Futbolda şike olayı çıktıktan sonra medyada yer alan tüm sporcular, spor adamları, yazarlar ve taraftarlar şikenin kötü bir şey olduğunu, spora, sporcuya, fair play ve sportmenlik ruhuna yakışmadığı halde çok yaygın olduğunu söyledi. Şike, endüstriyel futbol, profesyonellik, kirli oyun, kirli yarış… kötülük kategorisinde yer alırken fair play, sportmenlik, oyun, amatörlük, endüstriyel olmayan futbol… iyilik kategorisinde […]
Futbolda şike olayı çıktıktan sonra medyada yer alan tüm sporcular, spor adamları, yazarlar ve taraftarlar şikenin kötü bir şey olduğunu, spora, sporcuya, fair play ve sportmenlik ruhuna yakışmadığı halde çok yaygın olduğunu söyledi. Şike, endüstriyel futbol, profesyonellik, kirli oyun, kirli yarış… kötülük kategorisinde yer alırken fair play, sportmenlik, oyun, amatörlük, endüstriyel olmayan futbol… iyilik kategorisinde yer aldı. İyi ve kötüyü buyruk [imperatif, kategorik] olarak değerlendirenler, eylemleri determine eden koşullarda değil, zorunlu olarak kötülükleri ve iyilikleri kişi veya grubun kötü niyetlerinde aradılar. Kötülük eyleminin taşıyıcıları veya temsilcileri mafya ve kişiler ilân edildi. Geri kalmışlık ve cahillik olarak değerlendirenler temsilcileri nicel olarak artırdılar ve tüm toplumu kötülüğün temsilcisi olarak gördüler. Kötülüğü koşullarda arayanlar kötülüğün temsilcisi olarak endüstriyel futbolu gördü. Endüstriyel futbol eleştirisi sorunu [kapitalizmi] adıyla çağırmadı, sistem sorununu tarihsel bir döneme indirgedi, sistem sorununu bir parçada dile getirdi. Bütüne [kapitalizme] bakmak yerine parçaya veya kişilere baktılar. Bakış Grekçe theorien demektir. Var olan sorunlu dünyanın devamında çıkarı olanların bakışıyla veya kavramlarıyla bakınca onların düşünce dünyasının sınırlarında kalmak ve sorunu onların çıkarları dahilinde ele almak kaçınılmaz oluyor. Burjuva spor ideolojilerinin kavramları [profesyonellik-amatörlük, fair play, sportmenlik, temiz futbol-oyun vb] ve bakış açısında sıkışıp kalındı özgürlükten yana bir dünyanın kapısını aralayacak özgürlük yanlısı oyun eleştirileri yapılamadı. Eleştiriler, yönetici sınıfının değerlerine mesafeli, insanlığın temel değerlerine ve gelecek vizyonu yaratan eleştirel bilincin oyun modeline yakın değildi.
Kapitalist ekonomik sosyal formasyonun koşulları [sınırsız üretim, kutuplaştırıcı dinamik, değişim değeri] altında arz-ı endam eden spor, kapitalizmin oyuna kendi ruhunu vermesiyle ortaya çıktı. Oyunu nicel ölçü aracına ve mutlak performansı [citius, altius, fortıus] temel alan rekor [ilerleme] ve eliminasyon sistemine dönüştürdü. Limitsiz performans ve eliminasyon oyunun eğlence niteliğini baskıladı, yarışma niteliğini ön plana çıkardı, onu yarışmadan ibaret bir hale getirdi. Eğlence aracı olan oyun eylem limitlerini zorlayan, sınırsız performans beklentisi içinde olan yarışmaya [spora] dönüşünce. Spor alanı, sınırlı bir varlık olan insandan sınırsız performans beklentisi içinde var olan sisteme dönüştü. İnsanın var oluşuna ters belirleyicilikler ve koşullar spor alanının var olmasını sağlayan belirleyicilikler ve koşullar oldu. Ünlü futbolcu ve teknik direktör Brian Clough “bazıları futbolun ölüm kalım meselesi olduğuna inanırlar sizi temin ederim ki bundan daha fazlasıdır” [Fanatik, 12.03.2011] derken sanırım bu tersliği anlatmak istemiştir. Bu terslik kaçınılmaz olarak spor alanının temel meselesi olmak zorundaydı, çünkü kendi var oluşuyla ilgili bir sorundu. Sorun, kapitalist ruhun oyunla birleşmesi sonucu ortaya çıkmıştı, sorunu yaratan giderek her şeyi kapsayan ve kapsadığını dejenere eden kapitalist sosyoekonomik formasyondu. Yani, sorunu yaratan sporu ortaya çıkaran sorunlarla var olan dünyaydı. Bu durumu meşrulaştırmak için iki burjuva spor teorisi geliştirildi. Birincisi, zorluklarla dolu ve sıkıntılı dünyanın tek ve kaçınılmaz olduğunu, degiştirilemeyeceğini savunur ve spor sıkıntılı dünyaya hazırlanmak için bir araçtır. İkincisinde, ise sosyal gerçeklik çalışma ve spor alanı olarak ikiye bölünür, kendisini ortaya çıkaran koşullardan soyutlanır. Düalist oyun teorilerinin devamı olan bu teoride, bir tarafta zorlukların baskın olduğu iş dünyası, diğer tarafta mutluluğun, eğlencenin baskın olduğu oyun [spor] dünyası vardır. Düalist yaklaşımda spor zorluklarla ve sıkıntılarla dolu iş hayatından kaçma aracı olarak görülürken monist yaklaşımda zorluklarla dolu hayata hazırlanma aracı olarak görülür. Her iki açıdan da oyun insanın sorunlu dünyayı kabullenmesi ve entegrasyonu için bir araçtır.
Düalist bakış açısına göre iş hayatının yapıp etmelerini determine eden ilkeler ve amaçlar oyuna yansıdığı zaman oyun kaçma işlevini yerine getiremez bu nedenle oyunun yapıp etmelerini determine eden ilkeler farklı kendine özgü olmalıdır; kendine özgü kurallarla oynanmalıdır. Bu spor teorisinin itirazları çerçevesinde şekillenen “futbol endüstrisi” tartışmaları sosyal gerçekliği bir bütün olarak analiz etmeyen düalist spor teorisinin temel yanılgısına düşer. Futbolun [sporun] ortaya çıkmasını sağlayan nedenin endüstriyel koşullar kapitalist ekonomik sosyal formasyon olduğunu ve her şeyi kendine benzettiğini gözden kaçırır; futbolun başından itibaren kapitalist ekonomik formasyonun etkisinde olduğunu unutur. Geçmişe dönük, tarihsel bir bölünmeye giderek futbolu iyi ve kötü olarak dönemlere ayırıp geçmişteki bir dönemin peşine düşerek yeni bir dünyayı yaratacak eleştirel bilincin gelişmesine engel olur. Bu teori çerçevesinde şekillenen başka bir sorunlu tutum ise tüm takımların kapitalist formasyonun belirleyiciliği altında tamamen bir şirket mantığıyla hareket ettiğinin gözden kaçırılmasıyla ortaya çıkar. Bazıları, sanki bu belirleyiciliklerin dışında imiş gibi algılanarak iyilik ve kötülüğün temsilcisi olarak görülür, iyilik ve kötülük eylemleri koşullardan bağımsızlaştırılarak kişiselleştirilir. Sorunların çözümü veya mutluluk iyilik ve kötülük tanrılarının peşinde aranır. Mutsuzluk çölünde mutluluk vahası yaratan spor eleştirileri sorunları bu sorunlu dünyadan kurtulmanın değil ondan kaçmanın bir aracı haline getirir ve iyi-kötü perdesiyle sorunlu sistemi gizler.
İyi-kötü dikotomisiyle oyuna moral değerler yükleyen bu teorinin en kadim dikotomisi amatörlük-profesyonelliktir. Amatör spora iyiliklerle dolu moral değerler atfedilirken profesyonel spora kötülük moral değerleri atfedilir. Amatörlük sanki kapitalist sosyoekonomik formasyonun dışındaymış gibi algılanır. Oysa gerçek böyle değildir, kapitalist yarışma sisteminde [spor] amatörlük profesyonelliğe hazırlama aşamasıdır ve amatörler profesyonelliğe gıpta ile bakar ve profesyonel olmak isterler. Amatörlükte de belirleyici olan güçlü, hızlı ve dayanıklı olan kazanır elimine ilkesidir. Çoğu zaman koşulları kötüdür, kötü araç-gereç ve sahanın mağduru olurlar ve nitelikli sağlık hizmeti alamazlar. Hiyerarşik bir sistemde piramidin altında olan tepesinde olandan nasıl iyi olabilir ki… İyi oyun-kötü oyun, temiz spor- kirli spor, temiz-kirli koşu gibi birçok dikotomi sürekli sorun yaratarak işleyen sistemin devamından yana olanların bakış açısıyla üretilmiştir. Sorunu yaratan ana kaynağa yönelik sorgulamalar yaratan, gelecek vizyonu olan eleştirel bilinci geliştirmek yerine sorundan kaçan ve geçmişe özlemle bakan iyilik ve kötülük tanrılarıyla dolu mitolojik bir bilinç geliştirir.
Spor alanındaki yapıp etmeleri değerler alanıyla ilişkilendiren fair play spor alanında olması gereken veya gerekmeyen davranışlar üzerinde durur ve onları her koşulda uyulması gereken buyruklar olarak sunar, davranışları belirleyen koşullar üzerinde duramaz. Çünkü, olması istenen davranışlarla davranışları belirleyen koşullar/ilkeler arasında çelişki vardır. Spor alanı güç ve kuvvet yasalarının baskın olduğu bir alandır, moral yasaların baskın olduğu bir alan değildir. Sosyal Darwinist ilke olan “güçlü kazanır zayıf elimine olur” ve mutlak performans ilkesinin determine ettiği eylemlerle gerçekl
eşen bir alandan insanî sorumluluk beklemek saçmadır. Çünkü, orada rasyonellikle ve ahlakla sınırlandırılması mümkün olmayan kapitalizmin ruhu içinde var olma mücadelesi vardır. En iyi sonuçla belirlenen birincilik, şampiyonluk [zafer] aynı zamanda “iyi olanı” tayin eden kriterdir. İyi, sosyal tabakada iyi bir yer edinir. Kötü olan [kaybeden] baskın olan eliminasyon kuralına bağlı olarak sosyal tabaka da düşük seviyede bir yer edinir. Kapitalizme can veren ve ona uygun olarak iyi ve kötüyü determine eden bu ölçü insanın kabul edemeyeceği bir ölçüdür.
Fair play insanî ilkeleri merkeze alan moral ilişkiler bilinci değildir; beceriler üzerine kurulu dünyanın kurallarını ve insanı insana karşı konumlandıran Sosyal Darwinist ilkeleri temel alır. Sporu, sporculararası ilişkileri fonksiyonalist [görev] ilkelerle temellendirir. İyi olan oyuna zarar vermemektir. İnsanlığı gayri insanî düzenden korumak yerine şeytan üreten sistemi korur. Futbolda gole giden bir oyuncuya şiddet uygulama [tekmeleyerek durdurmak] tercih edilmektedir ve takdir toplamaktadır. Boks gibi dövüş sporlarında ise sporcu sadece rakibin şiddetinden kaçarsa ve şiddet uygulamaktan uzak durursa hakem tarafından uyarılır. Birçok oyunda şiddetten kaçmak oyunu sabote etmek anlamındadır. Fair play ahlaklı, adaletli ve şiddeti ortadan kaldıran bir yaptırım değildir, güçlü haklıdır ilkesi üzerine kurulu var oluşsal olarak şiddet üreten yapının şiddet dozunu azaltmak ve ahlakı kişiselleştirerek kötü ve iyi örnek davranışla şiddet ve ahlaksızlık üreten yapıyı gizlemek, meşrulaştırmak için kullanılan bir maskedir.
Spor alanında kişilerarası iletişim kendiliğinden/spontone bir iletişim değildir. Oyuncular ve rakip arasındaki ilişkiler yıkıcı ve zalim bir dünyayı yöneten kuralların çatısı altındaki kurumsal şiddetin yeniden canlanmasıdır. İnsan, bu koşullar altında gayri insanî şeylere ihtiyaç duyan bir varlık haline gelir. Bu ihtiyaçlar sporcunun şeytan haline gelmesi için yeterlidir. Bu nedenle, Pascal Nouma “Leeds United maçında oyundan alınmasaydım, takım arkadaşlarımı bıçaklayabilirdim” [Fanatik, 12.03.2011] diyor. Burjuva spor ideolojileri, amatörlük, fair play, iyi oyun, temiz oyun… mutsuzluk üreten sistemin mutluluk vahalarıdır.
Kaynaklar:
Dunja and Lubodrag Duci Simonovic (2007) A New Worl is Possible, Translatıon from serbian: Vesna Todorovic, Belgrade
Fanatik (12.03. 2011) http://fanatik.ekolay.net/Default.aspx?atype =GaleriDetay&ArticleID =15 3448&KategoriID=27&Page=3