Tekel emekçilerinin direnişi, 40. gününü geride bıraktı. Dile kolay haftalardır soğuğa, yağmura, polis gazına ve sendika patronlarının direnişi sürdürme isteksizliğine karşı yiğitçe bir direniş sergileniyor, Ankara’nın orta yerinde. Kuşkusuz Tekel eylemi, son yılların en kitlesel, en toplumsal, en direngen, eylemi olma özelliğine sahiptir. Bu nedenle tekel eylemi, diğer eylem ve direnişlerden daha fazla gündemi belirliyor. […]
Tekel emekçilerinin direnişi, 40. gününü geride bıraktı.
Dile kolay haftalardır soğuğa, yağmura, polis gazına ve sendika patronlarının direnişi sürdürme isteksizliğine karşı yiğitçe bir direniş sergileniyor, Ankara’nın orta yerinde.
Kuşkusuz Tekel eylemi, son yılların en kitlesel, en toplumsal, en direngen, eylemi olma özelliğine sahiptir. Bu nedenle tekel eylemi, diğer eylem ve direnişlerden daha fazla gündemi belirliyor.
Ne var ki Tekel eylemi, sadece Tekel emekçilerinin direnişi olma sınırını çoktan aşmıştır. Bu eylem geldiği nokta itibarıyla, bir bütün toplumun yoksullaştırılmış ve ötekileştirilmişlerin eylemi olma yolundadır.
Eylem sermaye politikalarının dayatmalarına karşı yapılan bir eylem olması bakımından, bu politikalara karşı direnen her kesimin taleplerini birleştirmektedir. Aynı zamanda, neoliberal politikalara karşı verilen, ciddi bir sivil itaatsizlik eylemidir de.
Dolayısıyla eylem sadece Tekel emekçilerini değil, tüm özelleştirme taşeronlaştırma mağdurlarını, diğer yürütülen mücadeleleri kapsaması, eylemin genişlemesini ve toplumsallaşmasını sağlayacaktır.
Ancak Türk-İş, kendi dışındaki sendikalar ve sivil toplum örgütleri ile mücadeleyi birleştirmek istemiyor. İsteksiz davranıyor. Türk-İş başından beri, tüm eylem süreçlerini ve pazar günkü mitingi, bu ruh haliyle yapmıştır.
Bu yaklaşımlara rağmen, Tekel emekçilerinin başlattığı direniş ateşini güçlendirmek, tüm emekten yana kesimlerin görevidir. Özelleştirmeyle karşı karşıya olan Türk İş’e bağlı sendikalar, taşeronlaşmaya karşı mücadele veren DİSK’e bağlı sendikalar, kamu çalışanları bu eylemin öznesi olmaları gerekir.
Özelleştirmelere karşı yeterli düzeyde mücadele etmeyen, Tekel emekçilerini kerhen destekleyen, sendikalar için, yarın çok geç olacaktır. Emek tarihi bu örneklerle doludur.
Dikkat edilirse, hükümete sırtını dayamış Hak-İş, Memur Sen sesleri çıkmıyor. Ancak Türk İş’e bağlı sendikaların da, eyleme destekleri arzu edilen seviyede değildir.
İşsizliğin tavan yaptığı, özelleştirmelerin emek değerlerini parçaladığı, kiralık (köle) işçiliğin meclise getirildiği, linçlerin sıradanlaştığı ve demokrasi meselelerinde bir adım atılmadığı süreçte, tüm sendikaların ve sivil toplum örgütlerinin, yapmaları gereken, mücadeleyi diğer emekçi kesimlerle buluşturup toplumsal muhalefeti büyütmektir.
Nasıl olsa hükümet toplumsal sorunları çözmek yerine, halka emekçilere sokağı işaret etmektedir. Hak arayanlara Başbakan, “tüyü bitmemiş yetim hakkını yedirmeyeceğini” söylemektedir. O zaman ferman AKP’nin ise sokaklar emekçilerin olmalıdır.
Oysa Türk-İş yönetimi birkaç gün önce konfederasyonlarla toplantı sonucu yapılan açıklama hariç, hala AKP’yi zorlayacak bir eylem yapma niyetinde olmamıştır. Anlaşılan Türk-İş sendika bürokrasisi, direnen işçi ile AKP arasında sıkışmış durumdadır. Aslında niyet okuyucusu değiliz, fakat pratiklerinden, eylemin ‘sürece yayılarak bitirilmesi’ durumu hâkimdir. Ne var ki açıkça ifade edilmemektedir.
Oysa işçiler “ölmek var, dönmek yok” diyorlar. Direnişin bu kadar uzaması, hükümet ve sendikal bürokrasisini şaşkına çevirmiş durumdadır.
Sendika olmanın gereği, saldırıların en yoğun olduğu, dönemde, emekçiler adına en güçlü silahını kullanmasıdır.
KESK ve demokratik kamuoyunun zorlamaları sonucu, Konfederasyonların bir araya gelip yaptıkları toplantıda, “26 Ocak tarihine kadar adım atılmazsa” “dayanışma grevi ve üretimden gelen gücün” kullanılması sürecinin programlanacağı bir toplantı yapılacağı ifade edildi.
Umarız 29 Ocak’ta sermaye politikalarına karşı, emekçiler güçlü bir çıkışın sahibi olurlar.
Toplumsal yaşamın ‘iğdiş’ edildiği bir süreçte, emek örgütleri bütünlüklü bir ’emek ve demokrasi programı’ oluşturup, direnişi büyütebilirler.