Suriye’nin iktidardan bağımsız sol güçlerinin oluşturduğu “Suriye Halk Kurtuluş ve Değişim Cephesi” temsilcileri İstanbul’a gelerek bir dizi temasta bulundu. Cephe temsilcileri halk hareketi ile rejim arasındaki çatışmada halk hareketinin bağımsızlıkçı ve barışçıl ana gövdesi içinde, dış müdahale tehditleri karşısında ise ulusal birlik siyaseti ile davrandıklarını açıkladı Mart ayından bu yana halk hareketleri ve dış müdahale […]
Suriye’nin iktidardan bağımsız sol güçlerinin oluşturduğu “Suriye Halk Kurtuluş ve Değişim Cephesi” temsilcileri İstanbul’a gelerek bir dizi temasta bulundu. Cephe temsilcileri halk hareketi ile rejim arasındaki çatışmada halk hareketinin bağımsızlıkçı ve barışçıl ana gövdesi içinde, dış müdahale tehditleri karşısında ise ulusal birlik siyaseti ile davrandıklarını açıkladı
Mart ayından bu yana halk hareketleri ve dış müdahale tehditleri altında sancılı bir süreçten geçen Suriye’de sol güçlerin rejim ile arasına mesafe koyan unsurlarınca oluşturulan “Suriye Halk Kurtuluş ve Değişim Cephesi” adına bir grup İstanbul’a geldi.
Cephe’yi oluşturan Suriye Komünistler Birliği’nden Dr. Kadri Cemil ve Suriye Ulusal Sosyal Partisi Genel Başkanı Dr. Ali Haydar’ın yanı sıra yazarlar Şeref Abaza ve Mihail Avad’ın da içlerinde bulunduğu grup çeşitli sol örgütlerle temaslarda bulunduktan sonra (23 Eylül) sabah saatlerinde bir basın toplantısı düzenledi. Taksim Hill Otel’de düzenlenen basın toplantısında Suriye’deki gelişmeler, Cephe’nin programı ve uluslararası dayanışma konusundaki görüşleri paylaşıldı.
“Dış ve iç basın yaşanları çarpıtıyor, vara yok, yoka var diyor”
Basın toplantısında ilk sözü Dr. Kadri Cemil aldı. Uluslararası basının gerçekleri çarpıttığını, olmayan şeyleri varmış gibi gösterdiğini, bazı olanları da görmezden geldiğini ancak Suriye basınının da kendi görevini yerine getirmediğini belirten Cemil, ziyaretlerinin bir amacının da yaşananları birinci ağızdan aktarmak olduğunu söyledi.
ABD başta olmak üzere emperyalizmin bir kriz içinde olduğunu ve bu krizi diğer ülkelere ihraç etmek istediğine dikkat çeken Cemil, bunun Ortadoğu’da etnik ve mezhepsel çatışmaları tetikleyerek yaratılan “yaratıcı anarşi” yoluyla gerçekleştiğini söyledi. Irak’ı parçalayan bu “yaratıcı anarşi” siyasetinin şimdi de Suriye’yi hedef seçtiğini belirten Cemil halkların direnişinin bu planları boşa çıkaracağını ancak bölgedeki ilerici güçler arasında bir dayanışma kurmadan başarıya ulaşmanın mümkün olmadığını vurguladı.
“Suriye’deki gelişmeleri dış komplo olarak nitelemek yanlış”
Kadri Cemil, Suriye’deki halk hareketinin iç dinamiklere dayandığını belirterek, “bunları bir dış komplo olarak nitelemek yanlış” dedi. Cemil, dış müdahalelerin olduğunu ancak hareketin ana kaynağının dış müdahale olarak belirtilmesinin doğru olmadığının altını çizdi: “Komplo teorilerine yanıtımız şu: Emperyalizmin ve Siyonizmin komploları her zaman var ama hep boşa çıktı. Bugün açısından bu tehditleri boşa çıkarmanın tek yolu halkın birliğini sağlamaktır.”
Suriye’nin bağımsızlığını kazandığı günden bugüne savaşsız, normal bir dönem geçirmediğini belirten Cemil, 2005’ten bu yana uygulanan neoliberal ekonomi politikalarının halkı yoksullaştırdığını, 2005’te günlük geliri 2 doların altında olanlar nüfusun yüzde 30’u iken 2010’da bu oranın yüzde 40’ın üstüne çıktığını ve bunun da toplumsal gerginliği tetiklediğini belirtti. Cemil, rejimin siyasal olarak ABD ve İsrail’e karşı olmasına rağmen ekonomi alanında tersi bir yönelim içinde olduğunu, bunun da içinden çıkılamaz bir politik duruma yol açtığını söyledi.
“Halk hareketlerini geliştirmek acil görevimiz”
Kadri Cemil’in ardından Dr. Ali Haydar söz alarak Cephe’nin politik programını özetledi. Haydar, hükümetin kendilerini hayal kırıklığına uğrattığını ve bugün yaşananların kendileri tarafından çok önceden öngörüldüğünü belirtti. Demokratik reformlar için yola çıktık diyen Haydar, dört temel hedefleri olduğunu söyledi: “1. Acil taleplerin karşılanması, 2. Siyasal değişim, 3. Sosyoekonomik alanda değişim, 4. Ulusal bütünlüğün korunması.”
Haydar acil görevler olarak da şunları sıraladı: “Halk hareketlerini korumak, geliştirmek ve manipüle edilmesini engellemek; kan döken silahlı milisleri bertaraf etmek; dış müdahalenin önünde durmak; halk hareketlerini kullanmaya çalışan iç güçlere (selefiler, Müslüman Kardeşler) karşı mücadele etmek; kan dökülmesini engellemek.” Hükümetin neoliberal yönelimini eleştiren Haydar, liberal ekonomiye karşı bağımsız bir ekonomi istediklerini belirterek, “yeni bir ekonomi mutlaka gerekli” dedi.
“Eski Suriye ölüyor, yeni bir Suriye doğuyor”
Konuşmacılar mevcut süreci “Eski Suriye ölüyor, yeni bir Suriye doğuyor” sözleriyle özetlerken, bunun temel gücünün de kendini barışçıl gösterilerle ifade eden bağımsız muhalefet olduğunu belirtti.
Muhalefetin bileşiminden söz eden yazar Mihail Avad, muhalefetin iç ve dış olmak üzere iki parça olduğunu dışarıdaki muhalefetin emperyalistlerin yönlendirmesi altında ve kitle desteğin yoksun olduğunu belirtti. Avad iç muhalefetin ise üç parça olduğunu, birinci grubun aydınlardan, ikinci grubun silahlı eylemlere başvuran Selefilerden El Kaide’ye İslami gruplardan, üçüncü grubun ise kendini barışçıl eylemlerde ifade eden bağımsız kitlelerden oluştuğunu kendilerinin bu üçüncü grup içinde hareket ettiğini söyledi.
Cephe, Türkiye’nin ABD ile birlikte Suriye’ye karşı tavır almasını da eleştirirken, kısa vadede bir savaş beklemediklerini bildirdi.
Türkiye’de temaslarını bitirdikten sonra Suriye’ye dönecek olan heyet yönetimle muhalefet arasında müzakerelerin başladığını acil siyasi ve ekonomik talepler içeren 18 maddelik bir talepler dizisi üzerinden yönetimle görüşeceklerini belirtti.
Sendika.Org