12 Eylül davasının başlayacağı bu tarihi günde, 80 darbesinin en büyük mağdurlarından, yani gençlikten bahsedelim. Evet, haksız yere suçlanan, aşağılanan, işkence gören, öldürülen gençlerin hesabının verilmesini istiyoruz. Ama yetmez… 82 Anayasası’nın gençlere yönelik ‘korumacı-kollamacı’ anlayışı var olduğu sürece, 12 Eylül ruhundan kurtulmayacağız. Her siyasi dönemin empoze ettiği bir gençlik modeli oldu. 70’lerde devrimci gençlik, 80’lerde […]
12 Eylül davasının başlayacağı bu tarihi günde, 80 darbesinin en büyük mağdurlarından, yani gençlikten bahsedelim.
Evet, haksız yere suçlanan, aşağılanan, işkence gören, öldürülen gençlerin hesabının verilmesini istiyoruz. Ama yetmez… 82 Anayasası’nın gençlere yönelik ‘korumacı-kollamacı’ anlayışı var olduğu sürece, 12 Eylül ruhundan kurtulmayacağız.
Her siyasi dönemin empoze ettiği bir gençlik modeli oldu. 70’lerde devrimci gençlik, 80’lerde apolitik gençlik, 90’larda çağdaş gençlik, 2000’lerin sonunda ise dindar gençlik…
Prof. Leyla Neyzi’nin isabetli tabiriyle, herkesin bir gençlik gündemi var, ama gençlerin fikrini soran yok! Genç nüfusumuzla gurur duyuyoruz, ancak ne istediklerini, nasıl bir dünya hayal ettiklerini sormuyoruz.
Seslerini çıkardıklarında ise kafalarını ezerek onları susturuyoruz!
Kimse sormuyor
Bu ülkede siyasetçisinden askerine, eğitimcisinden iş insanına, herkesin gençlik için bir gündemi ve ona uygun bir şekillendirme politikası var.
4+4+4 tartışmasına bakın… İtiraz ederken “eğitimcilere, uzmanlara sorulmalı” diyoruz. Ama bu sistemin asıl muhatabı olan gençlerin düşüncelerini merak etmiyoruz!
Anayasa’da gençlerle ilgili tek bir madde var, o da korunmalarıyla ilgili… TOG vakfı yönetim kurulu başkanı Kerim Paker, bugüne kadar hep sınırlayıcı ve kollayıcı olan anayasanın, olabildiğince özgürlükçü olması gerektiğine inanıyor:
“Bırakın herkes sınırlarını kendi koysun. Kimseyi korumasın, önümüzü açsın. Anayasa, ihtiyaç ve hak temelli olsun.”
Anayasa’da genç ruh
Anayasa çalışmalarına, gençlik temelli önerilerle katılan tek STK olan TOG’un tecrübesi ve görüşleri çok önemli… Önemli, çünkü Türkiye’nin tüm illerinde birebir gençlerle çalışıyor, her sosyal gruptan gencin özgür bir ortamda düşüncelerini ifade edebilecekleri zemini sağlıyorlar. Sivil ve katılımcı bir anayasanın, nüfusun yarısını oluşturan gençlerin önünü açacağına inanıyorlar…
Gençlerden korkmamayı, gençliği gelip geçici bir dönem olarak görmemeyi artık kabul etmemiz gerek.
Yepyeni bir çağdayız. Bu çağı yakalamak, ancak gençlerle birlikte mümkün. Geçmişin kalıplarıyla, sadece kendi doğrumuzu zorlayarak bugünü şekillendiremeyiz. Eğitimden ifade özgürlüğüne, devamlı gençleri sınırlayarak, onları biçimlendirmeye çalışarak hiçbir yere varamayız.
Artık lafta kalmasın, biraz da aksiyon görelim.