Renkler, gökyüzü ve yıldızlar. Yıldızlara dokunamadık; ama renkleri ve gök yüzünü soldurduk. Hatta yok ettik. İçimizdeki canlılığın göstergesi, duyguların ifadesi olan renkler kaybolurken onlar kaybolmasın diye bizler ne kadar üzerimize sorumluluk aldık, bilemiyorum. Bildiğim tek şey var o da egemenler dünyasında doğa hoyratça bozuluyor, darmadağın ediliyor. Bu yok edilişte en önemli etken toplumsal bir varlık […]
Renkler, gökyüzü ve yıldızlar. Yıldızlara dokunamadık; ama renkleri ve gök yüzünü soldurduk. Hatta yok ettik.
İçimizdeki canlılığın göstergesi, duyguların ifadesi olan renkler kaybolurken onlar kaybolmasın diye bizler ne kadar üzerimize sorumluluk aldık, bilemiyorum. Bildiğim tek şey var o da egemenler dünyasında doğa hoyratça bozuluyor, darmadağın ediliyor.
Bu yok edilişte en önemli etken toplumsal bir varlık olarak insanların ihtiyaçlarının karşılanması yatmaktadır. Tarihin başlangıcında insanın sınırlı gereksinimleri doğada hazır bulunanlardan karşılanırken zaman içinde çeşitlenen ihtiyaçları karşılamak için doğa üzerinde işlem yapmak gerekti. Var olan kaynakların kıtlığı, ihtiyaçların (bir anlamda) sonsuzluğu ekonomi denen sistemi ortaya çıkardı. Elbette kısıtlı olan kaynakların kullanımı, ona sahip olanlara egemenlik alanları yarattı.
Biz, kabaca, egemenlik alanlarını ellerinde tutanlar, aslında toplumun üretim araçlarına sahip olanlardır, şeklinde bir söylem geliştirebiliriz. Bugün bu üretim araçlarını elinde tutanların yarattığı üretim biçimine kapitalizm diyoruz. Geçmişte bu feodal toplumdu, köleci toplumdu. Tarihin evrilmesi, üretim araçlarının değişmesi ile ilişkili olarak gerçekleşmiştir.
Bu arada temel üretim biçimi kapitalizm varlığını sürdürürken egemenler; çirkinliklerinin, kötülüklerinin üzerini örtmek için çeşitli söylemler, kavramlar hatta ekonomik sistemler üretirler. Ürettikleri ekonomik sistemlerden biri liberalizmdir (Siz buna kapitalizm diyebilirsiniz.)
Bu kavramın anlamsal çağrışımı çok parlaktır. Zihnimizde her türlü iyi, güzel duyguyu ve düşünceyi canlandırır. Çünkü bu sözcük kimi zaman serbestlik, kimi zaman özgürlüktür. Her şeyin de anahtarıdır. Bu öyle bir anahtardır ki bu anahtarı kullanmayan yok olur gider.
Evet, bir yok oluş gerçekten vardır; ama bu yok oluş ondan uzak duranlar için değil aksine ona yaklaşanlar için geçerlidir.
Bugün krizler yaşıyorsak, işsizlik yaşıyorsak, yoksulluk sınırında, açlık sınırında yaşayan milyonlarca insanımız varsa, yarının ne getireceği bilinmeden hep gelecek kaygısı içinde yaşıyorsak, varlığımızı tesadüflere borçluysak, renkler ve gökyüzü soluyorsa hep bu liberalizm yüzündendir.
Çünkü liberali yaşatan kar güdüsüdür, bunu sağlamak için de soldurmayacağı varlık yoktur.
Zekai Ekşi
Eğitim Sen Afyonkarahisar Şubesi Örgütlenme Sekreteri