Eğitim sistemi AKP’nin piyasalaştırma ve gericilik kıskacı altında ağır bir yıkıma sürükleniyor. Bu yıkıma karşı veli, öğretmen, öğrenci herkesi eğitim hakkını savunmak için bir araya gelmeye çağıran Halkevleri, alanlara çıkıyor İlk olarak bugün İzmir Halkevleri sokağa çıktı. Halkevciler, yarın da (24 Ekim) Eskişehir, Bursa, Kocaeli ve İstanbul’da sokağa çıkacak. Eğitim hakkı eylemlerinin yapılacağı iller ve […]
Eğitim sistemi AKP’nin piyasalaştırma ve gericilik kıskacı altında ağır bir yıkıma sürükleniyor. Bu yıkıma karşı veli, öğretmen, öğrenci herkesi eğitim hakkını savunmak için bir araya gelmeye çağıran Halkevleri, alanlara çıkıyor
İlk olarak bugün İzmir Halkevleri sokağa çıktı. Halkevciler, yarın da (24 Ekim) Eskişehir, Bursa, Kocaeli ve İstanbul’da sokağa çıkacak.
Eğitim hakkı eylemlerinin yapılacağı iller ve eylem programları şöyle:
Eskişehir‘de saat 14.00’de Eskişehir İl Sağlık Müdürlüğü önünden başlayacak yürüyüş ve ardından Adalar Migros önünde basın açıklaması.
Bursa‘da 16:30’da Yıldırım Halkevi’nden başlayacak yürüyüş ve ardından Mesken Meydanı’nda bir basın açıklaması.
Kocaeli‘te saat 14.00’te Yürüyüş Yolu’ndan yapılacak kitlesel yürüyüş sonrası İnsan hakları Parkı’nda basın açıklaması.
İstanbul‘da saat 13.00’da Barbaros Bulvarı üzerinde bulunan Yıldız Köprüsü altında buluşarak bir yürüyüş ve ardından Beşiktaş’ta basın açıklaması yapılacak.
Başarılı birkaç adım atmak devamını getirecektir
Bu eylemler ve eğitim hakkı mücadelesiz üzerine kendisi de bir eğitim emekçisi olan İstanbul Halkevi Şube Başkanı Nuri Günay’la görüştük:
Halkevleri eğitim hakkı meclisi eğitim alanında bir yıkım yaşandığı tespitini yapıyor. Bu tespiti nelere dayanarak ortaya koydunuz. Şu anda sizi harekete geçiren eğitimin güncel sorunları nelerdir?
Eğitim sistemi zaten yıllardır ağır bir saldırı altında. Bu saldırı AKP ile başlamadı. Eğitim kâr alanı olarak görülmeye başladığından beri iktidara gelen bütün hükümetler eğitimin paralılaştırılması için adımlar attılar. Diğer yandan da eğitimin içeriği cinsiyetçi, şovenist bir yapıya büründü. Bu politikalar AKP ile zirveye çıkmış durumda. AKP sekiz yıldır eğitim emekçilerini tarihte görülmemiş oranda güvencesizleştirdi. Devlet okullarına yeterli kaynak ayrılmazken özel okullar, dershaneler teşvik edildi. Eğitimin ticarileştirilmesine dönük ciddi adımlar atıldı. Tüm bu politikalar aynı zamanda göz boyayarak hayata geçirildi. Okullarda kayıt parası toplamak yasak diye açıklama yapıldı, ama okul yönetimleri alttan alta para toplamaya teşvik edildi. Yıl içerisinde çeşitli gerekçelerle para toplanması arttı. Bedava kitap dağıtılmaya başlandı, yandaş şirketlere bakanlığın kasası açıldı. Gerici kadrolaşmanın en çok yaşandığı alanlardan biri eğitim alanı oldu. Temel ders kitaplarına bilimle alakası olmayan hurafelerin konulması, Adnan Hoca gibi şarlatanların kitaplarının okullarda dağıtılması olaylarını bu iktidar döneminde yaşadık. AKP iktidarının eğitim politikası atanamayan öğretmeni, dershane borcunu ödeyemediği için hapse düşen annesine üzülen genci intihara sürükledi. Aidat parası veremediği için okulda temizlik yapan veli haberlerine ne yazı ki artık alıştık.
Böyle geçen sekiz yılın ardından eğitim ne yazık ki bu günkü duruma geldi. AKP hükümetinin eğitime dair kısa, orta vadeli planları yok. Tek derdi daha fazla ticarileştirmek. Üç yıl önce Milli Eğitim Bakanı “dershanelere mecbur kalınmayacak” diyerek SBS’yi getiriyor. Üç yıl sonra aynı hükümetin değişen bakanı aynı gerekçelerle sınavı iptal ediyor. Bırakın istifayı, kimse olanlardan özür bile dilemiyor. Anadolu liselerinin kayıtları bitiyor, sonra ek kayıtlar açılıyor, bakanlık sitesinden bir gün duyuruluyor, o arada kim görmüşse gidip kayıt yaptırıyor. Bu olayı eylül ayında yaşadık ve ortaya çıktı ki bakanlıkta bir müsteşarın oğlu da o arada kayıt yaptırmış.
KPSS rezaletini hükümet üstüne almıyor, oysa sorumlusu hükümet. Bırakın sorumluluk almayı bakanlık atamaların yapılmamasını fırsat bilerek açığı ücretli öğretmenlerle kapatıyor, kölelik koşullarını öğretmenlere dayatmaktan çekinmiyor.
Diğer yandan velilerin sırtındaki yük her geçen gün artıyor. Okula yeni başlayan bir velinin yıllık gideri 3000 TL’nin üstünde. Öğrenciler ise tüm bu sorunları en ağır biçimiyle yaşıyor. Sınava endeksli sistem öğrencileri yarış atına çeviriyor. Bunun yanında neyi amaçladığı belli olmayan değişiklikler gençlerimizin geleceğini karartıyor.
Daha birçok şey anlatılabilir. Ama özet olarak AKP’nin eğitim politikası şu anda eğitime yeni başlamış çocuktan, üniversite öğrencisine kadar bir kuşağın geleceğinin yani geleceğimizin üstüne yıkılıyor.
Bu sorunlar karşısında Halkevleri’nin eğitim hakkı mücadelesi için perspektifi nedir?
Biz eğitim sürecinin vazgeçilmez öğeleri olarak velileri, öğretmenleri ve en fazla öğrencileri görüyoruz. Velilerin giderlerini zaten vergileriyle karşıladıkları eğitim için herhangi bir para ödememeleri gerekiyor. Bunun için de mahrum bırakıldıkları bu hak için mücadele etmeleri bunu talep etmeleri gerekiyor. Aynı şekilde öğretmenler güvenceli koşullarda eğitimcilik yapmalıdır. Sözleşmeli, ücretli öğretmenlik kaldırılmalı, bütün öğretmenler güvenceli olmalıdır. Öğrenciler bilimsel, anadilde eğitim görmelidir, yeteneklerine ve isteklerine göre eğitim süreçleri ilerlemelidir.
Tüm bunlar ancak öğretmenlerin, öğrencilerin, velilerin birlikte verdikleri mücadeleyle kazanılabilir. Biz bunu başarmaya çalışıyoruz. Bu kesimlerin özellikle öğretmen ve öğrencilerin yıllardır yürüttükleri mücadeleler var, örgütleri var. Ama artık daha fazla bir araya gelmeleri gerekiyor. Özellikle öğretmenlerin bu konuda daha fazla adım atmaları gerekiyor. Çünkü öğretmenlik herhangi bir meslek değil. Onun sorumluluğu sınıfta bitmiyor. Bir halkın geleceği en fazla öğretmeni ilgilendiriyor. Öğrenmenler sadece sınıftaki öğretmenin değil halkın öğretmeni olmalı.
Halkevleri önümüzdeki dönemde eğitim hakkı mücadelesine dair neler yapmayı planlıyor?
Öncelikle önümüzdeki günlerde öğretmen öğrenci ve velilerin bir araya geldikleri eylemler yapacağız. Eğitimde yaşanan yıkıma dikkat çekeceğiz. Aynı zamanda Halkevleri’nin bulunduğu birçok yerde okullarda yaşanan her türlü soruna doğrudan müdahil oluyoruz. Hazırladığımız bildiri, broşürlerle velilere ulaşıyoruz.
Kısa bir süre içinde eğitim hakkı konusunda verdiğimiz mücadeleyi anlatan ve tüm öğretmenlerimizi halkın öğretmeni olmaya çağıran bir mektubu öğretmenlerimize dağıtacağız. Öğretmen öğrenci ve velilerin bir araya geldikleri meclisler kurmayı hedefliyoruz.
Öte yandan eğitim emekçilerinin yürüttükleri mücadeleye aktif destek sağlamamız gerektiğine inanıyoruz.
Bu konuda atılacak başarılı birkaç adımın birçok yerde örnek olacağını düşünüyoruz.
Sendika.Org