12 Eylül referandumu öncesinde AKP’ye yargı cephesinden destek sunan Demokrat Yargı Derneği’nde eşbaşkanlık yapmış Orhan Gazi Ertekin, referandumun ardından eleştirel tavrı ile öne çıktı. Ertekin, Epos yayınlarıdan çıkan “Yargı Meselesi Hallolundu” kitabında AKP’nin yargıyı yeniden şekillendirme operasyonunu anlatıyor.
Türkiye’de yargının geleceğinin “hikâyesi”
Yargı, iktidar ve HSYK seçimlerinin hikâyesi…
Bu kitap “Türk yargı sisteminde” bir dönem olup bitenleri ifşa ediyor. “Türk yargı sistemini” didaktik örneklerle anlaşılır hale getiriyor.
12 Eylül gününe denk getirilen ve önemli bir farkla EVET’çiler tarafının galibiyetiyle sonuçlanan Anayasa referandumunun sonuçlarından biri de HSYK’nın yeniden düzenlenmesiydi.
Gerçekten de anayasa referandumunun ardından HSYK yeniden düzenlendi.
HSYK’nın yeniden düzenlenmesi süreci, devletlü kesimler arasında şiddetli “çatışmalara” neden oldu. Devletlü kesimler bu çatışmalara devletin bekâsını en iyi ben/biz koruruz diyerek giriştiler. Amaçları her ne olursa olsun devleti korumaktı. Kendileri için hiçbir şey istemiyorlardı. TC bir hukuk devletiydi ve hukuk devletinin hukuka gayet saygılı olan savcı ve hâkimlerinin isabetli seçimi hukukun daim kılınması için vazgeçilebilemez önemdeydi. HSYK seçimleri hukukun üstünlüğünün sürdürülmesinde olmazsa olmazdı.
İstihbarat örgütleri, ses kayıtları, devreye girdi. Gazeteler savaştı. Televizyon üstatları tvlerde nutuklar attı. Devlete sadakatte samimiyet/liyakat arandı. En liyakatli olanlar seçildi.
Yeni HSYK büyük pazarlıklar sonucunda oluşturuldu.
HSYK bileşeni içinde emniyetçiler, gardiyanlar da olmak üzere her kesimden sadık devlet bürokratı yer aldı.
HSYK bileşeni adeta bir İsviçre komando bıçağını andırıyordu. Her türlü fiziki devlet aygıtının imbiğinden geçmiş rafine bürokratlar kurulun üyeleriydi artık. Devlet gayet iyi savunulabilirdi.