Marmara Park AVM Şantiyesi’nde 11 işçinin hayatını kaybettiği yangınla ilgili hazırlanan TMMOB raporunda, ölümlerin nedeni ve sorumluları tespit edildi Marmara Park AVM Şantiyesi’nde 11 Mart gecesi meydana gelen ve 11 işçinin hayatını kaybettiği yangınla ilgili TMMOB’un raporu yayınlandı. Marmara Park Şantiyesi Yangın İnceleme Heyeti (Makina Mühendisleri Odası, İnşaat Mühendisleri Odası, Elektrik Mühendisleri Odası İstanbul Şubeleri […]
Marmara Park AVM Şantiyesi’nde 11 işçinin hayatını kaybettiği yangınla ilgili hazırlanan TMMOB raporunda, ölümlerin nedeni ve sorumluları tespit edildi
Marmara Park AVM Şantiyesi’nde 11 Mart gecesi meydana gelen ve 11 işçinin hayatını kaybettiği
yangınla ilgili TMMOB’un raporu yayınlandı.
Marmara Park Şantiyesi Yangın İnceleme Heyeti (Makina Mühendisleri Odası, İnşaat Mühendisleri Odası, Elektrik Mühendisleri Odası İstanbul Şubeleri ile Mimarlar Odası Trakya Büyükkent Bölge Temsilciliği) tarafından hazırlanan raporda tanıklıklara dayanan çeşitli tespitlere yer veriliyor.
Raporda, yangında ölen Çetin Coşkun’un sigortasının yangından sonra yatırıldığı, daha önce de sakatlanmayla sonuçlana bir çok iş kazasının örtbas edildiği bilgilerine yer veriliyor.
Ölenlerin KALDEM isimli taşeron şirketin işçileri olduğu, diğer taşeronların işçileri konteynırlarda kaldığı da heyetin tespitleri arasında yer alıyor.
Raporda kamp alanındaki çadırlar ve konteynırların çıkış kapısı olmayan bölümlerinin hafriyat veya şevli toprak yığınının hemen sırtına kurulduğu belirtiliyor, kamp alanına giriş ve çıkışın uygun olmadığının ve kamp alanı düzenlenmesinin gelişi güzel yapıldığının altı çiziliyor.
Elektrik dağıtımının toprak üstünden yapılması, herhangi bir topraklama tesisi yapılmadığı, panoların açık alana uygun panolar olmadığı, elektrik sayaçlarının mühürlü olmadığı, çadırlarda da elektrik dağıtımının gayri nizami yapıldığı da raporda yer alan tespitler arasında.
Heyet sadece çadırlarda değil içine girilebilen konteynırlarda (ve koridorlarda herhangi bir yangın önlemine rastlanmadı. Çadır malzemelerinin de uygun malzemeler olmadığı tespit edildi.
Mevcut mevzuata göre işveren suçlu
Çalışma Bakanı’nın yangını mevzuat eksikliğine bağlamasına rağmen TMMOB heyetinin raporu mevcut mevzuatın uygulanmadığına dair veriler içeriyor.
Raporda İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü’ne aykırı uygulamalar şu şekilde anlatılıyor:
“İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü’nün 46, 47, 48. Maddelerinde işçi koğuşlarının özellikleri belirtilmektedir. Buna göre bekar işçiler için ‘müşterek koğuşları bulunan binalar halinde’ konutlar olmalıdır. Bu konutlar kolayca temizlenebilmelidir, yataklar yerlere değil karyola ve somyalara yerleştirilmeli ve aralarındaki mesafe 80 cm’den az olmamalıdır. Koğuşlarda tavan yüksekliği 280 cm’den aşağı olmayacak ve kişi başına en az 12 metreküp hava hacmi düşecektir. Koğuşların soğuk mevsimlerde sağlığa uygun şekilde ısıtılması gerekmektedir. İşveren veya vekilleri, konutlar ve müştemilatının uygun durumda olup olmadığını denetleyeceklerdir“.
İSİG Tüzüğü 55. Maddeye göre yol, demiryolu, köprü inşaatı gibi açık havada ve meskün yerlerden uzakta yapılan işlerde çalışanlar için basit barakalar veya çadırlar sağlanır. Bu yerler korunaklı olacak, yerler düzeltilecek ve drenaj tedbirleri alınacaktır.
İSİG Tüzüğü’nde meskün yerlerden uzaktaki çalışmalarda ‘çadır’ tanımlanmıştır. Ancak,yangının yaşandığı Marmara Park şantiyesi şehir içinde olduğundan dolayı işçiler 46, 47, 48. Maddelerde söz edilen konut ve koğuşlarda kalmalıdır.
İSİG Tüzüğü’nde işyerlerindeki merdiven ve geçit boyutları da tanımlanmıştır (Madde 23). Buna göre merdivenlerin genişliği 110 cm’den aşağı olmayacak, merdivenlerin yatayla açısı 45 dereceden fazla olmayacaktır. Oysa, konteynırların tahliyesini sağlayan merdiven 60 cm genişliğinde ve yaklaşık 55-60 derecelik bir açıya sahiptir. Bu gözlemler, görüşülen işçilerin “tahliye sırasında sıkışıklık oldu” şeklindeki ifadelerinin nedenini göstermektedir. Koridor genişlikleri de yetersizdir. Çadır ve konteynırların sağlık şartları açısından da uygun şekilde yerleştirilmediği görülmektedir. İSİG Tüzüğü’nün yukarda aktarılan maddelerine göre, işçi başına düşen hava hacmi ve yatak yerleşim mesafelerine göre olay yerindeki çadırlarda en fazla 22-24 işçinin kalması gerekirken, 30-40 işçinin yerleştirildiği görülmektedir. Konteynırlarda ise en fazla 5 işçinin kalması gerekirken 10-12 işçi bir konteynıra yerleştirilmiştir”
Raporda 2004 yılında çıkarılan “Yapı İşlerinde İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliği”nde işçi barakalarındaki yangın önlemlerine ilişkin başlıklar taşıdığı hatırlatılıyor ve olay yerinde yapılan incelemede söz konusu yangın dedektörleri, alarm sistemleri ve yeterli yangın söndürme ekipmanının olmadığı görüldüğü hatırlatılıyor.
İş Kanunu’nun 2. Maddesinin hatırlatıldığı raporda asıl işveren asıl işverenin, kamp yerinin sağlıklı ve güvenli olmasına ilişkin yükümlülüğü olduğunun altı çiziliyor. Yine iş Kanunu’nun 77. Maddesinin işverenleri, işyerinde iş sağlığı ve güvenliği yönünden “her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak” ile yükümlü tuttuğu vurgulanıyor.
Rapora göre Yapı Denetim şirketi bu nedenle kamp alanına ilişkin olarak sorumluluk taşımaktadır. Nitekim, Yapı Denetimi Hakkında Kanun’a göre yapı denetim kuruluşlarının görevleri arasında “İş yerinde, iş güvenliği ve işçi sağlığı konusunda gerekli tedbirlerin alınması için yapı müteahhidini yazılı olarak uyarmak, uyarıya uyulmadığı takdirde durumu ilgili bölge çalışma müdürlüğüne bildirmek” bulunuyor.
Sorumlular: Şirketler, devlet ve belediye
Raporun değerlendirme bölümünde işverenlerin ticari kaygıları, işçi sağlığı ve iş güvenliğinde önlem alınmasına yönelik koşulların sağlanmasının önüne geçtiği belirtiliyor. Rapora göre işveren firma, müteahhit firma, taşeron firmalar, yapı denetim firması, enerji dağıtım şirketi ve ilgili birimleri sorumluluklarını yerine getirmediklerinden dolayı yangında kusurlular. Gerekli denetimleri yapmadıklarından dolayı da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve ilgili birimleri, Büyük Şehir Belediyesi ve ilgili birimleri kusurlular arasında sıralanıyor.
Öneriler
Raporun öneriler bölümünde de şu görüşlere yer veriliyor:
• Şantiye ve işçilerin barınmasına yönelik planlanan alanların yönetmelik, tüzük ve yasalar çerçevesinde projelendirilmesi sağlanmalı, ilgili kurumlar tarafından proje onaylanmalı ve faaliyete geçmeden önce projeye bağlılığı denetlenerek ruhsat verilmek suretiyle şantiyelerin ve işçilerin kalacağı kamp alanlarının kullanılmasına müsaade edilmelidir.
•Yapı denetim görevinin yasada müteahhit firma tarafından anlaşılan özel şirketlere bırakılmış olması bir handikaptır. Yapı denetiminin inşaat şirketlerinden bağımsız olarak ve kamusal olarak yapılması için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.
•İş güvenliği uzmanlarının ve işyeri hekimlerinin işverene ekonomik ve özlük hakları açısından bağlı olması da bu uzmanların görevlerini yeterli şekilde yerine getirmesi önünde engeldir. Mesleki bağımsızlığı sağlayacak düzenlemeler yapılmalıdır.
•Devlet birimlerinin (Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Belediye, İtfaiye) denetimleri ve yaptırımları artırılmalıdır.
•İşçilerin çalışma ve barınma koşulları üzerinde söz ve karar sahibi olmaları sağlanmalıdır.
Sendika.Org