Çevre açısından büyük ölçekli bir yıkım getirecek bu Proje halkın, meslek odalarının, üniversitelerin ve bilim insanlarının rapor ve görüşlerine kulaklarını tıkayarak “katılım hakkı”nı ihlal etmektedir. Bilirkişi heyetlerinin olumsuz rapor vermesine rağmen, devam etmekte olan karşı davaların sonuçlarını beklemeden Proje ihale edilerek İdare, çevre koruma açısından suç işlemektedir.
4. 1/100.000 ölçekli İl Çevre Düzeni Planı’nda, şehrin böyle bir projeye ihtiyacı olmadığı ve yapıldığı taktirde kente ve doğaya telafisi mümkün olmayacak zararlar vereceği yönündeki raporları dikkate almadanplan bütünlüğünü bozacak büyüklükte bir plan tadilatı ile yeni yasalarla SİT kararlarını ortadan kaldırarak, projeyi Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) süreci dışında tutarak mevcut kanun ve yönetmelikler göz ardı edilmektedir.
5. Projenin gerçekleştirilmesi sürecinde ÇED muafiyetinin olması, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından kaldırılmasına rağmen, “yatırıma başlama” kriteri gibi muğlak bir ifade ile 3. Köprü Projesinde yeniden ÇED zorunluluğu kaldırılarak hem Anayasaya hem uluslararası sözleşmelere aykırı olarak Yönetmeliğe, üst hukuk normlarına aykırı hüküm getirilmiştir. Ulaştırma Bakanlığı tarafından Kalkınma Planı Kararları bahanesi ile alınan, “projenin ÇED Yönetmeliği’ne tabi tutulmaması kararı” da, projenin çevre etkileri açısından risk taşıdığını ve aynı zamanda bu projenin gerekli çevresel etki analizlerinin yeterli düzeyde yapılmadığını ortaya koymaktadır.
6. İSKİ İçme Suyu Havzaları Yönetmeliği, “dere ve su havzalarındaki mutlak koruma alanlarında (0 ila 300 metre) idare tarafından yapılacak veya yaptırılacak arıtma tesisleri hariç hangi maksatla olursa olsun hiçbir şekilde yapı yapılamaz” ifadesine rağmen dava konusu planda yer alan 3. Boğaz Köprüsü bağlantı güzergahı, zorunlu bir hal olmadığı halde Büyükçekmece Havzası Mutlak Koruma Alanı’ndan geçmektedir. 3. Boğaz Köprüsü bağlantı güzergahının yol, bina ve benzeri fiziki yapıların yapımının yasak olduğu, İSKİ İçme Suyu Havzaları Yönetmeliği’nde belirtilen Büyükçekmece Havzası Mutlak Koruma Alanı’ndan geçmesi, Yönetmeliğe açıkça aykırıdır.
7. 3. Köprü Projesinin ihalesini kazanacak yatırımcının, inşaatı yarım bırakması ve sözleşmeyi feshetmesi halinde proje kapsamında doğan borcun, Hazine Müsteşarlığı’nca üstlenileceği belirtilmiştir. Böylelikle Türk Ceza Kanunu’nun 257. Maddesi gereğince kamu zarara uğratılarak suç işlenmektedir. Aynı zamanda 6 milyar dolar olarak öngörülen maliyetiyle, halktan toplanan vergiler ve kamusal kaynaklar savrulacaktır.
8. Yeni bir boğaz köprüsü İstanbul’un kuzeyine en az 7 milyonluk ek bir nüfus getirerek nüfus yoğunluğunu daha da arttıracaktır. Kentin otoyol kenarlarındaki yoksul mahalleler ve orman alanlarını özelleştiren lüks konut siteleri arasındaki parçalanmışlığını derinleştirecektir. Oysa ki, T.C. Anayasası’nın 56. Maddesinde; “Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir.” denilerek Devletin tüm yurttaşlarının sağlıklı bir çevrede yaşama hakkını sağlaması gerektiği açıkça belirtilmiştir. 3. Köprü Projesinin gerçekleşmesi ile İdare Anayasaya aykırı işlem tanzim etmektedir.
9. Bağlantı yolları çevresinde planlanan Organize Sanayi Bölgeleriyle birinci sınıf tarım arazileri ve kırsal ekonomiler tahrip edilecektir. İstanbul ormanlarının üçte biri yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır. Bunun anlamı, sellerin yaygınlaşması; içme suyu havzalarının kirlenmesi; İstanbul’un su sorununun ağırlaşması; orman köylülerinin ve kentin çeperlerinde yaşayıp tarımla uğraşanların yoksullaşması; kentte hava kirliliğinin ve gıda fiyatlarının artması; bunların yanında yaban hayatının tahrip olması ve doğal dinlence-sağlıklı yaşam alanlarının daralmasıdır. Tüm bu planlama ve uygulama faaliyetlerine izin veren ve bunları gerçekleştirenler, ulusal ve uluslararası yükümlü bulunulan tüm hukuki metinlere aykırı işlem gerçekleştirerek suç işlemektedir.
10. Proje ile birlikte 931 hektar tarım alanı yok olacaktır. 5403 sayılı “Toprak Koruma ve Arazi Kullanma Kanunu”na göre tarım alanlarını korumak ile yükümlü olan Tarım Bakanlığı ve teşkilatı bu görevini yerine getirmeyerek suç işlemektedir. Aynı zamanda Proje, Anayasa’nın Toprak Mülkiyeti başlığı altındaki “Devletin tarım arazileri ile çayır ve meraların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önlemek için
bu alanlarda sürdürülen tarım ve hayvancılığa dayalı üretimi arttırmayı amaçlayan ve gerekli tedbirleri almasını öngören” 45. Maddesi’ne aykırıdır.
11. İstanbul’a yapılması planlanan 3. Köprüye dayanak olarak hazırlanan dava konusu planın İstanbul’a özgü ve Boğaziçi’ndeki tarihi, kültürel ve doğal dokunun korunmasına ve bu alandaki nüfus yoğunluğunu artıracak yapılaşmayı sınırlamaya yönelik temel ilkeleri ortaya koyan 2960 Sayılı Boğaziçi Kanunu’na aykırı olduğu görülmektedir. Boğaziçi Kanunu, 3. Boğaziçi Köprüsü ve bağlantı yollarının yapımıyla Boğaziçi’nde yaşanacak fiziksel etkiler konusunda hukuki bir rehber niteliğinde olup, özellikle Poyrazköy ve Garipçe köyleri ile yakın çevrelerindeki köprü yapım çalışmalarından birinci derece etkilenecek alanlar için önemli kısıtlar getirmektedir. Kanunun ikinci bölümünde genel esaslar, orman alanları ve yeşil sahaları konu edindiği, Boğaziçi alanının korunması, geliştirilmesi ve imar mevzuatının uygulanmasında esas alınacak hususların tanımlandığı 3. Maddesinde:
“a) Boğaziçi Alanında yeralan kültürel ve tarihi değerler ve doğal güzellikler muhafaza edilir ve doğal yapı korunur.
b) Boğaziçi Alanı bu Kanunun amaçlarına uygun olarak ve doğal ve tarihi çevreye uyumu gözetilerek güzelleştirilir ve geliştirilir.
c) Boğaziçi Alanında tarihi ve milli kültürümüze dayanan yaşamın yeniden canlandırılması, mesire yerlerinin geliştirilmesi ve gezinti alışkanlıklarının sürdürülmesi teşvik edilir.
d) Boğaziçi Alanındaki yapılar bu Kanun hükümlerine ve imar planları esaslarına göre yapılır, aykırı olanlar derhal yıkılır veya yıktırılır.
e ) Boğaziçi alanında mevcut planda nüfus ve yapı yoğunluğu gözönüne alınmak kaydı ile plan değişikliği yapılabilir. …”
hükümleri getirilmektedir. Kanunda yer alan bu maddede açıkça ifade edildiği gibi, Boğaziçi gibi korunması gerekli bir doğal sit alanına gereken hassasiyetin gösterilmesi gerekmektedir. Tüm bunları yok sayan 3. Köprü Projesi ile Başbakanlık, İlgili Bakanlıklar ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kanuna aykırı işlem gerçekleştirerek suç işlemektedir.
DELİLLER : Her türlü hukuki delil
HUKUKİ NEDENLER : TCK. md. ve ilgili mevzuat
SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda kısaca açıklandığı üzere şüpheliler hakkında kamu davası açılmasına ve cezalandırılmasının sağlanmasına karar verilmesini saygıyla talep ederim. …/…/…
Adı ve Soyadı :
İmza :
T.C. Kimlik No:
EK : Tanık Listesi
(İki nüsha olarak imzalanacaktır)