İnternette gezinirken, güzel ve ilginç bir karikatür gözüme çarptı. %15’i insan olan koyun üretildi diye başlık atılan bu karikatürde birisi, ” Profesör! Türkler tamamı insan koyun üretmişler!” diyerek kapıdan içeri giriyor. Profesörün cevabı şu oluyor: “1980 darbesiden beri üzerinde çalışıyorlardı. Başarmışlar demek” Evet gerçekten de başardılar. Hatta bu yüzdelik dilim de giderek artıyor. Başımız da […]
İnternette gezinirken, güzel ve ilginç bir karikatür gözüme çarptı. %15’i insan olan koyun üretildi diye başlık atılan bu karikatürde birisi, ” Profesör! Türkler tamamı insan koyun üretmişler!” diyerek kapıdan içeri giriyor. Profesörün cevabı şu oluyor: “1980 darbesiden beri üzerinde çalışıyorlardı. Başarmışlar demek” Evet gerçekten de başardılar. Hatta bu yüzdelik dilim de giderek artıyor.
Başımız da geveleyip duran büyüklerimiz, hep kendi istedikleri bir nesil üretmeye çalışırlar. Biri çıkar dindar nesil yaratacağız der, bir diğeri çıkar buna karşı Kemalist nesil yaratacağız der ve bu böyle gider. Amma da çok meraklılarmış nesil yaratmaya. Bırakın da bunu neslin kendisi karar versin. Dindar ve kemalist nesil. Bu iki nesil zıt kutuplarda gibi görünse de aynı kapıya çıkar. Dindar biriyle bilimi, ateizmi ya da eşcinselliğin bir hastalık olmadığını konuşamazsın, çünkü dogmatiktir ve sorgulamaz. Kemalist biriyle de Dersim’i, anadilde eğitim gibi konuları konuşamazsın, çünkü o da ilkelerini sorgulamaz. Ne kadar farklı dilden konuşsalarda ikisi de aynı kefenin içinde. Böyle bir neslin başlığımızdaki nesille farklı olmasını beklemeyin. Başbakan’ın dindar nesli içinde olmak isteyen bir sürü koyun vardır elbette ki bu memlekette. Ancak o koyunların biraz vicdanları varsa şunu düşünmelerini isterim. Sizden dindar gençlik yaratmak isteyen Başbakan, Amerika’nın Irak’ı işgali sırasında, onca müslümanın katledilmesine, onca kadının tecavüz edilip öldürülmesine neden ses çıkarmadı? Zira ses çıkarmamakla kalmadı buna destek de verdi. Böyle bir neslin içinde olacaksanız eğer, koyundan bir farkınız olmamakla birlikte, bir koyunun bile bütün bu olanlara karşı kendi diliyle meee-leyip tepki koyacağına emin olabilirsiniz. “E işte efendim dindar olmasınlar da tinerci mi olsunlar?” En azından tinerci olurum, çünkü başka kafayla çekilmiyorsunuz. Bunların yanına bir de tabletçi nesil muhabbeti de eklendi. Fatih projesi altında yapılan bir diğer zırvalık…. Her ne hikmetse bu projeler ilk önce pilot okullarda uygulanır. Devlet okuluna gelse bile 1 tablete 5 öğrenci düşeceği kesin. Keşke birileri Fatih Projesi’ni Van’da çadırda yaşayan çocuklara da uygulasa. Bu fatihin eli bir tek tablet mi dağıtıyor? Ayrıca tabletin de insanı mekanikleştirmekten başka bir işe yarayacağını düşünmüyorum.
Onların istedikleri nesillerin hepsi aynı kapıya çıkıyor. İşte bu yüzden adını koyun nesil koydum. Her saniye, her dakika, her saat ve her gün Türkiye’de. Bunu izlemek için sokağa çıkıp sağa sola (ayna da dahil) bakmak yeterli olacaktır.
Erich Fromm’un Özgürlükten Kaçış adlı eserin de özgürlükle ilgili bir kısım var: Yeni bir tür özgürlük kazanmamız gereklidir; öyle bir tür özgürlük ki, kendi benliğimizi geliştirmemize olanak tanısın, bu benliğe ve hayata inanmamıza fırsat versin. Kazanacağımız özgürlüğü yaşatanlar da bizim nesilimiz olsun.