İmam-cemaat diyalektiği yine sonuç verdi. 3H Hareketi adında bir grup Tekel işçilerine karşı mücadele kararı alarak sitelerinden bir eylem çağrısı yayımladılar. Başbakan Erdoğan bir süreden beri Tekel işçilerine tehditler yağdırıyor, Tekel işçileriyle dayanışma örnekleri gösteren atanmayan öğretmenlerden demokratik kitle örgütlerine kadar herkese saldırıyor. Erdoğan’ın son günlerde geliştirdiği temel söylem ise “orada yaşananlar hükümete karşı bir […]
İmam-cemaat diyalektiği yine sonuç verdi. 3H Hareketi adında bir grup Tekel işçilerine karşı mücadele kararı alarak sitelerinden bir eylem çağrısı yayımladılar.
Başbakan Erdoğan bir süreden beri Tekel işçilerine tehditler yağdırıyor, Tekel işçileriyle dayanışma örnekleri gösteren atanmayan öğretmenlerden demokratik kitle örgütlerine kadar herkese saldırıyor.
Erdoğan’ın son günlerde geliştirdiği temel söylem ise “orada yaşananlar hükümete karşı bir komploya dönüştü.” Başbakan’ın ağzından dökülen her kelimede, yüzünde beliren her mimikte, Tekel işçileri ve işçilerle kurulan dayanışmadan nefret ettiği anlaşılıyor.
Ancak Erdoğan’ın işçi düşmanlığındaki bu gayretkeş tavrı boşa gitmedi ve imam-cemaat diyalektiği yine sonuç verdi. Erdoğan’ın kendisi zaten akıllara zarar iken onun ardından gidenler kekliğe benzemeye çalışan karga misali gülünç olmaktan öteye geçemedi.
3H Hareketi adında bir grup internet sitelerinden bir eylem çağrısı yapıyorlar. Eylem çağrısını aşağıda aynen yayınlayacağız ancak önden bir uyarı, çağrıyı okuyup da sinirleri boşa yıpratmayın. Zira akıl para ile satılmaz der bir atasözü.
İşte eylem çağrısı:
“Son günlerde özelleştirme mağduru olarak topluma lanse edilen Tekel işçilerinin devletten talepleri ve yaptıkları eylemler gündemde sıklıkla yer bulmaktadır. Biz 3H Hareketi olarak topluma oldukça yüzeysel bir biçimde özelleştirme mağduru sıfatıyla sunulan işçilerin, aslında ezilen değil ne yazık ki ezen konumunda olduğu görüşündeyiz.
Ülkemiz ekonomik kriz nedeniyle oldukça zor bir dönemden geçmektedir. Bu ortamda eğitim düzeyi yüksek birçok gencimiz oldukça düşük ücretlere çalışmaya razı olduğu halde iş bulamamakta iken, ülkemizde sırtını devletin sağladığı olanaklara dayayarak yaşamaya alışmış bir kesimin varlığı çok acı vericidir.
Tabi bu durumun tek suçlusu asla tekel işçileri olamaz. Bu çarpık durum için geçmiş popülist hükümetlerden mutlaka hesap sormalıyız. Zira onlar, devlet memurlarına yıllarca yüksek ücretler ve işten çıkarılmama garantisi vaad ettiler. İnsanları akıl dışı bir düzene inandırdılar. Bu sakat düzenin cefasını, yüksek vergiler ve düşük büyüme oranlarıyla, işçisi, memuru, esnafı, emeklisi, öğrencisi, hep beraber biz çektik.
Biliyoruz ki, yılların getirdiği populist politikalar sonucu tekel işçilerinin kanıksamış olduğu bu “bedavacılık” afyonundan bir anda kurtulması imkansız; bu tatlı rüyadan uyanmak biraz zaman alacak. Ancak biliyoruz ki acı ilaçlar içilmeden, kronikleşmiş hastalıklar iyileşmez. Duygularımızla hareket edersek ileride çok daha büyük acılarla karşılaşırız. Bir azınlık uğruna çoğunluğun ödediği maliyet; ve bunun getirdiği fakirlik ve sefalet hiç bitmez.
Ve yine biliyoruz ki, bu ülkede, “mağdur” TEKEL işçilerinin beğenmediği şartlarda çalışmak isteyen milyonlarca vatandaşımız var. Biz üniversite mezunu gençler olarak da, burada o milyonları temsil ediyoruz. Eğer, bu şartlarda bizleri işe almak isteyen varsa hemen işe başlamaya hazırız. Kısacası “MEZUNUZ-İŞSİZİZ-RAZIYIZ” diyoruz.
Unutmayın, bu çarpık sistem, tek tek hepimizin cüzdanından çıkan 1 liralarla dönmektedir! Bizi vicdansızlıkla suçlayacak olanlara da lafımız şudur: Esas vicdansızlık, devlete sırtını dayayıp çalışmadan para kazananı savunmak ve bu uğurda belki de daha fakir bir çoğunluğu zorla vergi ödetmeye mahkum etmektir.
Sen de bu yolda 3H’ ye destek vermek istersen, 7 Şubat Pazar Günü saat 11.00’de Mecidiyeköy’de eski Tekel Fabrikası Önünde bizimle buluş, bu haksızlığa, sahtekarlığa ve vicdansızlığa dur de.”