Mısır’daki bağımsız işçi hareketinin yükselişinde önemli bir rolü olan CTUWS’nin ikinci Tahrir isyanı günlerinde, 27 Kasım 2011’de yayımladığı bildiri… Biz, dokuz gündür sebatla direnen, ezilen, isyanda olan halkız. 40’tan fazla şehit verdik. Ondan fazla kişi gözlerinden vurularak görme yetilerini kaybetti. Değişik yerlerinden yaralanmış 300’den fazla insan acı çekmekte. Askerî Konsey, Mübarek rejiminin halka karşı kullandığı […]
Mısır’daki bağımsız işçi hareketinin yükselişinde önemli bir rolü olan CTUWS’nin ikinci Tahrir isyanı günlerinde, 27 Kasım 2011’de yayımladığı bildiri…
Biz, dokuz gündür sebatla direnen, ezilen, isyanda olan halkız. 40’tan fazla şehit verdik. Ondan fazla kişi gözlerinden vurularak görme yetilerini kaybetti. Değişik yerlerinden yaralanmış 300’den fazla insan acı çekmekte. Askerî Konsey, Mübarek rejiminin halka karşı kullandığı metotların aynısını uyguluyor. Özgürlük Meydanları’nda* göstericileri bastırmak için şiddet uyguluyor, Mübarek’in başta kalmak için gösterileri kendi tarafına çevirmek yönünde yaptığı provokasyonların aynısına askerî rejim de başvuruyor, devlet yanlısı medyayı gerçekleri tersyüz etmek için kullanıyor, göstericileri hep aynı modası geçmiş şeylerle suçlayarak, dış güçlerin komplo teorilerini ülkede yayan, bu güçlerin ülke içinde kaos yaratan yardakçıları olarak niteliyor.
Askerî Konsey, başından beri, Mısır’da özgürlük meydanlarındaki göstericilerin sesini duymayı reddediyor. Mübarek rejiminde görev almış olan ve bizim meydanlarımızdan yükselen her öneriyi geri çeviren 77 yaşındaki Kemal el Ganzuri’yi başbakan yapmakta ısrarlı. Bu da bizi 25 Ocak’tan önceki günlere geri götürmekte… Askerî Konsey, 11 Şubat’ta idareyi ele aldığından beri Mübarek rejimi uygulamalarını aynen sürdürüyor. Mübarek’in iktidarda olduğu son günlerinde atadığı Dr. Şefik hükümetinden istifasını vermesini dahi talep etmedi. Mübarek ve yardımcılarının mahkemeye çıkarılarak yargılanmalarını da, ancak milyonlarca protestocunun baskısı altında yerine getirmek zorunda kaldı. Mısır’da, dikkate değer bir değişiklik olmadan tam on ay geçti. Devlet kurumlarımda yolsuzluk hâlâ çok yaygın, karakollarda hâlâ insanlara işkence yapılmakta. Sivil kişiler askerî mahkemelerde yargılanıyor. Göstericilere karşı şiddet uygulanıyor. Sosyal adalet hiç yok. Güvenlik önlemlerinin kastî olarak uygulanmamasından dolayı mağdur olan insan sayısı artmakta, aynı nedenden dolayı ortalıkta gezen katiller de gittikçe çoğalıyor ve insan katletme olayları yaygınlaşıyor.
Askerî Konsey iktidara geldiğinden beri işçilerin taleplerini yerine getirmeme konusunda direniyor. Bir karar yayımlayarak işçilerin grevlerini yasakladı ve hükümet yanlısı sendika federasyonuna destek verdi. Hükümet yanlısı federasyonun 1 Mayıs kutlamalarını Askerî Konsey’in nasıl desteklediğini, beş bakanı bu kutlamaya katılmaya nasıl zorladığını, Askerî Üretim Bakanlığı’nın bu kutlamaya tam desteğini nasıl sağladığını ve devlet televizyonu ile bu kutlamayı canlı olarak nasıl yayınlattığını herkes çok iyi hatırlıyor. Sendika özgürlüklerini getirecek olan kanun taslağı hâlâ Askerî Konsey’in çekmecesinde bekliyor. Yönetimden düşürülmüş Mübarek rejiminden kalıntı uygulama ve kanunlar halen Mısır İşçi Sendikası Federasyonu’na ve genelde işçi sendikalarına yön vermek üzere uygulanmaya devam ediliyor.
Şimdi Askerî Konsey, Mısır halkının ve devrimin sesini duymak zorunda. Askerî Konsey’in tüm yetkilerine sahip olan, göstericileri öldüren ve yaralayanları yargı önüne çıkaracak, işçi sendikalarına özgürlüklerini veren kanunları bir an önce yürürlüğe koyacak ve asgari ve azami ücreti saptayacak bir ulusal kurtuluş hükümeti istiyoruz.
Sendika ve İşçi Hizmetleri Merkezi “CTUWS”
* Metinde özgürlük meydanları olarak geçen ifade ile Tahrir Meydanı’na gönderme yapılıyor ancak tek bir meydandan değil meydanlardan söz ediliyor; ç.n.
[ctuws.com’daki İngilizcesinden Mehmet Bayram tarafından 5deniz.net (Sendika.Org) için çevrilmiştir]