Söz konusu bu yazıya ilişkin haberlerin ekseni, ‘bir tekstil mağazası %90 indirime gidince izdiham yaşandı’ şeklindeydi. Mağaza sahiplerinin ise durumdan hoşnut oldukları da hem ekranlarda gösterildi, hem yazıldı. Normal koşulda ise olayı duyan bir insanın aklına ilk gelenin ‘mağaza patronlarının üzüntü duymuş’ olabileceğidir. Tüketmeye özendirmek için kapitalizmde her yol mubah. Tüketicilerin birbirini ezmesi, mümkünse kan […]
Söz konusu bu yazıya ilişkin haberlerin ekseni, ‘bir tekstil mağazası %90 indirime gidince izdiham yaşandı’ şeklindeydi. Mağaza sahiplerinin ise durumdan hoşnut oldukları da hem ekranlarda gösterildi, hem yazıldı. Normal koşulda ise olayı duyan bir insanın aklına ilk gelenin ‘mağaza patronlarının üzüntü duymuş’ olabileceğidir.
Tüketmeye özendirmek için kapitalizmde her yol mubah. Tüketicilerin birbirini ezmesi, mümkünse kan çıkarması da mubah; hatta reklâm açısından daha etkileyici bile! Kapitalist tüketim açısından bu da, eski Romalı zalimlerin gladyatör dövüştürerek akan kanı seyretmelerinden aldıkları zevki anımsatır gibi bir şey. Ne kadar çok acı ve kan o kadar eğlence Romalı tiranlar için neyse, tüketim de günümüz kapitalistleri için o anlama geliyor. Ne kadar tüketiyor, tüketime koşullanıyorsan kapitalist özelliği gelişmiş o denli yüksek bir bireysin. Yanında, arkanda ve önünde bulunanları tekmeleyip geçecek sadece ve sadece önüne bakarak raflara senin için yığılanları kapacaksın. Dünyanın neresinde olursa olsun yöntemler aynı, mantık aynı. Amerika’da bir gelinlik mağazasında bedava gelinlik dağıtımı sırasında yaşanan izdiham ile Pendik’te bedava denilebilecek giysiler için müşterilerin(!) yaptıkları yarışın şekli biraz değişik ama özü aynı.
Mağaza sahipleri düşünmüş tanışınmış hem kendileri için ilginç bir reklâm olacağı, hem de alış-veriş konusunda herhangi bir insan sıkıntısı olamayacağını da bu hesaplar içine katarak %90’lık indirimin kapılarını gece saat 2.00’de açacağını ilan etmişler. Herhalde gece saat 2:00’de açılacak diye duyuru yapmak isterik bir eğlence anlayışının da bir ürünü olsa gerek. Daha önce kapışma alış-verişi türünden çılgınlıklar yaşanmıştı ve bunu bir adım öte ilerletmek gerekti herhalde.
Ve beklenen insan yığını vaktinden önce birikince, otomatik kepenk açma düğmesine basılır basılmaz, müşteriler kepengin tam açılmasını beklemeden kendilerini sığdırabildikleri her delikten hızla içeri akın ediyorlar. Kimsenin kimseyi gördüğü yok. Görülen tek şey büyük kalabalıkta herkesin gözü dönmüşçesine eline geçirdiğini, uzun süre hasret kaldığı bir şeye kavuşmuş gibi bağrına basmasıydı. Raflar, tezgâhlar, askılar boşalınca en son vitrin mankenleri de soyuluyordu. Birbirini ezen ezene, birbirinin elinden kapan kapana. Hal ve gidişatı bilmeyen ortada bir çıplaklar ordusu var sanır. Oysa hepsinin giyimi kuşamı yerinde ve çoğunluğu İstanbul’un bir dışında denilebilecek o mağazaya özel arabalarıyla ulaşmış durumdalar.
Kısa sürede devasa mağazanın tüm malları bitmiş, ortalıkta birbirini bir iki parça giysi için ezen insanlardan dökülen ayakkabı tekleri, gözlük, atkı, bere vb. eşyalar kalmıştı. Müşteri ya da tüketiciler hırsını alamamışlardı ama mağaza patronları kameralara gülümsüyor “ilgiden memnun” olduklarını söylüyorlardı. İlgi, tüketme çılgınlığı oluşturmanın ulaştığı başarı düzeyiydi.. Kâr için kudurdukça kuduran kapitalizm bu kudurganlığını, bir bakıma tüketme noktasında kitlelere aşıladığı tükettirme bilincine borçluydu. İndirimler, taksitler, kredi kartları, tüketici-ihtiyaç kredileri bunun için vardı. Bir olmadı ikincisi, ikincisinin modası geçti üçüncüsü, komşuda varsa sen noksansın, siz hala annenizin deterjanını mı kullanıyorsunuz… Al al onu da al, bunu da al… derken hayatını sadece tüketmeye endeksli bir toplumu, kapitalist tükettirme çarkı böylelikle dişlileri arasına alabiliyor. Tüketirken kendi toplumsal bilinç ve sorumluluğunu da yiyip tüketmiş olan insan sürüsü de böyle bir süreçte ortaya çıkıyor. Patronlar kapıştırarak, yarıştırarak eğlenirken; gerçekten ise aç ve çıplaklar bir tarafta dururken, yarıştırma, kapıştırma sürecinin figüranlığını açgözlüler sürüsü yapıyor. Onların taleplerini karşılama gibi bir görüntü altında yaratılan aşağılanma post-modern dönemin yeni eğlence tarzı olarak yaygınlaştırılıyor.