“Çin Yüzyılını Anlamak”, tarih boyunca kendisine yönelen işgalcileri soğurmayı başaran bir ülkenin kapitalizm karşısında verdiği sınavın derli toplu bir öyküsü. Dünyanın geleceğinin biçimlenmesinde son derece kritik bir rol oynaması belirgin olan bu öyküyü izlemek gerekiyor. NotaBene Yayınlarından çıkan bu kitap, Çin üzerine yapılmış gerçekten kapsamlı ve özgün bir eser.
Siz de “Çin Yüzyılını Anlamak” istemez misiniz?
Çin’in çarpıcı yükselişi elbette tüm dünyada olduğu kadar ülkemizde de ciddi bir merak konusu. Bu gelişmenin küresel kapitalizmin yeniden yapılanma döneminin en önemli gelişmelerinden biri olduğu konusunda genel bir uzlaşı mevcut. Çin’in küresel ekonominin üretim merkezi haline gelmesine bağlı olarak eriştiği iktisadi güç büyük ilgi uyandırırken, ülkenin yükselişi de sırf kendi geleceğine değil kapitalist dünya-ekonomisinin geleceğine ilişkin birçok soruyu akla getiriyor.
Henüz otuz yıl öncesine kadar kapitalist dünya-ekonomisine en kapalı coğrafyalar arasında yer alan Çin, ilk bakışta, uygulamaya koyduğu “reform ve dışa açılma” politikasının meyvelerini kısa sürede toplamış bir başarı örneği olarak görünmekte ve bu nedenle hem takdir topluyor hem de merak uyandırıyor.
Çin’in yükselişi, tüm dünyayı ilgilendiren önem ve karmaşıklığa sahip bir olgu haline gelmesine karşın, meselenin Türkiyeli sosyal bilimciler tarafından yeterince ele alınmadığı kolaylıkla ileri sürülebilir. Dünyada – özellikle gelişmiş ülkelerde – Çin’in yükselişi olgusunu/sorununu anlamak adına birbiri ardına enstitüler kurulurken, bu ülke ile olan ortak tarihe her fırsatta vurgu yapıldığı Türkiye’deki “çalışma” ilgisizliği dikkat çekiyor. Çin’in son otuz yılda yaşadığı iktisadi-sosyal dönüşüme odaklanan eserlerin dilimize çevrilmesi konusunda mütevazı bir gelişme gözlemlense de bunlar arasında nitelikli olanlarının bir elin parmağını geçtiğini söylemek oldukça güç. Kerem Gökten’in çalışması, her şeyden evvel, bu alandaki boşluğu doldurma yolunda atılmış dikkate değer bir girişim olarak kendini gösteriyor. “Çin Yüzyılını Anlamak” dünya ekonomik politik coğrafyasını anlamaya çalışanlar için önemli bir başvuru kaynağı.
Çin’in, kapitalist uygarlık ile olan gerilimli ilişkisini ele alan çalışmanın kapsadığı zaman diliminin başlangıcı, Çin’in dünya-sistemi ile olan ilişkisinin uzun mesafe ticaretinin ötesine geçerek, hiyerarşik bir ilişki biçimine bürünmeye başladığı Afyon Savaşları’na kadar uzanıyor.
Yazar zoraki bütünleşme olarak adlandırdığı bu bölümün ardından, “Utanç Yüzyılı’na bir son veren Maocu “kopuş” üzerine eğiliyor. İkinci bölüm, ÇKP iktidara yürüyüş süreci, toplum tasarımı ve bu tasarımın hayata geçirilmesinde karşılaşılan iç ve dış kısıtlar üzerine ayrıntılı bakış açısı ortaya koyuyor. 1979 sonrasında hayata geçirilen “reform ve dışa açıklık programı” ani bir politika, vizyon değişikliğinden ziyade, kökü 1950’lerin sonlarına kadar uzanan Parti içi mücadelenin sonuçlanması olarak ele alınıyor.
Gökten, çalışmanın son iki bölümünde yıllar boyunca kapitalist dünya-ekonomisi içindeki sosyalist bir devlet olarak varlığını sürdürme mücadelesi veren ÇKP liderliğinin, Mao’nun ölümünün ardından değişen tutumuna işaret ediyor. “Reform ve dışa açılma” politikasının hayata geçirilişi ekonominin tüm alanlarını kapsayan bir bakışla resmediliyor.
Bugün gelinen noktada Mao sonrası sermaye birikim rejiminin, Mao dönemi sermaye birikim rejimi ile taban tabana zıt olduğu ileri süren yazar, kendine yeterliğe ve eşitlikçiliğe dayalı bağımsız kalkınma anlayışının yerini, “küresel kapitalizme eklemlenmeye son derece hevesli, ülkenin doğal ve beşeri kaynaklarını sistemin kullanımına sunan bağımlı bir kalkınma anlayışına” bıraktığı iddiasında. Küresel kapitalizm ile ülkeyi yönetenler arasında 19. yüzyılda sağlanamayan uzlaşının günümüzde sağlandığı, rejimin dış kaynaklarla kalkınma karşılığında sisteme kapitalist üretim tarzının devamlılığını sağlayacak yeni açılımlar sunduğu kitabın temel argümanları arasında.
“Çin Yüzyılını Anlamak”, tarih boyunca kendisine yönelen işgalcileri soğurmayı başaran bir ülkenin kapitalizm karşısında verdiği sınavın derli toplu bir öyküsü. Dünyanın geleceğinin biçimlenmesinde son derece kritik bir rol oynaması belirgin olan bu öyküyü izlemek gerekiyor. NotaBene Yayınlarından çıkan bu kitap, Çin üzerine yapılmış gerçekten kapsamlı ve özgün bir eser ve ülkemizden genç bir akademisyenin böylesi zorlu bir konuda, derin bir araştırmanın ardından bu nitelikli eseri üretmiş olması da ayrıca sevindirici bir gelişme.
A. Bahadır Ahıska
NotaBene Yayınları,
302 sayfa
ISBN: 978-605-5513-15-3