Güney Afrika’nın başkenti Johannesburg’da son bir ay içinde çok sayıda insanın öldürülmesi ve tecavüze uğramasıyla ilgili yabancı düşmanlığı karşısında Durban’daki gecekondu hareketi Abahlali baseMjondola’nın kamuoyuna açıklaması. Tek bir insan ırkı vardır. Mücadelemiz ve bütün gerçek mücadeleler durumu en kötü olanlardan başlayarak, insanı tüm toplumun merkezine yerleştirme mücadelesidir. Bir eylem yasadışı olabilir. Bir insan yasadışı olabilir. […]
Güney Afrika’nın başkenti Johannesburg’da son bir ay içinde çok sayıda insanın öldürülmesi ve tecavüze uğramasıyla ilgili yabancı düşmanlığı karşısında Durban’daki gecekondu hareketi Abahlali baseMjondola’nın kamuoyuna açıklaması.
Tek bir insan ırkı vardır.
Mücadelemiz ve bütün gerçek mücadeleler durumu en kötü olanlardan başlayarak, insanı tüm toplumun merkezine yerleştirme mücadelesidir.
Bir eylem yasadışı olabilir. Bir insan yasadışı olabilir. İnsan kendisini hangi koşulda bulursa bulsun insandır.
Bir mahallede yaşıyorsanız o mahalleye aitsinizdir, o mahalledekilerin komşusu ve yoldaşısınızdır.
Diğer ülkelerde doğmuş olan insanlara karşı Johannesburg’da yaşanan saldırıları, dayak, tecavüz ve cinayetleri kınıyoruz. Bunların yaşadığımız KwaZulu-Natal bölgesinde yaşanmamasını sağlamak için her türlü mücadeleyi vereceğiz.
Yıllardır yoksulların öfkesinin birçok hedefe yönelebileceği uyarılarında bulunuyoruz. Gecekondu bölgelerindeki farelerle, yangınlarla ve tuvaletlerin olmamasıyla, insanların araziye döküldüğü yeniden yerleşim bölgeleri denilen bölgelerle, geçiş kampları denilen yeni toplama kamplarıyla ve çürümüş, kaba, vahşi ve ırkçı polisle ilgili uyarılarımız gibi bu uyarımız da hasıraltı edildi.
Açık konuşalım. Ne yoksulluk ne de baskı yoksul bir insanın diğerine saldırmasını meşrulaştırabilir. Karısına ya da yoksul bir aileye saldıran yoksul bir adama karşı çıkılmalı, durdurulmalı ve adalet önüne çıkartılmalıdır. Ancak bütün bu olayların başka bir yerde değil de Alex’de yaşanmasının nedeni Alex’deki halkın hayatlarının geleceği için acı çekmekte ve korku duymakta olmalarıdır. İnsanları mahvedebilecek türden stresler altında yaşıyorlar. Bu saldırıları hazırlayanlar sorumlu tutulmalıdırlar ancak yoksulları küçücük arazilere tıkıştıranlar, bu araziler üzerindeki varlıklarını yıkımlar ve zoraki boşaltmalarla tehdit edenler, hepsine suçlular gibi muamele edenler, onları sömürenler, mücadelelerini bastıranlar, yiyeceklerinin fiyatlarını yükseltenler ve onlar için sadece çok az ve çok uzak bölgelerde konut yapanlar da mutlaka sorumlu tutulmalıdır.
Artık yüzleşmemiz gereken başka gerçekler de vardır.
Açıkça belirtmeliyiz ki İçişleri Bakanlığımız mültecilere ya da göçmenlere insan muamelesi yapmamaktadır. Başka ülkelerde doğmuş olan üyelerimiz bizlere sadece daha uzun kuyrukların ortaya çıkmasına neden olan uzun kuyruklarla ve saygısızlık, kabalık ve yolsuzluklarla ilgili berbat öyküler anlatıyorlar. Rüşvet isteyen, kâğıtlarını yırtan, paralarını çalan ve onları geçiş kamplarından daha da berbat yerlere gönderen polisle ilgili berbat öyküler anlatıyorlar. Biliyoruz ki Güney Afrika’da doğmuş olsanız bile polisin gözüne “çok koyu” görünürseniz buraya gönderilmeniz mümkündür.
Bütün yerleşim bölgelerinde nüfus kâğıtları olmayan insanların evsiz bırakıldığı konusunda açıkça konuşmalıyız. Bu durum Güney Afrika’da doğanları etkilediği gibi başka ülkelerde doğmuş olanları da etkilemektedir.
Birçok politikacının tıpkı polis ve medya gibi “yasadışı göçmenlerden” suçlular gibi söz ettiklerini açıkça belirtmeliyiz. Bu durumun yarattığı zararları ve acıları biliyoruz. Evlerimizi koruyacak çitlerimiz ya da bekçilerimiz olmadığı için aslında suça en çok bizler maruz kalırken bizlere suçlu muamelesi yapılıyor.
Güney Afrika hükümetinin ve şirketlerinin diğer ülkelerde oynadıkları rol hakkında açık konuşmalıyız. NEPAD hakkında açık konuşmalıyız. Anglo-Amerikalıların Kongo’da neler yaptıklarını ve hükümetimizin Zimbabwe’de neler yaptığını bilmemiz gerek. Onlar da sorumludurlar.
Güney Afrikalıların apartheid’ın baskılarından kaçtıklarında tıpkı İngiltere’de olduğu gibi Zimbabwe ya da Zambia’da da dostça ağırlandıklarını hepimiz biliyoruz. Hareketimiz içinde de sürgün yaşamış olanlar var. Şimdi bizler baskılardan kaçanlara kucak açmalıyız. Bu sorumluluk iki kat artmıştır çünkü hükümetimiz ve büyük şirketlerimiz diğer ülkelerdeki baskılara destek olmaktadırlar.
Diğer ülkelerde doğmuş olan insanların mandraks sattığı söyleniyor. Mandraksa ve satanlara karşı çıkalım ama Güney Afrika’da doğmuş olan insanların mandraks satmadığını ya da polisin mandraks satıcılarından para almadığını söyleyerek kendinizi aldatmayın. Halka hizmet eden bir polis için mücadele edin. Acılarınızı komşularımızı düşmana dönüştürmek için kullanmayın.
Diğer ülkelerde doğmuş olan insanların grev kırıcı sıçanlar olduğu söyleniyor. Grev kırıcılarına karşı çıkalım ama kendinize yalan söylemeyin, Güney Afrika’da doğanlar da grev kırıcılık yapıyorlar. Diğer ülkelerde doğmuş olan insanların çok az paraya çalışıp ücretleri aşağıya çektikleri söyleniyor. Ama biliyoruz ki insanlar çaresiz ve her yerde hayatta kalmaya çalışıyorlar. Tüm sektörleri, enformal çalışmayı da kapsayan sendikalar için mücadele edin. Acılarınızı komşularımızı düşmana dönüştürmek için kullanmayın.
Diğer ülkelerde doğmuş olan insanların mücadele etmediği ve polisten kaçtıkları söyleniyor. Korkaklığa karşı çıkalım ama kendinize yalan söylemeyin, Güney Afrika’da doğanların da korkak olduğunu söyleyin. Kendinize yalan söylemeyin ve çürümüş, vahşi ve ırkçı polise karşı çıkmak sanki burada doğanlarla burada doğmamış olanlar için aynı anlama geliyormuş gibi davranmayın. Komşularınıza kimlik kartı almak için mücadele edin, böylece yoksulların hakları için hep birlikte ayağa kalkabiliriz. Acılarınızı komşularımızı düşmana dönüştürmek için kullanmayın.
Diğer ülkelerde doğmuş olan insanların evleri rüşvetle elde ettikleri söyleniyor. Yolsuzluklara karşı çıkalım ama kendinize yalan söylemeyin ve Güney Afrika’da doğmuş olanların da ev elde etmek için belediyelere rüşvet verdiğini söyleyin. Yolsuzlukla savaşın. Acılarınızı komşularımızı düşmana dönüştürmek için kullanmayın.
Diğer ülkelerde doğmuş olan insanların köylerine para göndermek zorunda olmadıkları için aşkta daha başarılı oldukları söyleniyor. Yoksulluğa karşı çıkalım çünkü aşkı bile yok ediyor. Herkes için onurlu bir gelir için mücadele ederek paranın hâkimiyetindeki bir hayatın dışına çıkalım. Acılarınızı komşularımızı düşmana dönüştürmek için kullanmayın.
Sokaklarda çok fazla seyyar satıcı olduğu ve dışarıdan gelenlerin gitmesi gerektiği de söyleniyor. Kendi kendimize neden birkaç şirketin bu kadar çok dükkânı olduğunu, polisin neden sokak satıcılarına baskı yapıp para aldığını ve küçük dükkâncıların kentlerin dışına sürüldüklerini sormalıyız. Saç kesen yoksul adam ya da meyve satan yoksul kadın düşmanlarımız değildir. Acılarınızı komşularımızı düşmana dönüştürmek için kullanmayın
Bütün bunları durdurmazsak Hintli ve Afrikalı, Müslüman, Hindu ve Hıristiyan, Güney Afrika’da, Mozambik’te, Zimbabwe’de, Malawi’de, Pakistan’da, Namibia’da, Kongo’da ve Hindistan’da doğanların birbirlerine karşı savaşı başlayacak.
Bütün bunların daha olmaması için elimizden gelen her şeyi yapacağız. Bu doğrultuda birçok karar aldık.
-Sokak satıcılarının örgütleriyle birlikte çalışacağız
– Mülteci örgütleriyle gündelik teması sürdüreceğiz.
-Tüm toplantı ve gösterilerimizde bu konuyu gündem yapacağız
-Bütün mahallelerde bu konuyu tartışacağız
-Diğer kentlerdeki tüm toplumsal hareketlerle kon
uyu tartışacağız
-Diğer kentlerdeki gecekondu mahallelerinde toplantılar düzenleyeceğiz
-Radyolardan bu konuda program isteyeceğiz
-Gerektiğinde tüm üyelerimizin diğer ülkelerde doğan yoldaşlarını ve komşularını korumalarını ve barındırmalarını isteyeceğiz
Polisin halkın yabancı düşmanlığıyla ilgili olarak yoksulların eğitilmesi gerektiğini söylediğini duyuyoruz. Çözüm hep aynı: “Yoksulları eğitin”. Kolera olduğumuzda ellerimizi nasıl yıkacağımızı öğretiyorlar aslında temiz suya ihtiyacımız var. Yangın çıktığında ateşi nasıl yakacağımızı öğretiyorlar aslında elektriğe ihtiyacımız var. Bu yoksulları çektikleri acılar için suçlamanın bir yoludur. Çözüm yoksullara hayatta kalmaları için gerekli olan ihtiyaçlarını sağlamaktır. Çözüm toplumumuzun her düzeyinde yabancı düşmanlığına son vermektir. Cinayet işleyen yoksulu tutuklayın. Ama İçişleri bakanlığındakileri de tutuklayın.
Güney Afrika hükümetinden taleplerimiz şunlardır:
1. Lindela isimli toplama kampını bugün kapatın, insanları serbest bırakın.
2. Polis karakollarındaki herkese kimlik vereceğinizi açıklayın.
3. Tüm halk konuta kavuşana kadar kentlerdeki arazi satışını durdurun.
4. Tüm yıkımları derhal durdurun.
5. Herkesin evi olana kadar tek bir golf tesisi yapmayın
6. Yoksulların evlerini yıkıp işkence yapan, halka tecavüz eden Zimbabwe hükümetini değil halkını destekleyin.
7. İçişleri bakanlığındaki tüm rüşvetçi görevlileri tutuklayın
Açıklamanın İngilizce orijinali
sendika.org tarafından çevrilmiştir