Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, tarihi anlaşma olarak lanse edilen Nabucco doğalgaz boru hattı anlaşmasının bir ay sonrasında Türkiye’deydi. Putin ve Erdoğan görüşmesinin bir de misafiri vardı; görüşmelerde arabulucu olarak İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi’de yer aldı. Önemli anlaşmaların imzalandığı belirtilen ziyaret 5 Ağustos tarihinde yoğun bir tempoyla gerçekleşti. Görüşmelere Rus devlet yetkilileri dışında, Gazprom’un Yönetim […]
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, tarihi anlaşma olarak lanse edilen Nabucco doğalgaz boru hattı anlaşmasının bir ay sonrasında Türkiye’deydi. Putin ve Erdoğan görüşmesinin bir de misafiri vardı; görüşmelerde arabulucu olarak İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi’de yer aldı.
Önemli anlaşmaların imzalandığı belirtilen ziyaret 5 Ağustos tarihinde yoğun bir tempoyla gerçekleşti. Görüşmelere Rus devlet yetkilileri dışında, Gazprom’un Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Alexander Medvedev, Rus petrol şirkerti Rosneft Başkan Yardımcısı Eduard Khudainatov katıldı. Türkiye’den ise Çalık Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Çalık, Aksa Doğalgaz Başkanı Cemil Kazancı, Tayyip Erdoğan’ın eski danışmanı Cüneyt Zapsu görüşmelerde bulundu.
Rusya Devlet Başkanı Putin’in ziyareti, “Türkiye’nin Güney Akım projesine dahil olması, Mersin Akkuyu nükleer santral anlaşmasına ve Tuz Gölü’nde doğalgaz yer altı deposu yatırımı konularına son şeklini vermek” amacını taşıyordu.
Türkiye egemenleri açısından ise beklentiler şu şekilde sıralanmaktaydı:
* Rusya’nın Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattına destek vermesini sağlamak
* Samsun-Ceyhan boru hattı ile Rus gazının İsrail ve Hindistan’a Ceyhan üzerinden (Med-Stream projesi) ulaşmasını sağlamak
* Sorunlu gümrük işlemleri geçişlerini ( Beyaz et, taze meyve ve sebze ihracatında yaşanan sıkıtılar) yeniden yapılandırmak
* Rus Mavi Akım doğalgaz hattından alınan gazın fiyatının düşürülmesi veya buradan alınan gazın 3. ülkelere satışının önünün açılmasını sağlamak
* Mersin Akkuyu Nükleer Santralinin ihalesini daha uygun bir fiyata hayata geçirilmesi,
* Şimdilik zayıf bir ihtimal olmakla birlikte Rusya’nın Nabucco doğalgaz projesine katılımını sağlamak
* Ve önemli bir başlık olarak AKP hükümetinin kanatları altındaki Çalık Grubu’nun Rus Hükümeti tarafından tanınması
Doğalgaz ve petrol hatları
Yapılan görüşmeler sonrasında, Türkiye Güney Akım Projesine dahil olurken Rus tarafı da Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattına gaz bulunması için yardımcı olacağına dair taahhütte bulundu.Ayrıca Samsun-Ceyhan hattına Ceyhan’da Petrol Rafinerisi kurulması anlaşmasını Çalık grubu alırken, Sıvılaştırılmış Doğalgaz (LNG) Terminali kurulması projesi de Aksa Holding tarafından alındı.
Aksa Doğalgaz Yönetim Kurulu Başkanı Cemil Kazancı yaptığı açıklama ile Gazprom’la yapılan anlaşma çerçevesinde Rusya’dan direk doğalgaz ithalatı yapabilme anlaşması imzaladıklarını duyrudu. Ayrıca İstanbul ve Ankara doğalgaz dağıtım tesislerinin özelleştirme ihalelerine Gazprom ile birlikte gireceklerini belirtti. Aksa Grubu son yıllarda özellikle doğalgaz dağıtım ihalelerini alarak yükselen bir grup. Aksa Grubu, Ülker grubu ile ortak faaliyetlerinden ve Afganistan’ın yeniden yapılandırılma sürecinden aldığı ihalelerle de tanınıyor.
Putin ziyareti sonucu
AKP’nin ihalesiz bir şekilde Çalık-İtalyan ENI ortaklığına verdiği Samsun-Ceyhan boru hattına, Rus petrol şirketi Rosneft’in de katılımı karara bağlanmış oldu. Bu ortaklıkla Rus gazının İsrail ve Hindistan’a taşınması konusunda önemli bir adım atıldı. Daha önceki görüşmelerde uzun süre Çalık grubu Rus hükümeti tarafından muhatap kabul edilmemişti. AKP hükümetinin uzun süredir Çalık grubunun Rus Hükümeti tarafından tanınması konusundaki ısrarı böylece karşılığını buldu.
Bu süreç içerisinde Doğan grubu Petrol Ofisi’ndeki yüzde 54’lük hissesini Avusturyalı OMV şirketine satma görüşmelerine başladığını açıkladı. Bu satışta dikkat çeken nokta ise; OMV şirketine bağlı CEGH(1) şirketinin yüzde 50 hissesinin Rus Gazprom şirketine ait olmasıydı.
Enerjide özelleştirme açılımı
Enerji sektöründe önemli hamleler yapılırken, Doğalgaz Piyasası Kanunu’nda yapılacak değişikle doğalgaz piyasası tam olarak özel sektöre açılıyor. Yapılacak değişiklik uyarınca özel şirketlerin de doğalgaz ithalatı yapmasının önü açılmış olacak. Ayrıca BOTAŞ’ın, Doğalgaz Ticaret ve Taahhüt Anonim Şirketi (GAZTAŞ) ve Doğalgaz Taşıma Anonim Şirketi (DOTAŞ) adıyla iki ayrı şirkete bölünmesi gündemde. BOTAŞ’ın elinde bulunan bütün ihalelerin GAZTAŞ’a teslim edilmesi düşünülürken, DOTAŞ doğalgaz nakil sektörü üzerine faaliyet gösterecek. Bu kanun değişikliklerinin ve BOTAŞ hamlesinin, doğalgaz sektöründe meydana gelen hareketliliğe paralel; enerji sektöründe özelleştirme sürecinin hızlandırılma çabası olarak yorumlanıyor.
Mersin Akkuyu nükleer santral anlaşması
Akkuyu Nükleer Santrali için yapılan ihalede tek teklif Rus Atomstroyexport-Inter RAO ile Park Teknik (Ciner Holding) ortaklığından gelmişti. Önemli konulardan biri olan Akkuyu Nükleer santrali konusunda Putin “anlaşmanın tamamlandığını ve inşaatın başlayacağını” açıkladı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız Putin’in Türkiye’den ayrılması sonrasında yaptığı basın açıklamasında Akkuya dair mutlak bir anlaşmanın oluşmadığını ve Putin’in açıklamasının çeviri hatasından kaynaklandığını iddia etti. Nükleer ihalesinde Türkiye Devlet’inin de ortak olduğu bir formülün arandığı konuşulmakta. Nükleer görüşmelerde yer alan Cüneyt Zapsu ihale sürecinde Alman RWE şirketine danışmanlık yapmıştı. Zapsu ayrıca Ciner grubunun Park Teknik şirketine ortak olarak nükleer sürecinin bir parçası halini almıştı. Zapsu’nun bu hamlesinin, enerji alanında Çalık’ı semirtmeye çalışan AKP yönetimini rahatsız ettiği, Başbakanlık Danışmanlığı görevinden istifasında bu tercihinin etkili olduğu konuşuluyordu.
Gümrüklerde yaşanan sıkıntılar
Rus hükümeti, özellikle Rus-Gürcü savaşında Türkiye Devleti’nin tutumuna dair sıkıntıları nedeniyle, sınır kapılarında birçok tarım ve tekstil ürünü sınırda bekletmiş ya da geri göndermişti. Türkiye ihracatını olumsuz yönde etkileyen bu durum Putin ziyaretinde konu başlıklarından biri oldu. Bazı Rus bürokratların Türkiye’ye çağrılarak bu konu üzerinde ön görüşmeler yapılmış olmasına rağmen sorun halen tam olarak çözülmüş değil.
Bütün bu çerçeve içerisinde;
* Putin ziyareti sonrasında Rus enerji tekelerinin çıkarları çerçevesinde önemli kazanımlar elde etmiş oldu. Türkiye’nin ise enerjide dışa bağımlılığı tekrar tasdiklenmiş oldu. Görüşmeler sonunda Türkiye cephesinde en karlı çıkan ise Çalık grubu olarak görünmekte. Ancak AKP tarafından “avantaj” olarak sunulan, hem Nabucco projesinde hem Güney Akım projesinde yer alma durumu “sürdürülebilir” bir dış politikası seçeneği olarak görülmüyor. Zira bir projeyi ABD-AB, diğerini ise Rusya öne çıkarıyor. AKP’nin kimi denge hamlelerinin sürdürülemez hale geldiğinin en net şekilde test edildiği nokta, hem Ermenistan’la hem Azerbaycan’la iş yapma tercihinde yaşanan tıkanmadır.(2) AKP’nin kendi dar çıkarları çerçevesinde fırsata çevirmeye çalıştığı “jeopolitik avantaj” ve kapitalist kriz süreci, egemenler arasında ciddi kapışmalara da neden olabilir.
* Türkiye egemenleri “enerji koridoru” olmakla övünürken bunun bedelinden hiç bahsetmiyorlar. Ülke ekonomisinde önemli bir yer tutan BOTAŞ’ın parçalanıp, özelleştirilmesi ve bu sürece paralel enerji sektörünün enerji tekellerine devredilmesi; enerji emekçileri için güvencesiz çalışma koşulları, Türkiye halkları için daha pahalı doğalgaz, elektrik ve benzin demektir.
Notlar:
(1)OMV’nin yüzde 50 hissesini Gazprom
‘a sattığı grup şirketi CEGH, Avrupa’nın en büyük gaz ticareti yapan şirketleri arasında ve aynı zamanda Viyana yakınlarında yer alan Baumgarten Doğalgaz Depolama Tesisi’nin de işletmecisi. Nabucco projesinin bitiş noktasını oluşturan Baumgarten, Avrupa’da 3’üncü büyük doğalgaz dağıtım merkezi konumunda.
(2) Türkiye ABD ve AB’nin baskıları sonucu Ermenistan’la sınır kapısının açılması ve diplomatik ilişkilerin geliştirilmesi çerçevesinde bir yakınlaşmaya girmişti. Ermenistan’la yaşamış olduğu Dağlık Karabağ sorunu nedeniyle Azerbaycan bu yakınlaşamadan hoşnutsuz kalarak Türkiye’ye dair sert açıklamalarda bulunmuştu. Tayyip Erdoğan bu gerilim yatıştırabilmek için Azerbaycan’a ziyaretlerde bulunmuş ve görüşmeler sonrası Ermenistan’la kurulacak yakınlaşma beklemeye alınmıştı. Türkiye Ermenistan yakınlaşmasının ana ekseni yine enerji politikaları çerçevesinde şekillenmişti.