Dışarıdan Türkiye’ye bakış değişmeye başladı. Hem siyaseten, hem de ekonomik olarak imaj kaybı sürüyor. “İleri demokrasi”palavrasının altındaki otoriter rejim inşası gerçeği nihayet fark edilmeye başlandı. “Askeri vesayetle hesaplaşma” adı altında nasıl bir sivil dikta inşa edildiği, gazeteci tutuklamaları ile ifade özgürlüğünün nasıl canına okunduğu, aymaz Batılılarca nihayet fark ediliyor. Sekiz milletvekili 215 gündür tutukevinde. Kendi […]
Dışarıdan Türkiye’ye bakış değişmeye başladı. Hem siyaseten, hem de ekonomik olarak imaj kaybı sürüyor. “İleri demokrasi”palavrasının altındaki otoriter rejim inşası gerçeği nihayet fark edilmeye başlandı. “Askeri vesayetle hesaplaşma” adı altında nasıl bir sivil dikta inşa edildiği, gazeteci tutuklamaları ile ifade özgürlüğünün nasıl canına okunduğu, aymaz Batılılarca nihayet fark ediliyor. Sekiz milletvekili 215 gündür tutukevinde. Kendi atadıkları genelkurmay başkanı “terör örgütü kurma” suçlamasıyla tutukevinde. Yargı vesayetleri, ana muhalefet partisi başkanını özel yetkili mahkemelerle korkutma cüreti içinde. Ama belki, iyi ki de oluyor bunlar, demeli. Böylece, dışarıdaki aymazların gözü açılıyor, “Neler oluyor orada ?”sorusu daha çok sorulmaya, cilanın altı merak edilmeye başlandı nihayet.
Türkiye’nin CDS’leri,özellikle 2011’in ikinci yarısında hızla arttı. Denebilir ki, Ağustos 2011, Türkiye’nin ekonomide de cilalı imaj devrinden taş devrine dönüş tarihi oldu.
Peki Türkiye’nin dış itibarı böyle balon gibi sönerken , diğer “yükselen ülkelerde” durum nasıl gelişti ?
Türkiye, Ağustos 2011 sonrası durumu en çok bozulan ikinci ülke. CDS’leri yüzde 193 artan Portekiz’i hemen Türkiye, yüzde 115 ile izliyor. Risk algısındaki bu hızlı tırmanmada en önemli unsur, 12 aylık toplamı 78 milyar dolara yaklaşan, milli gelirinin yüzde 10’unu bulan cari açık ve yeniden iki haneli hale gelen enflasyon. Bu göstergeler, tabii ki, tüm uluslararası otoriteleri ürkütüyor . Türkiye’nin CDS’leri yükseldikçe yabancı sermaye girişi de azaldı. Yabancı yatırımcılar, CDS’i daha düşük Çin, Hindistan, Brezilya, Meksika, hatta G.Afrika’yı, ya da getirisi düşük de olsa güvenceli liman olarak gördükleri seçenekleri, örneğin Almanya bonolarını tercih eder duruma geldiler.