2009 yılının ilk Yüksek Askeri Şurası (YAŞ) 1-4 Ağustos’ta yapıldı. Silahlı kuvvetlerin üst kademesi şekillendi. Deniz Kuvvetleri’nde Oramiral Eşref Uğur Yiğit, Donanma Komutanlığı’ndan Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na yükseltilirken, Orgeneral Hasan Aksay Harp Akademileri Komutanlığı’ndan Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na yükseltildi. Kara Kuvvetleri’nde ise Orgeneral Hasan Iğsız Genelkurmay 2. Başkanlığı’ndan 1. Ordu Komutanlığına, Aslan Güner Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay […]
2009 yılının ilk Yüksek Askeri Şurası (YAŞ) 1-4 Ağustos’ta yapıldı. Silahlı kuvvetlerin üst kademesi şekillendi.
Deniz Kuvvetleri’nde Oramiral Eşref Uğur Yiğit, Donanma Komutanlığı’ndan Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na yükseltilirken, Orgeneral Hasan Aksay Harp Akademileri Komutanlığı’ndan Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na yükseltildi. Kara Kuvvetleri’nde ise Orgeneral Hasan Iğsız Genelkurmay 2. Başkanlığı’ndan 1. Ordu Komutanlığına, Aslan Güner Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanlığı’ndan Genelkurmay 2. Başkanlığına, yeni oluşturulan Genelkurmay 2. Başkan Yardımcılığı görevine Bilgin Balanlı Orgeneralliğe terfi ettirilerek atandı. Korgeneral Bekir Kalyoncu 7. Kolordu Komutanlığı’ndan Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanlığına yükseltildi.
İrtica ile mücadele eylem planını hazırladığı iddia edilen Dursun Çiçek terfi ettirilmezken üç subay irticai faaliyetlere katıldığı gerekçesiyle silahlı kuvvetlerden atıldı. Bu Yüksek Askeri Şura’da, Poyrazköy’de bulunan mühimmat nedeniyle Ergenekon savcılarına 10 saat ifade veren Levent Görgeç Tuğamiralliğe terfi ettirildi.
Başbakan Erdoğan ve Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül YAŞ’ta alınan ihraç kararlarının yargıya sevk edilmesi için şerh koydu, ancak Cumhurbaşkanı Abdullah Gül kararları onayladı.
YAŞ sonrasında İslamcı basın özellikle Genelkurmay 2. Başkanlığı’na atanan Korgeneral Bekir Kalyoncu’nun üzerinde durdu. Ergenekon sanıklarından İbrahim Şahin’in savunmalarında adının geçmesini “darbeci paşa” iddialarına dayanak yaptı. Yeni Şafak gazetesi Şura kararları açıklandıktan sonraki gün “Kritik kadroya Kalyoncu Paşa” manşetiyle çıktı.
Her toplantısı öncesinde ve sonrasında ülke gündemine oturan, İslamcısından liberaline, Kemalistine kadar herkesin sonuçlarına göre politika belirlediği Yüksek Askeri Şura’nın kuruluşuna bakalım.
Yüksek Askeri Şura 1972 yılında yalnızca barış zamanlarında görev yapacak bir kurum olarak kuruldu. YAŞ’ın bileşenleri Başbakan, Milli Savunma Bakanı, Genelkurmay Başkanı, Kuvvet komutanları (Kara, Hava, Deniz Kuvvetleri komutanları), Ordu komutanları, Jandarma Genel Komutanı, Donanma Komutanı, Orgeneral ve Oramiraller olarak belirlendi.
YAŞ’ın görevleri Genelkurmay tarafından hazırlanan askeri stratejik konseptin tespiti ve gerektiğinde gözden geçirilmesi, Silahlı Kuvvetler’in ana program ve hedeflerinin gözden geçirilmesi, Silahlı Kuvvetler’le ilgili önemli kanun, tüzük ve yönetmelik taslaklarının incelenmesi, Başbakan, Genelkurmay Başkanı ve Milli Savunma Bakanı’nın lüzum görmesi üzerine Silahlı Kuvvetler’le ilgili diğer kanunlar görüşülür. Silahlı Kuvvetler personelinin terfi ve ihraç kararlarını verir. Yüksek Askeri Şura Türkiye’nin gidişatına dair bir çok kritik kararın alındığı ve oluşturulan planların son halinin verildiği kurumdur.
YAŞ toplantıları olağan olarak yılda iki defa yapılır. Bunlardan birincisi ağustos ayının ilk haftasında, ikincisi ise Genelkurmay Başkanı’nın uygun bulduğu bir tarihte yapılır. Genelkurmay Başkanı’nın lüzum görmesi üzerine aynı yıl içerisinde olağanüstü toplantılar da yapılabilir.
YAŞ’ta önermelerin karara bağlanmasında salt çoğunluk esası gözetilir. Oylarda eşitlik olursa başbakanın eğilimi kararı belirler. Asker üyelerin çokluğu sebebiyle bu madde gündeme gelmez. Genelkurmay 2. başkanı aynı zamanda YAŞ Genel Sekreteridir.
YAŞ kararları gizlidir. Kararların açıklanması yasaktır. Sadece YAŞ’ın açıklanmasına izin verdiği kararlar Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği tarafından açıklanır.
***
Bu yılın ilk YAŞ toplantısı egemenler arasındaki çatışmaların (AKP – TSK) neoliberal politikalar ekseninde bir çeşit uzlaşmaya doğru evrildiği ama diğer taraftan sistem içi iktidar kavgasının devam ettiği bir ortamda yapıldı.
Bu çatışmanın kökenini anlamak için biraz geri giderek Türkiye sömürge kapitalizminin kuruluşuna ve iktidar ilişkilerine bakmamız gerekiyor.
Türkiye’de yeni sömürge kapitalizmi ordu içerisindeki bir çekirdek tarafından kurulmuş ve bu çekirdeğin özellikle 1945 sonrasında emperyalizm ile girdiği ilişkileri ile beraber iktidarı sağlamlaşmıştır. Bugüne kadar Türkiye’de bütün büyük dönüşümlere fiili olarak müdahil olan ordu, darbeler, muhtıralar, sıkıyönetim ve kirli savaş uygulamalarıyla halk sınıflarının taleplerinin yükseldiği ya da egemen sınıflar arası ilişkilerin çıkmaza girdiği koşullarda çatışmalara tekelci kapitalizm lehine dahil olmuştur. Ordu adeta tekelci kapitalizmin eli sopalı siyasal partisi olarak bugüne kadar işlevlendirilmiştir. Emperyalizmle kurulan ilişkilerde bugüne kadar temel muhatap olan ordu aynı zamanda emperyalist projelerin de uygulayıcısı olmuştur. Ancak bu durum değişmektedir.
Türkiye yeni bir dönüşümü yaşıyor. Ülkedeki bütün geleneksel kurumlar neoliberal dönüşüme göre kendi pozisyonlarını belirlerken, dönüşüm konusunda hemfikir olan aktörlerin iktidardaki pozisyonunu güçlendirme kavgası devam ediyor. Yeni rejimin oluşturulmasına yönelik çabalar geçmişte olduğu gibi ordu eliyle değil AKP ve cemaatler aracılığıyla gerçekleştiriliyor. Ordu bu dönüşüme ikna olmuş olsa da programın uygulanmasında birincil aktör olmama halinden memnun değil.
YAŞ toplantısının sonuçlarından biri, Dursun Çiçek’in terfi ettirilmemesiydi ancak, Genelkurmay hemen YAŞ sonrası açıklama yaparak Dursun Çiçek’in boş kontenjan olmadığı için terfi ettirilmediğini söyledi. Dursun Çiçek terfi ettirilmese de ceza da verilmedi rütbesi düşürülmedi, ihraç edilmedi dolayısıyla ordu AKP’ye karşı kendi adamına sahip çıkmış oldu. Bunun yanında Levent Görgeç, Ergenekon savcıları tarafından ifadesine başvurulmuş olmasına rağmen terfi ettirildi. Yine Ergenekon Davası tutuklu sanıklarından İbrahim Şahin’in ifadelerinde ismi geçen Bekir Kalyoncu Genelkurmay 2. Başkanlığı’na yükseltildi. Ki Genelkurmay 2. Başkanlığı geleneksel olarak ordunun “en fonksiyonel” organlarından biri olagelmiştir. Bu kurum bütün resmi ve “gayri resmi” operasyonların merkezi olarak da bilinir. YAŞ kararlarından anlaşıldığı kadarıyla ordu, kuyruğu dik tutuğunun mesajını verdi.
İktidar kavgasında yöntemler de çeşitlenmiş durumda. Birbirinin kirli çamaşırlarını ortaya çıkarıp istifaya zorlamaktan, basını kullanarak bilgi kirliliği yaratmaya kadar bütün yöntemler kullanılıyor. Öncesi ve sonrasıyla bir bütün olarak bu yılki YAŞ toplantısı da bu kavganın sahnesi haline geldi. Ordunun, AKP ve Fethullah Gülen cemaatinin bildik kontrgerilla yöntemlerini kendisine karşı kullanmasını kastederek, sistem içi iktidar kavgasında kendisine karşı “asimetrik psikolojik harekat” yürütüldüğünü iddia etmesi de bundandı. Ordunun bu yakınmaları, iktidar ilişlilerinde ikinci plana itilmeye çalışıldığını ortaya çıkartmıştır.