Nicolas Ethève Castro rejiminin, “İnsan haklarına saygılı olmadığı” şeklindeki söylemlere en son yazdığı kitabıyla itiraz eden Salim Lamrani, Amerika Birleşik Devletleri ve Küba arasındaki ilişkiler konusunda uzman bir isim. Profesör, yazar ve gazeteci olan Fransız yazarın, “Emperyalizmin karşısındaki Küba” adlı kitabından sonra, insan haklarına saygı ve Uluslararası Af Örgütünün analizleri konusunda yeni bir kitabı daha […]
Nicolas Ethève
Castro rejiminin, “İnsan haklarına saygılı olmadığı” şeklindeki söylemlere en son yazdığı kitabıyla itiraz eden Salim Lamrani, Amerika Birleşik Devletleri ve Küba arasındaki ilişkiler konusunda uzman bir isim. Profesör, yazar ve gazeteci olan Fransız yazarın, “Emperyalizmin karşısındaki Küba” adlı kitabından sonra, insan haklarına saygı ve Uluslararası Af Örgütünün analizleri konusunda yeni bir kitabı daha yayınlandı. Lamrani “Çifte Ahlak. Küba, Avrupa Birliği ve İnsan Hakları” adlı kitabında, Avrupa Birliği tarafından 2003 ve 2005 yılları arasında Küba’ya uygulanan diplomatik ve siyasi yaptırımlara karşı çıkıyor.
Son kitabınızda, Uluslararası Af Örgütü’nün yıllık raporuna göre, insan haklarına saygı konusunda, Küba’nın dünya ülkeleri arasında en kötü öğrenci olmadığını belirtiyorsunuz. Bunu hangi kriterlere dayanarak iddia ediyorsunuz?
Şüphesiz, Uluslararası Af Örgütü, insan hakları konusunda dünyanın, en itibarlı ve en ciddi kurumudur. Havana hükümetini fazlasıyla eleştiren bir tavra sahip, öyle ki, bu tavrı sonucunda, 1988 yılında Sivil Toplum Kuruluşları (STK) ile Küba’nın ilişkileri bile kesilmişti. Mamafih Uluslararası Af Örgütü, bir raporunda Küba’yı, Güney Amerika ülkeleri arasında insan haklarını en az ihlal eden ülke olarakte tanımlamıştı.
Avrupa’ya gelince, 2003 yılında Küba’da insan hakları ihlalleri yaşandığı gerekçesiyle, bu ülkeye politik ve diplomatik yaptırımlar uygulanması için oy veren 25 Avrupa ülkesinin 23’ünde, insan hakları ihlallerinin Küba’dan daha kötü bir durumda olduğu görüldü. Kısacası, Havana’nın insan hakları konusunda, kimseden ders almaya ihtiyacı yok.
Avrupa ve Latin Amerika ülkelerinde, insan hakları ihlalleri hangi boyutta ve Küba ile bu ülkeler arasındaki dikkat çekici farklılıklar nelerdir?
Sözde insan haklarına saygının ve demokrasinin beşiği olduğu iddia edilen Avrupa Birliği ile başlayalım. Uluslararası Af Örgütü’nün Küba’da bugüne kadar siyasi bir cinayet işlendiği konusunda herhangi bir açıklaması olmadı. Asla böyle bir bilgiye rastlanmadı (fakat Büyük Britanya’da böyle cinayetler işlendi). Diğer Avrupa ülkelerindeki ihlalleri ise şöyle: İşkence ve kötü muamele (Belçika, Fransa, Yunanistan, İtalya, vb). İşkence altında alınmış ifade ve kanıtların kullanımı (Almanya). Kayıplar (Estonya) ve devlet görevlileri tarafından kaçırılan kişiler (İtalya). Devlet ajanları tarafından işlenmiş suçların cezasız kalması (Avusturya, İspanya, Fransa, Yunanistan, vb), insan ticareti (Yunanistan). Etnik kökenleri nedeniyle eğitim haklarından yararlandırılmayan çocuklar (Yunanistan, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Letonya, Slovenya). Azınlığa mensup kadınları kısırlaştırma (Çek Cumhuriyeti, Slovakya) ve Irkçı nefreti kışkırtma (Bulgaristan, Letonya).
Güney Amerika kıtasının içinde bulunduğu durum daha da kötü. Küba, insan hakları konusunda diğer ülkelerden açıkça ayırt edilir. Uluslararası Af Örgütü, hiçbir zaman Havana hükümetini, devlet güçleri tarafından işlenmiş ve mahkeme edilmemiş bir cinayeten dolayı suçlamadı (Bu ülkelerin tersine: Amerika Birleşik Devletleri, Bahamalar, Brezilya, Haiti, Jamaika, Meksika, Nikaragua, Peru, Porto Riko, Trinidad, Tobago, Venezüella). Ayrıca diğer ihlaller: Siyasi cinayetler (Amerika), devlet güçleri tarafından işlenmiş çocuk cinayetleri (Honduras), polis tarafından yapılan ihlaller (Bahama, Kolombiya). Polis ve askeri personelin sorumluluğunda işlenmiş suçlar (Şili, Kolombiya, Guatemala, Haiti, Amerika Birleşik Devletleri, vs) ve güvenlik güçlerinin işkenceyi bir araç olarak kullanması ve bundan faydalanması (Belize, Brezilya, Kolombiya, Kuzey Amerika, vs).
Yine Küba, Uluslararası Af Örgütü tarafından, yerli halklara köle muamelesi yapılması ve çocukların köleleştirilmesi gibi konularda da hiç suçlanmadı. Amerika kıtasındaki diğer ihlaller: Çocuk köleliği (Bolivya) ve çocukların zorla çalıştırılması (Bolivya), çocukların ekonomik olarak sömürülmesi (Ekvador, Paraguay), çocuk ticareti yapılması (Bolivya), güvenlik güçleri tarafından çocuklara işkence edilmesi (Brezilya), çocukların hapsedilmesi (Bolivya), çocukların zorla askere alınması (Paraguay). Polisler tarafından oluşturulan ölüm mangalarının varlığı (Brezilya), köylü katliamları (Brezilya), köle kullanma (Brezilya), yorgunluk nedeniyle işçi ölümleri (Brezilya). Resmi güçler tarafından insan hakları savunucularının öldürülmesi (Brezilya, Kolombiya, Honduras), resmi güçler tarafından yapılan şantaj, gasp, haraç alma, zorbalık vb suçlar (Brezilya). Güvenlik görevlilerinin, karıştığı ima edilen yaygın kaçırma olayları (Kolombiya, Haiti, Meksika), eşcinsellere karşı işlenen suçlar (Nikaragua), eşcinsellerin öldürülmesi ve işkence edilmesi (Ekvador, Jamaika ve Meksika), yerli halklara işkence yapılması (Ekvador).
Görüldüğü gibi Kuzey ve Güney Amerika’da, insan hakları konusunda, Küba’nın duyarlı davranışının kıtada tek olma gerçeğini sizlere kanıtlayabiliyoruz: Küba, insan haklarına hepsinden daha fazla saygı gösteren bir ülke.
Tüm bu gerçeklere rağmen, Avrupa Birliği, insan haklarına saygılı olmadığı gerekçesiyle ve de Amerika’nın pozisyonu ve zorlamasıyla Küba’yı 2003 yılında, yasal müeyyide uygulanacak ülkeler listesine koyması yeterince çelişkili görünüyor. Sizce, adaya yönelik bu karalamalar, sadece Küba’nın pazar ekonomisini reddetmesine mi dayanıyor?
Avrupa Birliği inkâr edilmez ekonomik bir güç ama aynı zamanda da siyasal ve diplomatik bir cüce. Ayrıca da Küba ile olan ilişkilerinde, Washington’dan bağımsız ve yapıcı bir pozisyon benimsemede beceriksiz. Pek çok insan hakkı ihlali gerçekleştiren Avrupa Birliği’nin, bir yargıç edasıyla hiç kimseye ahlaki emirler vermeye, hele de Küba’yı karalamaya hiç hakkı yoktur.
Resmi retorik, Küba’ya uyguladığı yaptırımlar konusunda, kendini haklı çıkarmak için -insan haklarını- çıkarları doğrultusunda bozarak, gerçeklere karşı direnç göstermektedir. Aslında, Avrupa Birliği’ni rahatsız eden şey, Küba’nın sosyal, ekonomik ve politik sistemidir.
Artık Brüksel’in, haklının yanında olma zamanı. İşte bu anlamda da, 20 Haziran 2008* tarihinde, keyfi siyasi yaptırımları ve”illegal diplomatları” aradan kaldırmak için, yeni bir adım attı. Şimdi sıra 1996 yılında kabul edilen “La Posición Común” (Amerika’nın saldırgan politikası tarafından Küba’ya karşı düzenlenen ve eski İspanya Başbakanı Jose M. Aznar tarafından geliştirilen bir yaptırımlar dizisi; ç.n) yaptırımlarını durdurmaya geldi.
[Kaosenlared’deki İspanyolcasından Latinbilgi (Sendika.Org) için Atiye Parılyıldız tarafından çevrilmiştir]
Dipnot:
*20 Haziran 2008 yılında Avrupa Birliği tarafından kesin olarak yürürlükten kaldırılan bu yaptırımların (yüksek düzeyde ki devlet görevlilerinin Küba’yı ziyaret etmesinin engellenmesi, Küba’nın kültürel etkinliklerine yapılacak katılımların kısıtlanması. Avrupa büyük elçiliklerinin Küba muhaliflerini ülkelerine davet etmeleri, vb), uygulanmasına zaten 2005 yılında ara verilmişti.