Bolivya yanıyor. Washington tarafından örgütlenmiş sağcılar korkusuz. Bunlar tarafından tırmandırılan şiddet, iç savaşa doğru gidiyor. Venezüella, Amerika Birleşik Devletleri’nden yönlendirilen, iş çevreleri ve medya destekli askeri bir darbe ile karşı karşıya. Paraguay; Başkan Fernando Lugo, kendisine karşı bir devlet darbesi hazırlığında bulunulduğunu açıkladı. Washington tarafından, Hizbullah ve Hamas ile ilişkisi iddia edilen dışişleri bakanının görevden […]
Bolivya yanıyor. Washington tarafından örgütlenmiş sağcılar korkusuz. Bunlar tarafından tırmandırılan şiddet, iç savaşa doğru gidiyor. Venezüella, Amerika Birleşik Devletleri’nden yönlendirilen, iş çevreleri ve medya destekli askeri bir darbe ile karşı karşıya.
Paraguay; Başkan Fernando Lugo, kendisine karşı bir devlet darbesi hazırlığında bulunulduğunu açıkladı. Washington tarafından, Hizbullah ve Hamas ile ilişkisi iddia edilen dışişleri bakanının görevden alması için zorlandı. Ayrıca Uluslararası Para Fonu, hükümetin, soya fasulyesini ihraç etmesine karşı çıktı.
Arjantin; Buenos Aires’e bir valiz içinde illegal olarak 800 bin dolar sokan Amerikalı ve Venezüellalı suçlularla ilgili olarak Miami’de yürütülen bir dava süreci ile karşı karşıya. Arjantin sınırında yakalanan ve başlangıçta tutuklanmalarına ihtiyaç duyulmayan bu suçluların, suçlarını açıkça kabullenmelerine ve Arjantin adaletinin üç kez iadelerini talep etmesine rağmen iade edilmemeleri iki ülke arasında sorun yarattı. FBI, bu olayı kullanarak, Washington, Arjantin Devlet Başkanı Cristina Fernandez’in seçim kampanyasına dışardan illegal finansman sağlandığını öne sürerek Arjantin sağının lehine bir durum yaratmaya çalıştı.
Bütün bu gelişmeler esnasında Amerika Birleşik Devletleri, uyuşturucu kaçakçılığı ile mücadele etme bahanesiyle 4. Filosu’nu yeniden devreye soktu. ABD, 4. Filo’nun yalnızca Latin Amerika sahillerinde değil, Venezüella, Arjantin ve Paraguay’ın yanı sıra Brezilya, Uruguay ve Ekvador topraklarındaki nehirlerde de dolaşacağını söyleyerek bu ülkeleri tehdit etti.
Bolivya hükümeti; Arjantin ve Brezilya’nın enerjisini kesen, Paraguay’ı kesmekle tehdit eden, terör ve abluka uygulayan, Media Luna bölgesinin ayrılıkçı sağ güçler ile ilişkisi kesinleşen ABD elçisini ülkeden kovdu. ABD’ye, aynı şekilde bir sınır dışı da Venezüella’dan geldi. Honduras, Washington’un atadığı elçinin ülkeye girmesi için henüz onay vermedi. Arjantin, Amerika’ya kendisini saldırıya uğramış gibi hissettiğini belitti.
Latin Amerika tetikte ve gergin… Amerika Birleşik Devletleri’ndeki krizin daha da kötüleşmesi, hammadde ve petrol fiyatlarının düşmesi, Washington ile ilişkilerini asgari düzeyde tutan hükümetler için kesin bir tehlike arz ediyor.
Aynı zamanda bu süreçte, her bir ülkede burjuva sınıfları ile haksızlığa uğrayan mazlum halklar ve sömürülenler arasındaki mücadele keskinleşiyor. Devlet gelirlerinin paylaşımının neden olduğu tartışmalar büyüyor. Tarımsal kapitalist sektörlerle, uluslararası mali sermaye ile bütünleşmiş sermayedarlar arasındaki iktidar mücadelesi tırmanıyor. Zayıf sektörler ise iç pazarın büyümesi doğrultusunda, yoksul halka dayanarak, kendi durumlarını taviz vermeksizin iyileştirmeye çalışıyor.
Kalkınmayı ve ulusal bağımsızlığı savunmak, kentsel-kırsal orta sınıfların en yoksul kesimlerinin, özellikle işçiler, köylüler ve yerli halkların ellerinde bulunuyor. Bilinen egemen kapitalist çevreler yabancı sermaye ile bütünleşmiş durumdalar ve Kuzey Amerika’dan destek bulmaya çalışıyorlar. Reformist ve dağıtımcı (esnaf, işyeri sahibi… ç.n) sektörler karasızlık içinde bocalıyor.
Bazen halk kitlerini kendilerine çekenler, “siyahlara” ve “yerlilere” kendilerini üstün hissettirenler, onların modellerini sanki kendi ideolojileriymiş gibi benimseyenler, egemen kapitalistlerin ayrımcı elitist ve ırkçı kesimlerini kızdırıyor.
Emperyalizm halk kitlelerini deniz piyadeleri ile ele geçiremediği için, sosyolojik savaşa yöneliyor. Sosyolojiyi kullanarak medya araçları ile orta sınıfları karşı tepki vermeleri için kendi sözcüsü haline getiriyor. Bunlar emperyalizmi destekleyen yığınları oluşturuyor.
Salvador Allende’nin Şili’sinde olduğu gibi yerel egemen sınıflar daha fazla gericidir. Onlar Washington’un, kısa mesafeden çalıştırılabilen uzaktan kumandalı piyade erleridir.
Başkan adayı McCain’in yardımcısı Vali Sarah Palin, Amerika Birleşik Devletleri’nin Rusya ile savaşmaya hazır olması gerektiğini yeni açıkladı (ve dolayısıyla, Moskova’nın dostu Çin ile). Washington böylece, soğuk savaşı dünya çapında yeniden canlandırmış oldu. Bu mevcut duruma uygun ABD kararlarının bir kısmı, kapitalist de olsalar, emperyalizme müttefik olmayan hükümetleri devirmektir.
Venezüella kendini savunmak için Rusya’dan silah satın alıyor. Bolivya İran tarafından destekleniyor. Bütün bunlar Hugo Chavez ve Evo Morales’i doğrudan ve derhal hedefin merkezine oturtuyor. Bolivya hükümeti, Pando eyaletinde (ülkenin güneyinde, daha fazla “otonomi” isteyen bir valilik, ç.n) kısa süre önce sıkıyönetim ilan etti ve sağcı güçler ile görüşme yapabilme yolları arıyor. Bolivya’da sol hükümet olmasına rağmen devlet hala sermayenin devleti olmaya devam ediyor. Tıpkı Venezüella’da olduğu gibi. Bu ülkede devlet kurumlarının bir kısmı Chavez’e karşı gizlice komplolar hazırlıyor.
Bolivya sağı, yerli başkana karşı olan kesimin sahip olduğu devletin yıpranan gücünü yeniden iyileştirmek ve otoritesini dilediğince sürdürmeyi isterken, ülkenin çürüyen adaleti bunları cezalandıramıyor. Sağ güçler, Evo Morales ile görüşme masasına oturmuyor. Hükümet ile uzlaşma sinyalleri vermiyor.
Çünkü Santa Cruz’da ırkçı ve faşizan grupların dayandığı bir halk kitlesi var. Bu gruplar devlet kurumlarının bir kısmı tarafından (yüksek askeri komuta kademesinin bir kısmı tarafından) destekleniyor.
Sağ grupları durdurmak, anayasaya saygılı olmalarını sağlamak için devlet baskısına başvurmanın dışında başka bir yol yok. Silahsız işçilerin, silahlı ırkçı çeteler tarafından öldürülmesini engellemek, demokrasiyi güvence altına almak ve garanti etmek için köylüleri silahlandırmak gerekiyor.
Mümkün olduğunca kan dökmekten kaçınılmalı ve adil olunmalı. Sadece asker ve polis gücüne de bağlı kalınmamalı. Köylülerin kanını akıtan ve üniformalı personeli hırpalayan ırkçı silahlı gruplar cezasız bırakılmamalı. Bu grupların cezasız kalmaları, onları cesaretlendirir ve hükümet politikasını zayıflatır. Bu silahlı kuvvetler içinde hükümet darbesine bir kapı aralayabilir.
Hugo Chavez’in, “Eğer Evo Morales’in yasal hükümeti silahlı bir müdahale ile yıkılmaya kalkışılırsa, müdahale ederiz” uyarısı doğru ve yerindedir. Brezilya, Arjantin, Şili, Ekvator ve Peru hükümetleri de Evo Morales’e desteklerini açıklamış durumdalar. Latin Amerika’nın diğer bütün hükümetleri de desteklerini açıklamak durumundadırlar.
Bizler de, Emilio Zapata ve Benito Juárez* adına Meksika hükümetinden bu desteği, ısrarla ve hemen talep etmeliyiz.
15 Eylül 2008, La Jornada
*Çevirenin notu: Benito Juárez: 1806-1876 yılları arasında yaşamış Meksika yerlilerinden deneyimli bir politikacı ve devlet adamıdır. Zaman zaman Meksika devlet başkanlığı da yapan Juarez, “İçeride hakka (emeğe), dışarıda barışa saygı” sözünün de sahibidir.
[Rebelion’daki İspanyolca orijinalinden Atiye Parılyıldız tarafından Latinbilgi (Sendika.Org) için çevrilmiştir]