Fethullah Gülen’in meşhur Abant Platformlarının 2005 yılının Temmuz ayında toplanan dokuzuncusu, “Eğitimde Yeni Arayışlar” konusunu işlemiş ve 30 maddelik kararlar almıştır. Fethullah Gülen’in mutfağında pişer, Eğitim Bir-Sen servis eder, Milli Eğitim Bakanlığı da yedirir… Süreç böyle işliyor Sözde, eğitim emekçilerinin haklarını kollayan Eğitim Bir-Sen, adeta AKP’nin sırtını dayadığı bir arka koltuk görevini yapmaktadır. Yandaşlığı, uluslararası […]
Fethullah Gülen’in meşhur Abant Platformlarının 2005 yılının Temmuz ayında toplanan dokuzuncusu, “Eğitimde Yeni Arayışlar” konusunu işlemiş ve 30 maddelik kararlar almıştır. Fethullah Gülen’in mutfağında pişer, Eğitim Bir-Sen servis eder, Milli Eğitim Bakanlığı da yedirir… Süreç böyle işliyor
Sözde, eğitim emekçilerinin haklarını kollayan Eğitim Bir-Sen, adeta AKP’nin sırtını dayadığı bir arka koltuk görevini yapmaktadır. Yandaşlığı, uluslararası örgütlerce tescillenen bir sendikadır. Eğitim Bir-Sen’in bağlı bulunduğu konfederasyon Memur Sen, üyelik başvurusunda bulunduğu Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu ITUC’tan ve Uluslararası Hür Sendikalar Konfederasyonu ICFTU’tan şok yanıtlar almıştı: “Bağımsız değilsiniz!”(1) Bu tescilden sonra da, Memur Sen’in genel kurul açılışını Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yapması, “uslu çocuk” muamelesi yaptığı konfederasyona teşekkürler yağdırması, Eğitim Bir-Sen’in de, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç tarafından ziyaret ve övgülerle sürekli taltif edilmesi, “yandaşlık” görüntüsü vermekten pek de rahatsızlık duymadıklarını gösteriyor. Bu yüzden “yandaş” kelimesi artık masum kalır. Eğitim Bir-Sen’in yaptığı, yandaşlığı aşan ve artık pervasızlığa varan bir rahatlığın ifadesidir. AKP ile “al gülüm ver gülüm” oyunu oynarken, bunu gizleme gereği dahi duymayan bu denli bir haddini bilmezlik, dünyanın hiçbir yerinde görülmüş değildir. Bunu anlamak için sicilindeki marifetlerine bakmak yeterlidir.
Eğitim Bir-Sen’in sicil defteri
Yetkili sendika olarak hükümetle toplu görüşme masasına oturduğundan bu yana yüzde 2.5+2.5, yüzde 4+4 gibi komik maaş artışlarıyla, emekçileri açlığa ve sefalete mahkum eden ve üyeleri adına hükümete sunduğu bu tekliflerini ‘başarı’ sayan bir sendika olmanın yanı sıra, sermayenin önden fenerini tutan, öğretmenin de, öğrencinin de felaketine imza atan bir örgüttür. AKP’nin eğitimi ticarileştiren, öğretmenleri güvencesizliğe ve köleliğe mahkûm eden liberal programının gerçek yüzünü gizleme, hatta büyük bir yanıltma gayreti ile bu yıkımı şirin göstermenin aleti haline gelmiştir Eğitim Bir Sen…
Nedir bu marifeti, birlikte görelim:
Bakan Dinçer: “Öğretmenler 3 ay tatil yapıyor”
Öğretmeni, sanki yan gelip yatıyormuş gibi kamuoyunda küçük düşüren, tatiline göz diken ve bu aşağılayıcı söylemi Bakan’ın ağzına sakız edip söylettirenin Eğitim Bir-Sen olduğunu öğretmenler ve bilhassa Eğitim Bir-Sen’in üyeleri biliyor mu acaba? Eğer hala bilinmiyorsa, biz söyleyelim; Bakan Ömer Dinçer’in birden bire keşfettiği bir şeymiş gibi ortaya attığı bu tartışmanın altında Eğitim Bir Sen’in imzası vardır. ‘Şura’ya damgamızı vurduk’ diye övünen Eğitim Bir-Sen’in 18. MEB Şura’sına sunduklarının içinde yer alan kendi önergeleri ve talepleridir bu karar. Yaz tatillerinde öğretmenin hizmet içi eğitime tabi tutulması, hizmet içi eğitimin, özel sektörden bedeli ödenerek ‘hizmet satın alınması’ biçiminde yürütülmesi, öğretmenin bu hizmetin bedelini cebinden ödemek zorunda bırakılması, dolayısıyla özel sektöre yeni bir rant alanı oluşturulması (TOBB’la hemen protokolü imzalandı bile), buradan biriktirilecek sertifikalara göre “öğretmen yeterlilikler”inin sınavla ölçülmesi ve performans kriterine göre işinin devamlılığı gibi inanılmaz yıkıcı hamleler, Şura kararlarından bazılarıdır ve bunlar bizzat Eğitim Bir-Sen’in önergeleridir.
Şimdi soralım: Bir Milli Eğitimin Bakanı, öğretmenlerinin 3 ay tatil yapmadığını bilmez mi? (Bunun için Bakanlığın çıkardığı Akademik Takvime bakmak yeterlidir.) Hadi onu geçtik; eğitim emekçilerinin haklarını koruma iddiasında olan Eğitim Bir-Sen de bilmiyor mu öğretmen tatilinin 3 ay olmadığını? Öğretmenin haklarını koruyacak olan sendikaya bakınız ki, Bakan’ın bu saldırıları karşısında hiçbir itirazı, eleştirisi, açıklaması dahi olmadı. Elbette ki, bal gibi hepsi biliyor! Ama ne yazık ki, öğretmeni itibarsızlaştırma, öğretmenlik mesleğini değersizleştirme derdindeler. Toplum nezdinde değersizleştirilen, itibarsızlaştırılan öğretmen yalnızlaştırılacak, hep birlikte hazırladıkları kölelik koşullarına boyun eğer hale getirilecektir. Tek kurgu bu.
Dahası yukarıda saydığımız Şura kararları gereğince öğretmenin ek ders ücretlerini kaldıran, tam mesai uygulamasına geçen, performansını ve yeterliliğini sınavlarla ölçen, öğretmeni sürgün gibi rotasyona tabi tutan ya da sözleşmeliliğe zorlayan adımlar atılacaktır. Yetkili ve ‘etkili’ sendika olarak Eğitim Bir-Sen’in bu uygulamaların karşısında duracağını kim söyleyebilir? Kendi önergeleriyle kararlaştırılan bu yıkıma, yine belki üyelerini kandırmak için itiraz ediyormuş gibi yapabilir ama buna kim inanır?
Eğitim Bir-Sen’in dahiyane 4+4+4’lük formülü
Kesintili Temel Eğitime geçiş taslağı hazırlayan AKP’nin dayanağı, 18. MEB Şurası’dır. Şura’ya 4+4+4’lük dahiyane formülü öneren de, Eğitim Bir-Sen’dir. Peki, amaç nedir?
Göbekten bağımlı oldukları IMF ve sermayenin taleplerini acilen yerine getirmektir asıl niyet. En açık kanıtı, sermayenin ihtiyaç ve taleplerine göre düzenlenen ve Dünya Bankası’nın dikte ettirdiği MEGEP (Mesleki Eğitim ve Öğretim Sistemini Güçlendirme) projesidir. MEGEP’le, meslek liselerinin sayısının arttırılmasıyla (mevcut liseler içindeki oranının %65’e çıkarılması) sermayeye, “sudan ucuz” çocuk işgücü sunulması hedeflenmektedir. 5. sınıftan itibaren öğrencileri mesleğe yönlendirmek ve meslek liselerinin doluluk oranını garantilemektir asıl amaç. Öğrencisi ve öğretmeniyle meslek liselerinin sermayeye devredilmesinin planlandığı da açıkça ilan edilmiş durumdadır. Torba kanunla çocuk işçiliğinin de önü zaten açılmıştır. Ne Eğitim Bir-Sen, ne de bağlı bulunduğu konfederasyon Memur Sen, Torba Kanun’un içeriğine dair bir eleştiri getirmiştir. Aksine şiddetle desteklemiş, hatta zihinlerden asla silinmeyecek bir gayretkeşlik içinde Torba Kanun’un getireceği yıkıma karşı direnen KESK’i, AKP ile bir olup hedef tahtasına oturtmuştur.
Tüm bunların ışığında Eğitim Bir-Sen’e soruyoruz:
Kesintili eğitimi formüllere dökerken, tam da bu sinsi hesaplarınız mı devreye girdi? Bir yandan Meslek Liselerine mahkûm edeceğiniz çocuklarımızı, ikinci 4 yıllık eğitim programında erkenden yönlendirmenin kurgusunu yapmadınız mı? Meslek Liselerinden çokça kalifiye eleman yetiştirme derdinde olmadığınızı biliyoruz. Öğretmen yetiştiren kurumlardan mezun öğretmenleri dahi işsiz bırakan, üstüne de bizzat Bakan’ın “Her öğretmen olarak yetişen, illa ki öğretmen olacak diye bir şey yoktur” söylemindeki cüret gibi birçok alandan mezun gençlerimizi işsizliğe mahkûm eden, arka bahçesi olduğunuz bu iktidar değil midir? Öte yandan da, asıl derdiniz, İmam Hatip Okullarına daha küçük yaştan itibaren yönlendirme yapmak değil midir? Siz kimi kandırıyorsunuz?
Sendika ve basın yandaşlığı kol kola
“Eğitimde Cesur Adım: 4+4+4…” Yeni Şafak gazetesinin haberi ve “nihayet kesintili eğitim” diye müjdelediği bu formülün kahraman savunucusu eğitimciler(!)(2) hangi eğitimciler? Eğitim Bir-Sen. Ve yine Zaman gazetesi yazıyor: “Eğitimciler, lisenin zorunlu olmasına karşı.”(3) Kimmiş bu eğitimciler? Yine Eğitim Bir-Sen. Zorunlu temel eğitimin kesintili formülünü öneren Eğitim Bir-Sen değil miydi? Bu sendika, kendi önerdiğini mi reddediyor?
O denli rahatlar ki, baktılar; kesintili eğitim tamamdır; ip
ler elimizde. O halde bir zıplama daha yapalım, temel eğitimi zorunlu hale getirtmeyelim. Burada pervasız olan yalnızca Eğitim Bir-Sen değil, iş dünyası da fazlasıyla rahat ve cüretkar. “Lisenin zorunlu olması, çocuk emeğinden yararlanma oranını düşürecektir; öyleyse çocukları ortaokuldan itibaren mesleğe yönlendirelim, lisede okuyacağı dönem boyunca okula değil, işyerine gelsin, bize çalışsın!” Zaman gazetesindeki yazıdan bir alıntı: “Halen ‘8 yıllık ilköğretimi’ bitirdikten sonra gidilebilen çıraklık eğitimine ilköğretimin ‘birinci kademesi’ olan 4. sınıftan sonra gidilebilecek. 14 yaşına çıkarılan çıraklığa başlama yaşı ise yeniden 13’e indirilecek…” Niyetler açık değil mi? 18 yaşını doldurmayan çocuk işçi çalıştırmanın avantajlarını bilen iş dünyasının cin fikirliliği, Eğitim Bir-Sen’in desteği ile harmanlanarak sunuluyor Zaman gazetesinde. (Zaman gazetesi “Eğitimciler, lisenin zorunlu olmasına karşı” haberinde Eğitim Bir-Sen Genel Sekreteri Ahmet Özer, Kobi Der Genel Başkanı Nurettin Özgenç ve Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir’in görüşlerine ver vermiştir.)
‘Parlak Proje’lerin kaynağı, Eğitim Bir-Sen’in kendi özgün aklı mı?
MEB tarafından açıklanan (ve daha açıklanacak olan) birçok yıkımın altından yalnızca Eğitim Bir-Sen çıkmıyor. Bakanın dayanağı, 18. MEB Şurası’dır ve Şura’ya sunan Eğitim Bir-Sen’dir; bu, demokrasicilik oyununun görünen yönü. Peki bu saçmalıkları önergeleştirip Şura’ya sunarken Eğitim Bir-Sen’in aklına bu fikirler nereden geldi? Özgün zeka ürünü müydü bu önergeler?
Elbette ki, hayır! Eğitim Bir-Sen’e dikte ettirildi. Dikte ettiren de Gülen Cemaatidir. Bu kadar açık ve net. Fethullah Gülen’in mutfağında pişer, Eğitim Bir-Sen servis eder, Milli Eğitim Bakanlığı da yedirir… Süreç böyle işliyor. Fethullah Gülen’in meşhur Abant Platformları vardır. Bunlardan 2005 yılının Temmuz ayında toplanan dokuzuncusu, “Eğitimde Yeni Arayışlar” konusunu işlemiş ve 30 maddelik kararlar almıştır.
Neler yok ki, bu kararlar içinde? Yüksek öğretime geçişteki katsayının kaldırılmasından, zorunlu din derslerinin yaygınlaştırılmasına; ÖSS’nin değiştirilerek liselerin her kademesine “Olgunluk Sınavı” getirilmesine kadar, yukarıda saydığımız Şura kararlarının yanı sıra, şimdiye kadar Bakan’ın açıkladığı ve daha açıklayacağı bir dizi piyasacı, gerici karar vardır. Eğitim Bir-Sen’i arkadan itekleyeni görmek için, Fethullah Gülen’in “fgulen.com” sayfasına yalnızca tıklamak yeterlidir.(4) Eğitim Bir-Sen’in altına imza attığı felaketler, saymakla bitmez. Yarın bir gün Bakan açıklayacak; öğretmen yeterliliklerini sınavla ölçüyoruz… Tam mesai çalışılacak, performansı düşük olan öğretmenin vay haline… Ek ders ücret ödemeleri kaldırıldı… Liselere olgunluk sınavı koyduk… Kariyer basamaklarında öğretmenler kıyasıya yarışacak… Zorunlu din dersi okul öncesi de dahil her kademede okutulacak.. Seçmeli Din Eğitimi, Seçmeli Arapça dersleri açtık… Ya rotasyon, ya emeklilik, ya sözleşmelilik… Ölümlerden ölüm beğen! Bakan, bu adımları bir bir atmaya hazırlanıyor; Eğitim Bir-Sen’le birlikte kıvama getirerek… Bu yüzden “artık yeter!” diyoruz.
Eğitim Bir-Sen; eğitimi piyasalaştırıyorsun. Sermayenin hizmetinde canhıraş çalışırken, eğitimi metalaştırıyor, çocuklarımızı müşterileştiriyorsun, çocuk emeğini sömürttürüyorsun. Çocuklarımızın geleceği ile oynuyorsun, artık yeter!
Eğitim Bir-Sen; öğretmenlerimizin yaz tatilinde, tam gün mesaisinde, düşük ücretle sefalete mahkum edilmesine, performans için çalıştırılmasının altına imza atıyorsun. Öğretmenlik mesleğimizi iki paralık ediyor; iş güvencemizi, itibarımızı ortadan kaldırıyorsun, hepimizi köleleştiriyorsun, artık yeter!…
Eğitim Bir-Sen; eğitim sistemini, yaşamımızı, okullarımızı gericileştiriyorsun. Bilimden uzak, Umre ziyaretleriyle süslediğin her türlü gericiliğin altına imza atıyorsun, artık yeter!..
Eğitim Bir-Sen’e birileri artık DUR desin.
Eğitimin içini boşaltıp, salt piyasanın ahlak tanımayan ticaretine hizmet eden, çocuklarımızı ve topyekûn bir ülkeyi eğitimsiz ve geleceksiz bıkan bir sendika olarak, olağanüstü bir vebalin altındasın Eğitim Bir-Sen! Güvencesiz ve geleceksizleştirmeye çalıştığınız bu ülkenin çocukları, bir gün iki eli iki yakanızda olacak ve “Geleceğimi siz kararttınız” diyecek, sakın bunu unutmayın… Ama Eğitim Bir-Sen; senin kadar, AKP’nin saldırılarını bu denli kolaylaştırıp kamufle etmen için seni yetkili kılan da, sebep olduğun bütün bu gericiliğe, açlığa, sefalete ve gelecek kaygısına rağmen hala yetkiyi senden almayan kamu çalışanları da sorumludur. Öğretmenlerimizin, çocuklarımızın; “geleceğimi siz kararttınız!” feryadının muhatabı olmaktan asla kurtulamayacak sorumlularsınız!
* Hamide Yiğit
Eğitim Sen Ankara 2 No’lu Şube Üyesi
KESK MYK Eski Üyesi
Dipnotlar:
(1) http://haber.gazetevatan.com/memursene-sok-yanit/365605/2/Haber
(2) http://www.yenisafak.com.tr/Gundem/?t=06.01.2012&c=1&i=360782
(3) http://www.samanyoluhaber.com/egitim/egitimciler-lisenin-mecburi-olmasina-karsi/726401/
http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1224958
(4) http://tr.fgulen.com/content/view/10251/136/