Dört yıllık üniversite miadını doldurdu. Eğitim hayat boyu sürecek. Üniversite eğitimi, bilgi aktarmak yerine bilgi oluşturma sistemleri üzerine odaklaşacak Yeni üniversite kanunundan söz edilmez oldu. Partilerin vapurlarda seyyar satıcıları andıran seçim propagandalarına bakılırsa YÖK’ü değiştirmek kimsenin umurunda değil. Değişirse de, demokrasi anlayışının insanları sandık başına toplamakla sınırlı Türkiye’de, yeni yasa muhtemelen tepeden inme olacak. Pankart […]
Dört yıllık üniversite miadını doldurdu. Eğitim hayat boyu sürecek. Üniversite eğitimi, bilgi aktarmak yerine bilgi oluşturma sistemleri üzerine odaklaşacak
Yeni üniversite kanunundan söz edilmez oldu. Partilerin vapurlarda seyyar satıcıları andıran seçim propagandalarına bakılırsa YÖK’ü değiştirmek kimsenin umurunda değil.
Değişirse de, demokrasi anlayışının insanları sandık başına toplamakla sınırlı Türkiye’de, yeni yasa muhtemelen tepeden inme olacak.
Pankart açan öğrencilere hapis yolu gösterilen bu ülkede onların görüşleri alınmayacak. Üniversite nasıl olmalı dışında her konuda fikir beyan eden kapıkullaştırılmış hocalar gene susacak.
Türkiye’de üniversite var mı?
Üniversitenin iki amacı var: Eğitim ve araştırma.
Üniversitelerin istedikleri hocalarla istedikleri şekilde istedikleri dersleri verip istedikleri araştırmaları yapabilmelerinin iki olmazsa olmazı ‘Akademik Özgürlük’ ve ‘Özerklik’.
Dinlerin yüz yıllar süren sultasından kurtulduktan sonra üniversitenin üniversite olabilmesinin önünde üç tehdit: Devlet, asker ve sermaye.
Devlet-İdeolojisini dayatır. İktidar partileri yandaşlarına kesenin ağzını açar, kadro dağıtır. Dalkavukluk yapmayanları bürokrasinin çarklarında süründürür, cezalandırır. Örnek: Türkiye’de – YÖK.
Asker-Siber savaş teknolojisinden ülkenin yönetim sorunlarına, psikolojik savaştan işkence yöntemlerine kadar araştırma yaptırtır. Örnek: ABD’de üniversite-Pentagon ilişkileri. (Napalm bombasını bir Harvard profesörü geliştirmişti.)
Sermaye-En büyük tehdit. Örnek: Toplumun özgürce paylaşması gereken üniversitenin ürettiği bilgi, sermayenin tekeline geçer. Google’ın dünya çapında bilgi iktidarı, kendi dijital kütüphanelerinde monopolleşme yolunda.
Çağdaş dünyamızda bilgi beş-altı yılda birkaç misline katlanıyor. Dört yıllık üniversite miadını doldurdu. Eğitim hayat boyu sürecek. Üniversite eğitimi, bilgi aktarmak yerine bilgi oluşturma sistemleri üzerine odaklaşacak.
Öğrencilerle hocaların, fabrikasyon usulü aynı saatlerde, aynı binalarda paylaşıma zorlanmasından, verimsiz, bireyin özellik ve ihtiyaçlarına ters düşen mevcut sistemden vazgeçilecek. İnternet üzerinden isteyenin istediği üniversitede istediği hocadan istediği saatte, istediği dersi takip edip, gene internet üzerinden hoca ve öğrencilerin tartışma ortamı kurabilecekleri bir dünyada yaşıyor olmamızın ifade biçimleri yaygınlaşacak.
Araştırma, evrensel bilim dünyasına yeni buluş ve düşüncelerle katkıda bulunmanın yollarını açar. ‘Son kullanma tarihini’ aşmış bilgi papağanı kurumlar, ikinci sınıf meslek okulu olmaktan öteye gidemez.
Özellikle Türkiye gibi ülkelerde futbolcu transferi yapılırcasına yer değiştiren yıldız hocaların beş yıldızlı ‘kampuslarla’ ders verdiği tüketici öğrenciler âlemine gidiş var.
Avcı-toplayıcı, tarım ve sanayi toplumlarından sonra türümüz tarihinde ilk kez ‘dijital yerlisi’ konumunda. Gençler yaşlılardan değil, ‘dijital göçmen’ yaşlılar gençlerden öğreniyor. Yönetim anlayışında bile katılımcı demokrasi kavramını çoktan yitiren üniversite, kurum olarak bunu yansıtmanın bilincinden bile uzak.
Türkiye üniversitelerinin YÖK’ten kurtulması, yeni üniversiteye doğru ancak bir ilk adım olabilir.