Büyük Bunalım’dan bu yana görülen en büyük kriz, finans hiyerarşinin en tepesini vurmaya devam ediyor. Bear Stears, IndyMac, Fannie Mae, Freddie Mac derken sıra, Wall Street’in en eski, saldırgan aracılık kurumlarına geldi: Lehman Brothers iflas bayrağını çekerken, Merrill Lynch bir başka finans devine satıldı. 1989 krizi hatırlatılarak “Kara Pazartesi” diye adlandırılan çöküşün ilk sonuçları da […]
Büyük Bunalım’dan bu yana görülen en büyük kriz, finans hiyerarşinin en tepesini vurmaya devam ediyor. Bear Stears, IndyMac, Fannie Mae, Freddie Mac derken sıra, Wall Street’in en eski, saldırgan aracılık kurumlarına geldi: Lehman Brothers iflas bayrağını çekerken, Merrill Lynch bir başka finans devine satıldı. 1989 krizi hatırlatılarak “Kara Pazartesi” diye adlandırılan çöküşün ilk sonuçları da sert oldu: Dünya borsaları sallandı; Asya ve Avrupa’daki hisse fiyatları % 5 düştü; altın yükseldi; dolar erimeye devam etti; 447,5 milyar dolarlık ABD tahvilini elinde tutan Çin, kaçma sinyalleri verdi.
Üç ayda bir 1 trilyon dolarlık spekülatif işlem yapan bir aracı kurum yöneticisi, “Dünya finansal sisteminin altındaki tektonik tabakalar kayıyor; çirkin ve acılı bir sürecin ardından, yeni bir finansal dünya düzeni kurulacak” diyor. Başta ABD hükümeti olmak üzere, hükümetlerin finansal kriz karşısında hiçbir gerçek çözüme sahip olmadıkları düşünüldüğünde, bu kibirli spekülatörün “yeni bir finansal dünya düzeni kurulması” beklentisi, şimdilik abartılı. Şimdi zaman, “çirkin ve acılı” gelişmeler ve belirsizlik zamanı.
ABD hükümeti, finans dünyasını, mortgage piyasasının iki devi Fannie Mae ve Freddie Mac’i Hazineyi hortumlayan bir “kurtarma operasyonu” ile kamulaştırarak, finans dünyasını uçurumun kenarından kurtarmıştı. Sermaye de zaten, “yeni finansal düzen” derken, “batamayacak kadar büyük” diye nitelenen finansal yatırımcıların zararlarını kamu kaynaklarını talan ederek kurtarma operasyonlarının devam edeceğini varsayıyor. Bu beklenti, krizin finansal spekülasyonun temel aktörleri olan yatırım bankalarından yayılması ve bu kurumların doğası gereği gerçekçi değil.
Business Week Temmuz ayında, mortgage bağlantılı kayıpların, bir trilyon dolar kredinin daha buharlaşmasına neden olacağını tahmin ediyordu. Mortgage bağlantılı spekülasyonun has aktörleri olan yatırım bankaları-aracı kurumlar, finansal kaldıraç (1 dolarlık gerçek varlık üzerinden, 80 dolarlık hayali kredi yaratma) yöntemiyle çalıştıklarından, işler tersine dönünce, zarar da katlanıyor. Finans kurumları tarafından kaybedilen her 1 doların, yaklaşık 15 dolarlık kredi daralması yaratarak, boğazına kadar krediye batmış kapitalist piyasaları paramparça etmesinden korkuluyor. Konut fiyatları yüksek ve kredi fiyatları ucuzken, konut sahiplerinin borçlarını biraraya getirerek topladıkları büyük finans havuzları üzerinden aracı kurumlara spekülatif araçlar ve astronomik kazançlar üretme imkanı sağlayan bu yöntem, şimdi kapitalist piyasayı vuruyor. 1980 sonrası emperyalist dünya piyasasındaki finansal bütünleşmenin ana aktörleri olan aracı kurum modelinin çökmesiyle birlikte, “1931=2008” benzetmesi yaygınlık kazanırken, yıl sonuna kadar sayısız iflas bekleniyor.
Adım adım kurulan bu finansal yapıyla hâkimiyetini sürdüren ABD batakta. ABD konut piyasası, ABD’li emekçilerin gerileyen gerçek gelirlerinin neden olduğu ağır borç yükünü taşıyamaz hale gelmeleriyle, tarihinin en büyük krizini yaşıyor; işsizlik tırmanır, yatırımlar donarken, enerji ve gıda gibi yeni spekülasyon araçları bulunsa da, kapitalizmin durgunluğu finansal speküsyonla aşma yöntemi çatlıyor. Bu durum gerçek ekonomiyi daha da durgunlaştırıyor. Sistemin tam çöküşünü engellemek için talep edilen kurtarma operasyonlarında da deniz bitmek üzere: ABD Merkez Bankası’nın varlıklarının % 92’si Hazine tahvillerinden oluşurken, kurtarma operasyonları nedeniyle bu oran, % 54’e indi. Banka bu kaynakları hisse değerleri düşen finans kurumlarına kredi olarak dağıttı. Lehman’ın çökmesiyle kayıplar geniş bir alana yayılırken, ABD Hazinesi taşıyamayacağı yüklerin altına giriyor. ABD sermayesinin bugüne kadar açıklarını dengelemek için kullandığı yabancı parasal kaynaklara kolayca erişme gücü yok olurken, ‘ekonomik üstünlüğün’ son dayanakları da elden gidiyor. Neoliberalizmin çöküşü anlamına gelen bu gelişmeler önümüzdeki günlerde toplumsal mücadelelerin yükselip yaygınlaşacağına işaret ediyor.