Her statüko, binicisine göre kişner. Dün ‘milli irade’ye hukuk tasallut etti diye isyan edenler, bugün ‘Yargıya Kapris’ diye manşet atarlar
Bütün memleketi saran uzun tutukluluk dalgası, sonunda Meclis’e de vurdu. Sadece Ergenekon, Balyoz, KCK, Devrimci Karargâh davalarıyla sınırlı değil bu tutukluluk sorunu. Geçen hafta tahliye olan Hüseyin Edemir’in sembolü olduğu daha birçok izahı zor tutukluluk hali var. Meclis de ülkenin bütününü temsil etme iddiasına yakışır bir şekilde tutuklu milletvekilleriyle ve edilmeyen yeminleriyle açıldı.
Bu son krizin ne şekilde çözüleceğine dair elimizde açık bir işaret yok. Fakat değişen bir hegemonyanın her işareti var. Yeni bir rejimin, yeni bir statükonun kurulduğu günler bunlar. Kargaşa ve kriz olağan kabul edilmeli.
Her statüko binicisine göre kişner. Dün ‘milli irade’ye hukuk tasallut etti diye isyan edenler, bugün ‘Yargıya Kapris’ diye manşet atarlar mesela. Başbakan’ın doğal uzantısı Yeni Şafak gazetesinin bir gün böyle bir manşetle çıkacağını kim düşünürdü?
Roller ne kadar hızla ve nasıl aynı repliklerle değişti? Yargıyı terkisine almış yeni statükonun taze süvarisinin sesinin tonuna dikkat ediniz. “Başka aday mı bulamadılar” dedi Sevgili Başbakanım. Milli irade fetişisti sağın cisimleşmiş hali olan Başbakan, halkın oylarıyla seçilenlere posta koyuyor artık. Roller değişti, yeni rollere hemen intibak edildi.
Dokuz yıl önce
Bundan dokuz sene evvel Sevgili Başbakanım Milli Görüş gömleğinin düğmelerini çözer, AKP’sini kurarken ona da böyle söylenmişti: “Başka genel başkan mı bulamadınız?”
Erdoğan o meşhur minareli, süngülü şiir nedeniyle mahkûm olmuştu. Milletvekili seçilme yeterliliğini kaybetmişti. Doğrudur, anayasa CHP’nin katkılarıyla kendisinin seçilebileceği şekilde değiştirilmeden milletvekilliğine aday da olmamıştı. Ancak AKP’nin kurucu üyesi ve genel başkanı olmayı bilmişti. Oysa Siyasi Partiler Kanunu, kurucu üye olmak için de milletvekili seçilebilme yeterliliği arıyordu. Haliyle kurucu üyelerin seçeceği ilk genel başkan için de bu geçerliydi.
Kanuna aykırı bir şekilde partinin başına geçmişti Sevgili Başbakan. O vakitler statükonun süvarisi başkaydı, Erdoğan’a bugünkü Erdoğan gibi bağırdılar: “Ne işin var senin orada?”
Anayasa Mahkemesi’ne gitti olay, belki hatırlar Başbakanımız. Partiye Erdoğan’ı kurucu üyelikten ve dolayısıyla genel başkanlıktan çıkarması için altı ay süre verildi. Sürenin sonunda Erdoğan kurucu üyelikten ayrıldı, ancak kanuna aykırı bir şekilde genel başkanlığa devam etti.
Yargı seçimlere az bir süre kala müdahale etmekten çekindi ve savunma için ek süre vermek gibi topu taca, kornere atma yöntemleriyle seçimlere AKP’nin Erdoğan genel başkanlığında girmesinin yolunu açtı.
Oy pusulalarında genel başkan olarak, aslında genel başkan olması kanunen imkânsız biri vardı.
Terzi hâlâ çalışıyor
O zamanki statüko, gelen popüler Erdoğan dalgasını görmüş ve bu tarz yasaklara başvurmanın ters tepeceği fikriyle son dakikada Erdoğan’ın genel başkanlığına dokunmamıştı. Sonradan milletvekilliği de böyle geldi zaten. Jet Fadıl, üç sandık ve Siirt. Hatırlar mısınız Sayın Başbakanım?
Şimdi iktidar kulesinin tepesinde, kınında yargının kılıcı, altında statükonun doru atı, zamanında kendinize söylenenleri başkalarına kükrüyorsunuz.
Nasıl da alıştınız! Nasıl da küfrettiğiniz düzenin kendinize göre olanını kuruverdiniz. Terzi çalışıyor, kıyafet daha üzerinize oturmadı. Bir de başkanlık işini geçirirseniz. Ceket tam üzerinize oturacak Sevgili Başbakanım. O vakit artık “Başka aday mı bulamadılar” diye efelenmenize gerek dahi kalmayacak.
Bütün milletvekillerini teker teker belirleyen bir ahir zaman İsmet Paşası olmanıza çok az kaldı. Hayırlı olsun, yeni hegemonyanızın hayrını görün.