Eğitimin metalaştırılmasına, öğrencilerin ulaşım, barınma ve sağlık gibi kamusal hizmetlerden paralı olarak faydalanmak zorunda bırakılmasına, her türlü kamusal katkının kısılmasına ve bütün bunların sonucu olarak emekçi çocuklarının eğitim hakkının engellenmesine direnen ve diplomalı işsizliğe, sömürüye karşı taleplerle politik gündeme damgasını vuran bir öğrenci-gençlik hareketi yükselmeye devam ediyor
Eğitimin metalaştırılmasına, öğrencilerin ulaşım, barınma ve sağlık gibi kamusal hizmetlerden paralı olarak faydalanmak zorunda bırakılmasına, her türlü kamusal katkının kısılmasına ve bütün bunların sonucu olarak emekçi çocuklarının eğitim hakkının engellenmesine direnen ve diplomalı işsizliğe, sömürüye karşı taleplerle politik gündeme damgasını vuran bir öğrenci-gençlik hareketi yükselmeye devam ediyor.
Diğer yandan, ‘Bologna Süreci’nin bilimin işlevlerinin yeniden tanımlanması yoluyla yarattığı tahribat kurum olarak üniversiteyi bitirirken, burjuvazinin bilimsel düşünceden uzaklaştığı ölçüde üniversiteyi bir kurum olarak çökertmeye yönelmesi ve yeni egemen sınıf bileşimlerinin içinde bayat bir “ruhban sınıfının” kendine yer açması çok çarpıcı ve tahlile muhtaç bir gelişme olarak ortada duruyor.
İşte “Gerçek, Yıkıcı ve Yaratıcı” küresel ölçekte gelişen bu mücadeleleri ve Türkiye’de neler olduğunu farklı boyutlarıyla ele alan bir derleme. Çalışma, yeni öğrenci hareketinin karakteri, emekçi sınıflar ile olan ilişkisinin niteliği, yaşanmakta olan iktisadi, siyasi ve sosyal dönüşümlerin sınıfsal etkileri üzerine bir düşünsel canlılık yaratılmasına katkı sunma ve mücadelenin teorik boyutunu derinleştirme çabası güdüyor. Bunun yanı sıra yeni öğrenci mücadelesine dair çeşitli ülke deneyimlerinden örnekler sunarak, okura, verilen mücadelelerin benzeşen ve farklılaşan yönleri hakkında bir karşılaştırma yapma fırsatı veriyor. Bir yanda yeni öğrenci hareketinin talepleri ele alınırken, diğer yanda öğrencilik, üniversite gençliğinin aydın karakteri ve proleterlik kavramları üzerine yeniden düşünülüyor. Ayrıca, artık tamamen ‘piyasanın ihtiyaçlarına’ göre düzenlenmekte olan bilimsel yaşamın geleceği açısından bu yeni mücadele dalgasının ne anlam ifade ettiği ve hareketin geleceği tartışılıyor.
Kitabın iki temel bölümünden ilki olan kuramsal tartışmalarda tarih sahnesine yeniden çıkan gençliğin günümüzdeki özel konumu ve devrimlerde üstlendiği rol, geçmişten günümüze direniş örnekleri ve öğrenci hareketlerinin karşılaştırmalı değerlendirmesi, diplomalı işsiz gençliğin sınıf, siyaset ve çevresel dönüşümle olan ilişkileri, öğrenciliğin aydın karakterini yitirerek proleteryanın organik bir parçası olup olmadığı tartışılıyor. Üniversitelerin küresel pazarın ihtiyaçları doğrultusunda yeniden yapılandırılışının sarsıcı sonuçları tartışmayı genişletiyor.
İkinci ana bölümde ise mücadelenin özneleri, Türkiye’den ve dünyanın dört bir yanından gençlik hareketleri okurla mücadele deneyimlerini paylaşıyorlar. Aktarılan deneyimler, Yunanistan gençlik isyanı ve bunu hazırlayan koşullardan, İspanya baharında filizlenen gençlik hareketine; Latin Amerika gençlik hareketlerinin canlı birer panoramasından, İngiliz öğrenci hareketine; İsrail gençlik hareketinin bileşenlerinden hareketin bugün vardığı son noktayı içeren sürece varan geniş bir yelpazeye yayılıyor. Kitap, Uluslararası Öğrenci Hareketi tarafından sunulan Uluslararası Ortak Bildirge ile sona eriyor.