Ortadoğu ve toplumsal hareketler üzerine çalışmaları bulunan Asef Bayat’la yazarımız Soner Torlak bir söyleşi gerçekleştirdi. Bayat’ın Ortadoğu’daki toplumsal hareketler, Türkiye ve yazarın Türkçe’ye çevrilen kitapları hakkındaki görüşlerini sizlere sunuyoruz Ortadoğu’daki toplumsal hareketleri ve özel olarak da Müslüman yoksulların siyasal davranışlarını inceliyorsunuz. Genel bir bakış açısıyla, Müslüman yoksullarla diğer Üçüncü Dünya yoksullarının siyasi davranışları arasında ne […]
Ortadoğu ve toplumsal hareketler üzerine çalışmaları bulunan Asef Bayat’la yazarımız Soner Torlak bir söyleşi gerçekleştirdi. Bayat’ın Ortadoğu’daki toplumsal hareketler, Türkiye ve yazarın Türkçe’ye çevrilen kitapları hakkındaki görüşlerini sizlere sunuyoruz
Ortadoğu’daki toplumsal hareketleri ve özel olarak da Müslüman yoksulların siyasal davranışlarını inceliyorsunuz. Genel bir bakış açısıyla, Müslüman yoksullarla diğer Üçüncü Dünya yoksullarının siyasi davranışları arasında ne gibi farklar ve benzerlikler mevcut?
Bayat: Farklılıkların yanında benzerlikler de mevcut. Müslüman Ortadoğu’daki yoksul insanlar da, kitabım Sokak Siyaseti’nde tartıştığım üzere, örneğin Peru ya da Güney Afrika’daki benzerleri gibi, temel yaşam gereksinimlerini elde etmek ve imkânlarını arttırmak adına sıklıkla “sessiz tecavüz” adını verdiğim stratejiye başvuruyorlar. Buna, (toprağı ya işgal ederek ya da satın alıp kaçak inşaat yaparak) başını sokacak bir barınak sağlamak, ardından yasadışı ve gayri resmi biçimde kent hizmetlerini talep etmek de dâhildir. Bununla beraber farklıdırlar da. Ortadoğu’da aile kurumu oldukça önemlidir, bu nedenle kent yaşamının mecburiyetleri için seferber olma durumu bireysel ya da daha geniş olarak aile ilişkileri ekseninde cereyan ediyor. Latin Amerika’da seferberlik daha yaygın ve bir topluluğu ya da köyü kapsıyor gibi görünmektedir. Aslında Müslümanlığın kendi gerçekliği, seferber edici kurumlar ve siyasal imkânlar kadar önem taşımamaktadır.
Ortadoğu’daki İslamcı toplumsal hareketlerin temel özellikleri nelerdir ve genel olarak sol siyasetle ilişkileri nasıl?
Bayat: Ortadoğu’daki İslamcı hareketlerin temel özellikleri, toplumsal tabanının yanı sıra çoğunlukla orta sınıf liderliğe, bir din devleti ya da ahlaki kodlar kurmaya dönük olarak donatılmış bir ideolojiye, sıklıkla antidemokratik yapıya ve doktrine ve İslam’ın Ortodoks yorumuna dair imana sahip olmalarıdır. Orta sınıf kökenlerinin ve seçmenlerinin aksine, genellikle popülist bir dil kullanırlar ve insanların dikkatini ahlaki ve kültürel meseleler üzerine yönelterek onları seferber ederler. Mücadele yöntemleri açısından farklılaşıyorlar. Bazıları silahlı mücadele veriyorken, diğerleri yasal eksende reformist bir mücadele yürütüyor. Solcu gruplar geleneksel olarak kendilerini İslamcılardan ayrı tutmak amacıyla kendi laik eğilimlerine işaret ederler. Ancak her iki akım da bölgedeki laik rejimlere karşı muhalif konumlarının yanı sıra Batı karşıtlığı ve anti-emperyalizm dili çerçevesinde de sıklıkla uyum içindedir.
Türkiye’de şu anda, kent yoksulları tarafından da desteklenen İslamcı eğilimli bir hükümet, bu yoksulların bütün sosyal güvenliğini tasfiye ediyor. Ve (bildiğiniz üzere) Kürt kimliği ve siyasetiyle, Ortadoğu’da yürütülen dış politikayla ve daha pek çok konuyla ilgili büyük sıkıntılar mevcut. Hükümet aynı zamanda Ankara’da Mamak, Yakup Abdal Köyü, Dikmen Vadisi’nde ve İstanbul’da da Sulukule’deki gecekondu yerleşimlerini yıkmaya çalışıyor. Aynı zamanda Türkiye’de altı yıldan bu yana “siyasi dilin İslamcı bir dil ekseninde yeniden kurulmasına” tanık oluyoruz. Türkiye ve Türk ve Kürt yoksulları hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bayat: Türkiye’deki dini siyasette gördüğümüz şeyi, Post-İslamcılık olarak adlandırdığım bir akım olarak düşünme eğilimindeyim. Türkiye’nin AKP’si de aynı İran’ın reformist akımları (örneğin 1997-2004 yılları arasındaki Muhammed Hatemi hükümeti) gibi Post-İslamcı bir akımı temsil etmektedir. Post-İslamcılığın önemli bir özelliği, dindarlığı ve ahlaki dinsel standartları muhafaza etmeye çalışırken mutlak demokratik ilkeleri de desteklemek yoluyla dışlayıcı İslamcı siyasetin üstesinden gelme yönündeki çabasıdır. Bu nedenle Post-İslamcı akım, siyaset âlemi dâhilinde çoğulculuğu ve sivil toplum faaliyetini vs. vurgulayan büyük ölçüde modernist bir projedir. Ancak ekonomik alanda Post-İslamcılar, serbest pazara dayanma ve popülizme karşı olma eğilimindedirler. Dolayısıyla, halk sınıflarından destek alsalar dahi Post-İslamcı ekonomik politikalar yoksul-yanlısı olmak zorunda değildir. Post-İslamcılar sosyalist değildir, halkçı değildir, bunun yerine dindar orta ve üst-orta sınıfların duyarlılıklarını temsil etme eğilimindedirler. Muhtemelen Türkiye de bu türden bir eğilimi temsil etmektedir. Bu meseleler üzerinde, kısa bir zaman içinde İletişim Yayınları tarafından yayınlanacak olan yeni kitabım Post-İslamcılık’ta (İslam’ı Demokratikleştirmek olarak da anılıyor) ayrıntılı olarak duruyorum.
Sokak Siyaseti adlı kitabınız yakın zamanda Türkçe’ye çevrildi. Türkiyeli okurlara neler söylemek istersiniz?
Bayat: Sokak Siyaseti’nin Türkçe yayınlanmasından çok mutluyum. Arzum, Türk okurların, aktivistlerin, akademisyenlerin ve politikayla ilgili insanların, komşu ülkelerde yaşanan süreçler dâhilindeki ilginç gelişmelere aşina hale gelmeleridir. Sokak Siyaseti, belki de yoksul insanların, çokça zorluğa, riske ve engellere karşın nasıl kendi çaplarında hayatlarını daha iyi kılmak için gayret gösterdiği hakkında haberdar kılmak konusunda başarılı olabilir. Aktivistler de kent yoksulları arasındaki “sessiz tecavüz”ün mantığına ve bu türden mücadelelerin kendi toplumsal seferberlik gündemlerine nasıl eklemlenebileceğine ilişkin bazı fikirler edinebilirler, bu yolla yoksul insanlara, kamusal maliyetlerini en aza indirirken hayatlarını daha iyi hale getirme mücadelelerinde yardımcı olabilirler.
Asef Bayat / Soner Torlak
Asef Bayat kimdir?
ASEF BAYAT Sosyoloji ve Ortadoğu Çalışmaları Profesörü. Hollanda’daki International Institute for the Study of Islam in the Modern World’ün (ISIM) akademik direktörü ve Leiden Üniversitesi’ndeki ISIM Kürsüsü’nün başkanı. Leiden’dan önce, on yılı aşkın bir süre, Kahire’deki Amerikan Üniversitesi’nde çalıştı. Toplumsal hareketler, kentsel mekân, karşılaştırmalı İslâmcılık ve kalkınma siyaseti ilgi alanları arasında. Aşağıdaki kitapların yazarı: Workers and Revolution in Iran [İran’da işçiler ve devrim] (Londra, 1987), Work, Politics and Power [Emek, siyaset ve iktidar] (Londra ve New York, 1991), Street Politics [Sokak siyaseti-Phoenix Yayınları tarafından yayınlandı-Ankara, 2008] (New York, 1997) ve Post-Islamism [Post-İslâmcılık] (İletişim yayınları tarafından yayına hazırlanıyor). Bununla beraber İletişim Yayınları tarafından “Ortadoğu’da Maduniyet” adıyla bir derlemesi yayınlandı.