Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) aralık ayı başında örnek bir anayasa taslağı yayımladı. MÜSİAD Yönetim Kurulu seçtiği ön komisyon ile ilke ve beklentileri belirledi ve sonra da akademisyenlere başvurdu. Marmara Üniversitesi’nden Doç. Dr. Abdurrahman Eren’in belirlenen beklentiler doğrultusunda hazırladığı taslak metin MÜSİAD Anayasa Çalışma Komitesi tarafından üyelerle görüşülerek hazırlandı. 55 sayfadan oluşan taslakta ‘tüm […]
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) aralık ayı başında örnek bir anayasa taslağı yayımladı. MÜSİAD Yönetim Kurulu seçtiği ön komisyon ile ilke ve beklentileri belirledi ve sonra da akademisyenlere başvurdu. Marmara Üniversitesi’nden Doç. Dr. Abdurrahman Eren’in belirlenen beklentiler doğrultusunda hazırladığı taslak metin MÜSİAD Anayasa Çalışma Komitesi tarafından üyelerle görüşülerek hazırlandı.
55 sayfadan oluşan taslakta ‘tüm özgürlükler’ tanımlanmış ama… Her şey bu ‘ama’ dan sonra başlıyor aslında. Tıpkı 12 Eylül Anayasası gibi. “Herkese tüm hak ve özgürlükler tanınmıştır” ama şimdi sıkı durun: “kamu güvenliği, kamu düzeni, milli güvenliğin korunması, genel sağlık ve ahlakın ya da başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi nedeniyle sınırlandırılabilir.”
Beklenen o ki MÜSİAD’ın anayasa önerisi 12 Eylül anayasasıyla benzerlikleriyle değil daha çok benzemezlikleriyle tartışılacak. Yani ilk üç maddenin değiştirilmesi, milletvekili seçilme kriterleri, eğitim alanındaki kılık kıyafet ve ifade özgürlüğü konularında tartışma yaratacak. Ama bir sermaye örgütü olan MÜSİAD için özgürlük anlayışının turnusolu çalışma hakkı ile ilgili önerileridir.
MÜSİAD herkes için sendika kurma, toplu iş sözleşmesi yapma gibi hakları taslağına yazmış ama sonra düşünmüş. “Allah göstermesin ya işçiler grev yaparsa.” MÜSİAD’a göre “Herkes sendika kurma ve sendikaya üye olma hakkına sahiptir, toplu iş sözleşmesi yapma hakkına ve bu sözleşmeden doğacak olan grev hakkına da sahiptir.” Ama “Toplu iş sözleşmesi ve grev hakları milli güvenliğin, kamu düzeninin, genel sağlığın, başkalarının hak ve hürriyetlerinin korunması veya suç işlenmesinin önlenmesi nedeniyle sınırlanabilir.” Yani, bir işçi ya da bir kamu emekçisi bir sendikaya üye olacak, sonra toplu sözleşme yapmak isteyecek ama bu istekler ‘milli güvenliğin, kamu düzeninin, genel sağlığın, başkalarının hak ve hürriyetlerinin korunması (burayı sermayedarların hürriyetleri ve hakları olarak okumakta fayda var) veya suç işlenmesinin önlenmesi nedeniyle reddedilebilecek.
Sermayedarlar örgütü olan MÜSİAD çalışma hakkını da düşünmüş ama çalışanların dinlenmesi gerektiği unutulmuş. 1982 Anayasası’nda bile “Çalışanların dinlenme hakkı vardır” derken MÜSİAD’ın taslağında dinlenme hakkı yok. Yani Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın ifade ettiği gibi ‘Benim işçim gerekirse 16 saat direklerin tepesinde çalışacak’ söyleminin başka bir ifadesi: “Benim işçim dinlenmez!”
MÜSİAD’ın, kendince özgürlükler alanını kısıtlayıcı olarak gördüğü maddelerin değiştirildiği taslakta, düşünce ve ifade özgürlüğü konusunda 12 Eylül anayasası aynen korunmuş. Taslakta yer alan ‘Sağlık hakkı’ konusunda MÜSİAD gerçekten çağını yakalamış. Bilimsel gelişmeler konusundaki muhafazakar gündemi takip ettiği her halinden belli olan MÜSİAD bu konuda 12 Eylül anayasasına iki madde ekleyerek kendini geliştirmiş: “Ötenazi ve insan klonlamak yasaktır.”
***
Kısacası MÜSİAD 12 Eylül Anayasası’nı günümüzün ihtiyaçlarına ve kendi dar muhafazakar gündemine uyarlamaktan başka bir şey yapmamış.