1 Mayıs bu topraklarda 1909’dan beri kutlanıyor. İşgallere, saltanata, tek parti rejimine, darbelere, kontrgerillaya, sermayeye karşı bu ülkenin aydın ve direngen yüzünü Türkiye işçi sınıfı ve sosyalistler temsil etti Osmanlı’da ilk 1 Mayıs İkinci Meşrutiyet’in ilanından bir yıl sonra, 1909’da Üsküp ve Selanik’te kutlandı. Selanik’te Rum, Türk, Yahudi, Bulgar işçiler kol kola yürüdüler. 4 dilde […]
1 Mayıs bu topraklarda 1909’dan beri kutlanıyor. İşgallere, saltanata, tek parti rejimine, darbelere, kontrgerillaya, sermayeye karşı bu ülkenin aydın ve direngen yüzünü Türkiye işçi sınıfı ve sosyalistler temsil etti
Osmanlı’da ilk 1 Mayıs İkinci Meşrutiyet’in ilanından bir yıl sonra, 1909’da Üsküp ve Selanik’te kutlandı. Selanik’te Rum, Türk, Yahudi, Bulgar işçiler kol kola yürüdüler. 4 dilde yayınlanan ortak 1 Mayıs bildirisinde, herkese seçme ve seçilme hakkı ve emeği koruyacak yasaların çıkarılması istendi. 1910 ve 1911 1 Mayıs’ında Selanikli işçiler yine alanlardaydı. İstanbul’da ilk 1 Mayıs kutlaması 1912’de Pangaltı’da gerçekleşti. 1913 yılından itibaren 1 Mayıs kutlamaları yasaklandı.
Savaş yılları
İşçiler, işgal yıllarında, işgalciler ve işbirlikçi İstanbul hükümetinin yasaklarını dilemedi ve 1920 yılında işgal altındaki İstanbul’da 1 Mayıs’ı “bağımsızlık” pankartlarıyla kutladılar. 1921 1 Mayıs’ında, tüm yasaklamalara ve baskılara rağmen İstanbul, Ankara, İzmit, Adapazarı ve Mersin’de işgal karşıtı işçi mitingleri düzenlendi.
Tek parti dönemi
Tek parti döneminin başladığı 1922’de 1 Mayıs İstanbul, Ankara ve İzmir’de yürüyüş ve toplantılarla kutlandı. İşçiler “anti-emperyalist hükümete destek” açıkladılar.
1923’te toplanan İzmir İktisat Kongresi’nde işçi grubunun önerisi ile 1 Mayıs gününün Türkiye İşçileri Bayramı olarak kanunen kabul edildi. Aynı yıl İstanbul, Ankara, İzmir ve Adapazarı’nda kutlamalar yapıldı ve hükümetin işçiler lehine aldığı kararları uygulaması istendi. Ne var ki bir yıl sonra, 1924 1 Mayıs’ı hükümet tarafından yasaklandı. 1925’te Takrir-i Sükun Kanunu’ndan sonra kutlamalar daha da zorlaştı. 1 Mayıs bildirileri dağıtan işçiler tutuklandı, hapis cezasına çarptırıldı. 1926’dan itibaren 1 Mayıslar gizlilik içinde kutlanmaya başlandı. Her 1 Mayıs öncesinde sosyalistler tutuklandı, kutlama yapmak isteyen işçiler cezalandırıldı.
1935’te 1 Mayıs “Bahar ve Çiçek Bayramı” adı altında, işçilerin ücretsiz işçi sayıldığı genel tatil günü ilan edildi. 1951’de 1 Mayıs’ta işçilere çalışmaksızın yarım yevmiye ödenmesi kabul edildi. 1956’da ise bu, tam yevmiyeye çıkarıldı.
1960’larda yükselen işçi hareketi, DİSK’in kuruluşu, 15-16 Haziran Direnişi ve işçi direnişlerinde yaşanan artış 1 Mayıs’ı uzun yılların ardından yeniden işçi sınıfının gündemine taşıdı. DİSK 1976’da Taksim Meydanı’nda 100 bin kişinin katıldığı büyük bir miting düzenledi. Mitinge Türk-İş’e bağlı bazı sendikalar da katıldı.
1 Mayıs 1977’ye gelindiğindeyse, yükselişe geçen sınıf hareketi ve sol Taksim Meydanı’na 500 bin kişiyle çıktı. Kontrgerilla saldırısı sonucu 37 kişi vurularak ya da ezilerek yaşamını yitirdi. Bu kanlı 1 Mayıs, sol hareket için geri çekilmenin değil faşizme karşı mücadeleyi yükseltmesinin bir miladı olacaktı. Faşizmin saldırıları, sınıf hareketini, devrimcileri durduramadı. 1978’de yine yüz binler Taksim’e yürüdü. Devrimciler ve sınıf hareketi kontrgerilla saldırılarıyla, tehditlerle engellenemeyince çatışma ortamı bahane edilerek sıkıyönetim ilan edildi. 1979 ve 1980’de yasaklara rağmen on binlerce kişinin katıldığı korsan 1 Mayıs gösterileri düzenlendi.
12 Eylül’ün ardından 1 Mayıs tamamen yasaklandı ve tatil günü olmaktan çıkarıldı. Darbe ve Özal diktatörlüğü yıllarında işçiler 1 Mayıs’ları sembolik işyeri etkinlikleriyle karşıladılar. 12 Eylül sonrası, işçiler 1 Mayıs sessizliğini ilk olarak 1988’de bozarak polis kuşatmasına rağmen Taksim’e girdiler. Çatışmalarda yüzlerce işçi gözaltına alındı. İşçi sınıfı tarihine “Bahar Eylemleri” süreci olarak geçen 1989 baharında ise işçiler yine alanlara çıktılar. Binlerce işçi ve devrimci Taksim Meydanı’na doğru yürürken saldırıya geçen polis Mehmet Akif Dalcı adlı işçiyi katletti. 1990’da Taksim’deki kutlamada ise polisin hedefi bu kez İTÜ Öğrencisi Gülay Beceren oldu. Kurşunla yaralanan Beceren felç oldu.
1992’de İstanbul’da Gaziosmanpaşa’da ilk yasal miting düzenlendi. Kutlamalar 1993, 1994 ve 1995’te sürdü.
Sol hareketin canlı bir süreçten geçtiği 1996’da İstanbul Kadıköy’deki 1 Mayıs gösterilerine yüz binin üstünde katılım vardı. Sabah saatlerinde Söğütlüçeşme girişinde göstericiler üzerine ateş açan polis Hasan Albayrak ve Dursun Adabaş’ı katletti.
2004’te DİSK, KESK ve sosyalistler 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlama önerisini yeniden gündeme taşıdı ve tüm tehditlere rağmen Saraçhane’de toplanan işçiler, Taksim’e girilemediyse de coşkulu ve iddialı bir kutlama yaptılar.
2004 1 Mayıs’ının etkisiyle devlet 2005’te Kadıköy’ü işçilere yeniden açmak zorunda kaldı.
2007’de ise DİSK 1 Mayıs’ı tekrar Taksim’de kutlama kararı aldı. İstanbul ve çevresi tüm ülkeden kolluk güçleriyle abluka altına alınmasına karşı otoyollarda, kent merkezinde pek çok koldan Taksim zorlandı. Polisin tüm gücüyle saldırmasına rağmen alana girildi ve bir kez daha ilan edildi: “Taksim 1 Mayıs alanıdır!”
2008 ve 2009’da da AKP hükümetinin Taksim’i işçilere açmama inadına rağmen ilerici emek örgütleri ve sosyalistler 1 Mayıs’ı 1 Mayıs alanında kutlama kararlılığını sürdürdü. Hükümet 2009’da 1 Mayıs’ı tatil etti ve katılımı sınırlamaya çalışsa ve polis terörünü sürdürse de Taksim’i emekçilere açtı.
Ve nihayet 2010’a gelindiğinde, yıllardır verilen kararlı mücadele sonuç verdi ve AKP hükümeti de Taksim’in 1 Mayıs alanı olduğunu kabul etmek zorunda kaldı.
Sendika.Org