Eşitlik ve Demokrasi Partisi (EDP) doğrultusunda yayın yapan turnusol.biz’de Gökhan Kaya yazmış: “TKP (nin) yaptığı bütün çalışma CHP’ye aktı. Benzer şeyleri seçimlerde CHP’nin uvertürü haline gelen Halkevleri ve ÖDP için de rahatlıkla söyleyebiliriz.” Kamuoyu araştırmacısı Adil Gür kıvamında bir değerlendirme. Okuyunca sanırsınız ki, alan çalışması sonuçları aktarılıyor; ÖDP’liler ve Halkevciler’le yüz yüze görüşülmüş, seçimlerde kime […]
Eşitlik ve Demokrasi Partisi (EDP) doğrultusunda yayın yapan turnusol.biz’de Gökhan Kaya yazmış: “TKP (nin) yaptığı bütün çalışma CHP’ye aktı. Benzer şeyleri seçimlerde CHP’nin uvertürü haline gelen Halkevleri ve ÖDP için de rahatlıkla söyleyebiliriz.”
Kamuoyu araştırmacısı Adil Gür kıvamında bir değerlendirme. Okuyunca sanırsınız ki, alan çalışması sonuçları aktarılıyor; ÖDP’liler ve Halkevciler’le yüz yüze görüşülmüş, seçimlerde kime oy verildiği anket yöntemiyle ortaya çıkarılmış ve sonuçların nasıl okunması gerektiği ifade ediliyor.
“TKP’nin kongre sürecine mütevazı bir katkı!” başlıklı yazı asıl olarak TKP eleştirisi üzerine kurgulanmış; ÖDP ve Halkevleri’ne de son dakika golü atılarak nihayete erdirilmiş. Belli ki aksi takdirde huzur bulmak mümkün olmayacak.
Eski arkadaşlara iki çift laf dokundurmak teamüldendir; prim yapma ihtimali yüksektir. Hatta “uvertür” ilan edilmelidir ki “akrabalar”, yazı TKP eleştirisinin çok ötesinde sonuçlara vesile olsun. Bir taşla, birden çok kuş vurma hüneri!
Hele tebriklere mazhar olmak, kaymaklı kadayıftır. Biliriz parti binalarında, akşam yorgunluğu atılan kafelerdeki sohbetleri. Eski arkadaşlarına “uvertür” diyen yazar masadadır, masadakilerin yüz ifadelerinde müstehzilik hakimdir; yazarda ise ilaveten “benden kaçmaz abi, artık bellerini doğrultamazlar’ havası vardır.
Bir mutluluk vesilesidir bu. Varsın mutlu olsunlar.
Yazıya tam da bu noktada ara verdim. Çünkü Sendika.org’a bir haber düştü. Gökhan Kaya’nın “uvertür”ü Halkevciler, yüzlerce polisin sardığı Dikmen Vadisi’ni savunuyordu. Gaz bombasından, göz gözü görmüyordu. Haber, mahallelilerin polisin ilk saldırısını püskürttüğünü yazıyordu. Dikmen Vadisi Barınma Hakkı Bürosu temsilcisi Tarık Çalışkan yaralanmıştı. Sokaklarda barikatlar kurulmuştu, kuşatma sürüyordu.
Sendika.org’daki görüntüleri izledikten sonra gel de şu sevimsiz konuya geri dön, gel de kendinden menkul bir adamın seni çekmeye çalıştığı kulvara gir. Az önce hayatımda bu yazı vardı, Vadi’yi izledikten sonra yazı da, yazar da hayatımdan çıktı.
Görüntüleri bir daha dikkatle izledim. Mahalleyi savunanlar “çırılçıplaktı”; kağnı gölgesi yoktu yanlarında. Kendi gölgelerini kendileri yaratmış, kendi ateşlerini kendileri yakmıştı. Yenilseler de kendileri yenilecekti.
Bir mutluluk vesilesiydi bu. Dikkatle baktım yüzlerine hepsi mutluydu.
Ankara alışıktır “uvertür”lerin mutluluğuna. Bundan kısa bir zaman önce, aynı mutlulukla, CHP’li Yenimahalle Belediyesi’nin Mehmet Akif Ersoy Mahallesi’ne polisler eşliğinde saldırdığı gün de direnmişlerdi.
Benim, Gökhan Kaya yazısıyla ilgili sorumluluğum bu kadar. Elbette adı geçen politik çevreler kendileriyle ilgili ne söylenmesi gerekiyorsa, bundan imtina etmezler, eğer gerek görürlerse.
Yazmadan önce okumalı, rencide etmekten kaçınmalı, dayanaksız eleştirilerde bulunmaktan vaz geçilmeli, kimseye haksızlık yapılmamalı. Halkevleri’nin seçim arifesi değerlendirme metinleri, sendika.org’daki “Aktüel Gündem” takip edilmeli. İşkembe-i kübradan atmamalı.
Eğer bu yapılmıyorsa, herkese niyet sorgulama hakkı doğar ki, adı geçen yazı maalesef niyetin hayli bozuk olduğunu resmediyor.
“Uvertür”ün sözlük anlamı nedir? Yazıda popüler hali kullanılmış. “Operada, perde açılmadan önce orkestranın çaldığı parça” değil de, gazinoda, assolist sahne almadan önce “çerez” niyetine sahneye çıkanlar işaret edilmiş. Yani bir çeşit aşağılama niyeti var.
Niyet aşağılamaksa, niyet önemsizleştirmekse, elde o kadar çok malzeme var ki. Bırakalım daha eskileri, EDP’nin de dahil olduğu ‘Emek, Özgürlük ve Demokrasi Bloku’nun “assolistinin” kim olduğu ve kimlerin “uvertür” olmaktan başka şanslarının olmadığını hatırlatmak, can acıtmaz mı?
Tanıdığım pek çok arkadaşımın oy verdiği Blok’un “küçüklerine” uvertür demek ne kadar yakışıksız olurdu.
Ama “uvertür” tanımının boşa gitmediği bir seçim de yaşamadık değil, yaşadık. Referandumun assolisti AKP’ydi; ya uvertürleri!
Başlıkta yer alan “İtin kağnı gölgesini kendi gölgesi sanması” faslına hiç değinmedik bile. Değinmeyelim, bırakalım öyle kalsın.