Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Ocak ayı istatistikleri yayınlandı. 2821 sayılı Sendikalar Kanunu gereğince Bakanlık tarafından düzenlenen ve Resmi Gazete’de yayımlanan işkollarındaki işçi sayıları ve sendikaların üye sayılarına ilişkin Tebliğ’e göre Türkiye’de çalışan toplam işçi sayısı 5.349.828, sendikalı işçi sayısı 3.137.819 ve sendikalaşma oranı da yüzde 58,65. Bu sayıların aslında bir istatistik değeri bulunmuyor. Bakanlık […]
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Ocak ayı istatistikleri yayınlandı. 2821 sayılı Sendikalar Kanunu gereğince Bakanlık tarafından düzenlenen ve Resmi Gazete’de yayımlanan işkollarındaki işçi sayıları ve sendikaların üye sayılarına ilişkin Tebliğ’e göre Türkiye’de çalışan toplam işçi sayısı 5.349.828, sendikalı işçi sayısı 3.137.819 ve sendikalaşma oranı da yüzde 58,65.
Bu sayıların aslında bir istatistik değeri bulunmuyor. Bakanlık istatistikleri Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından ciddiye alınmıyor. Uluslar arası planda, ülkelerdeki sendikalaşma oranını gösteren karşılaştırmalı tablolarda kullanılmıyor. Bakanlık istatistikleri hiçbir bilimsel amaç, çaba ya da kaygı da içermiyor. Bakanlık istatistikleri, sendika yasalarının antidemokratik hükümleri gereği hangi sendikaların yüzde 10 barajını aştıklarını yani hangi sendikaların toplu sözleşme yapmalarına devlet tarafından izin verildiğini açıklanıyor. Bakanlık istatistikleri bütünüyle siyasi amaçlarla hazırlanan ve gerçekle yakından uzaktan ilgisi bulunmayan sayılar yığınıdır.
Oysa istatistik her alanda olduğu gibi sendika hareketi açısından da çok önemli… Farklı bazlarda bulunan/çıkarılan sonuçlar arasındaki ilişkiyi ortaya koyabilmenin, bilinen güven dereceleriyle örneklerden elde edilen sonuçları genelleyebilmenin, trendleri anlayabilmenin, tarihi gözlemleyerek geleceğe ilişkin tahmin yapabilmenin ilkelerini, imkânlarını sunar. Dünya’da sendika hareketinin hali hazırdaki durumunun ve tarih içindeki gelişiminin tespiti bakımından önemli verilerden biri de sendikalaşma oranıdır.
Türkiye’de sendikalaşma oranını ortaya koyan bilimsel veriler yoktur ama çeşitli kurumlarca farklı amaçlarla açıklanan sayılardan yararlanan kimi tahminler de yapılabilmektedir. Sendikalaşma oranının toplu pazarlık kapsamındaki işçi sayısından izlenmesi/tahmin edilmesi en gerçekçi yollardan biri olarak kabul edilmektedir.
Bakanlığın 2007 yılına ait verileri içeren ve 2008 yılı Temmuz’unda yayınladığı “Çalışma Hayatı İstatistikleri” 28.05.2008 tarihi itibariyle yürürlükte olan veya hizmet akdine dönüşen tüm toplu iş sözleşmelerinin işkollarına göre dağılımını vermektedir. Toplam sayılara baktığımızda, tüm toplu iş sözleşmelerinin kapsamındaki işçilerin sayısı 1.351.378’dir ve sendika üye aidatı ödeyenlerin sayısı 849.367, dayanışma aidatı ödeyenlerin sayısı ise 282.568’dir. Yani toplu iş sözleşmeleri kapsamında sendikalara toplam 849.367 işçi üyelik aidatı ödemektedir. Bu sayı aktif/fiili sendika üyelerinin sayısının tespitinde önemli bir göstergedir.
Bakanlık istatistiklerinde Türkiye’de toplam 5.414.423 işçi çalıştığı açıklanmaktadır ki bu sayı ile Bakanlığa bağlı Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) kayıtlı olan ve Kurumca açıklanan sayı arasında hiçbir ilişki kurulamamaktadır. SGK’nun açıkladığı hizmet akdi ile çalışan kayıtlı sigortalıların (isteğe bağlı ve topluluk sigortası dâhil) sayısı gerçekte, 10.376.942’dir. Bu noktada sendikalı işçilerin, hizmet akdi ile çalışan kayıtlı sendikalaşabilir işçilere oranı yüzde 8,19’dur. Kayıt dışı çalışanların sayılarının tespitinde elimizdeki veri Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan istihdam sayılarıdır. TÜİK’in aynı döneme ilişkin, 2008 Mayıs verilerinde toplam ücretli sayısının (ücretli ve yevmiyeli olarak) 13.038.000 olduğu ve 3.472.000 işçinin kayıt dışı olarak çalıştırıldığı açıklanmaktadır. Toplam istihdam içinde kayıt dışı istihdam yüzde 45,4 olmasına rağmen, bu oran ücretli ve yevmiyeli kesim için yüzde 26,6’dır.
849.367 olan toplu pazarlık kapsamında ve sendikalara aidat ödeyen işçiklerin sayısının 13.038.000 olan toplam işçi sayısına bölünmesi yaklaşık olarak sendikalaşma oranını vermektedir. Bu oran 2008 Mayıs’ı itibariyle yüzde 6,51’dir.
Bunun anlamı, Türkiye’de bugün faaliyet gösteren sendikalardan hemen hiçbirinin toplu pazarlık yapma, toplu sözleşme imzalama yetkisinin bulunmadığıdır. Ve bugün sendikalar kapılarına kilit vurmuyorlarsa bu, siyasetin gereğidir.
Not: Elbette sendikalaşma oranının saptanmasında sadece hizmet akdi ile çalışanların değil, kamu çalışanları da dâhil olmak üzere ücretli/maaşlı çalışanların tamamının dikkate alınması ve işçi sendikaları yanında kamu çalışanlarının örgütlü oldukları memur sendikalarının da dikkate alınması gerekir. Bakanlığın istatistikleri bu noktada da tartışmaya açıktır.