Gözetleme teknolojileri piyasası, sermaye birikiminin yeni alanlarından birisi olarak kendisini yapılandırırken, bu teknolojilere devletler tarafından büyük yatırımlar yapılmasını meşrulaştıracak bir söylem de uluslararası düzeyde servis ediliyor. Bu söylem, siber suç ve siber güvenlik kavramları çerçevesinde örülüyor. Neredeyse her gün hacker ve siber suç kavramlarının içinde geçtiği haberler, demeçler ve raporlarla karşılaşıyoruz. Siber suç kavramı asıl […]
Gözetleme teknolojileri piyasası, sermaye birikiminin yeni alanlarından birisi olarak kendisini yapılandırırken, bu teknolojilere devletler tarafından büyük yatırımlar yapılmasını meşrulaştıracak bir söylem de uluslararası düzeyde servis ediliyor.
Bu söylem, siber suç ve siber güvenlik kavramları çerçevesinde örülüyor. Neredeyse her gün hacker ve siber suç kavramlarının içinde geçtiği haberler, demeçler ve raporlarla karşılaşıyoruz. Siber suç kavramı asıl olarak insanlardan ziyade bilgisayarlar üzerinden kuruluyor. Bir bilgisayarın bir suça dahil olması ya da, bir suçun hedefi olması siber suç olarak tanımlanıyor. Siber güvenlik ise siber suçu önlemenin daha ötesinde, özellikle de ağ suçları (netcrime) olarak tanımlanabilecek bir kavram üzerinden ele alınıyor. Ağ suçları daha net olarak internet ağının suç işlemek amacıyla kullanılması anlamını ifade ediyor. Ağ suçları veri hırsızlığı, copyright ihlalleri, çocuk pornosu ve çocuk istismarı gibi konular çevresinde tartışılıyor ve giderek daha yüksek profilli suçlar olarak ele alınıyorlar. Özellikle wikileaks, anonymous’un gerçekleştirdiği eylemler ve tüm bunların yanında yine uluslararası sermaye birikiminin yeni alanlarından birisi haline gelen copyright alanına dair ihlaller bu suçları sermaye ve egemenler açısından eskisinden önemli hale getiriyor.
Konuyla ilgili geçtiğimiz günlerde FBI başkanı Robert Mueller’ın, siber güvenlik uzmanlarının katıldığı bir konferanstaki konuşması bu sorunların nasıl ele alındığına dair önemli ipuçları sunuyor. FBI başkanına göre, ABD’nin en önemli sorunlarından birisi siber güvenlik ve sadece dolandırıcılık ya da veri hırsızlığı değil panik ve kaos oluşturacak her türlü sanal girişim de siber suçların siber terörizm anlamına geliyor. Ayrıca FBI başkanına göre siber-tehditler gelecek yıllarda terörizmi de aşarak ABD’nin önündeki en önemli endişe kaynaklarından biri olacak. FBI başkanının daha önce Amerikan Senatosu İstihbarat Komitesi önünde de dile getirdiği bu sözleri, ABD’de federal kurumların ve yasa koyucuların siber suçlulara karşı yürütülen mücadelenin hangi kurumun öncülüğünde yapılacağı noktasında çekişme içinde oldukları bir döneme denk gelmesi ise ayrıca dikkat çekiyor.
İlk bakışta sadece ABD ile ilgili görünen bu sözlerin devamında, FBI uluslararası piyasaya ve şirketlere öncelikle bu konu ile doğrudan ilgili özel sektörün desteğine ihtiyaç duydukları mesajı göze çarpıyor. İkinci olarak Mueller’in konuşmasını dinleyen pek çok şirket yöneticisi siber güvenlik işinin karlı bir iş alanı olduğu mesajını alıyor. Mueller ayrıca, tüm bu siber güvenlik çalışmaları boyunca şirketlerin mahremiyetlerine saygı duyacaklarına dair güvence veriyor. Şirketlerin verilerinin hem kamudan hem de siber suçlardan korunacağının garantisini veriyor.
Tüm bu sözler ve iletilen mesajlar, siber güvenlik söylemine dair ilk bakışta bir dizi sonuca varmamızı sağlıyor. Öncelikle uluslararası gözetleme teknolojileri pazarı yurttaşların kişisel mahremiyetleri aleyhine giderek büyüyecek. Süreçten karlı çıkanlar siber güvenlik bahanesi ile muhaliflerinin sesini kısacak, politik egemenliğini güçlendirecek, interneti zaptı rapt altına alacak hükümetler değil, aynı zamanda şirketler olacak. Ayrıca siber terörizm ‘panik ve kaos oluşturacak her türlü sanal girişim’ olarak tanımlandığından internetin sansürü ve filtrelenmesine dair ulusal ve uluslar arası çapta yeni girişimler gündeme gelecek. Üstelik bütün bu girişimler artık sadece ulus-devletler eliyle değil, uluslar arası şirketlerin de içinde olduğu uluslar arası siber güvenlik lobileri eliyle ve büyük ikna kampanyaları eşliğinde gündeme getirilecek.
Bu koşullarda bilinçli ve kolektif bir çaba ile internetin bir iletişim ortamı olarak çeşitli özgürleşim olasılıklarını ortaya çıkartmak ve ticarileşmeden uzak bir biçimde gelişmesini sağlamak için ısrarcı eylemlere olan ihtiyacı yenilemek gerekmektedir. Bu eylemler arasında internetin sansürüne karşı mücadele etmek yanında, interneti dev bir sermaye birikim alanı olarak örgütleme çabasındaki uluslararası sermayeye karşı mücadele etmek de bulunmaktadır.