Haber dikkatimi çekti, sizlerinkini de çekmiştir eminim, çünkü adam, az-buz biri değil, Türkiye siyaseti, siyasal kurumları ve toplumu üzerinde hayli etkili ve nüfuzu olan Gülen; Fethullah Gülen! Haber, ‘Yargıtay’ın, Fethullah Gülen hakkındaki beraat kararını onadığı, böylece, ABD’de yaşayan Gülen’in Türkiye’ye dönüşüne engelin kalmadığına’ yer veriyor. 8 yıl önce Ankara 2 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde, ‘laik […]
Haber dikkatimi çekti, sizlerinkini de çekmiştir eminim, çünkü adam, az-buz biri değil, Türkiye siyaseti, siyasal kurumları ve toplumu üzerinde hayli etkili ve nüfuzu olan Gülen; Fethullah Gülen! Haber, ‘Yargıtay’ın, Fethullah Gülen hakkındaki beraat kararını onadığı, böylece, ABD’de yaşayan Gülen’in Türkiye’ye dönüşüne engelin kalmadığına’ yer veriyor.
8 yıl önce Ankara 2 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde, ‘laik devlet yapısını değiştirerek, yerine dini kurallara dayalı bir devlet kurmak amacıyla yasadışı örgüt kurmak’ iddiasıyla yargılanan Gülen’in beraatı ve Türkiye’ye dönme olasılığı bir tesadüf mü sizce yoksa değişen süreç ve ortaya çıkan gelişmelerin ürünü mü?
Bu hayli meşhur cemaat liderinin beraat edişiyle ABD-AKP’nin Kürt sorununa yaklaşımı arasında doğrudan bir ilişki yok mudur? ABD ve Erdoğan’ın hatta ordunun miskin planlarını biliyorsak eğer, böyle bir şey akla gelmez mi? Devlet tarafından yağı alınmış dini cemaatler ve Kemalist çevreler açısından bu eşi bulunmaz müstesna insanın, Türkiye’ye dönüş yollarının açılmış olması hayra alamet midir? Zaten öteden beri Türkiye’de bir güç olan ve asker sivil bürokrasi içinde de hızla örgütlenen özellikle de Kürt bölgelerinde hayli faal olan bu post modern tarikatçı, sekiz yıl boyunca ABD’den almış olduğu talim terbiye(!) edindiği ilim irfan (!) ile hayli gündemli döneceği aşikâr değil midir? Doğruysa eğer bu gündemler ne olabilir?
* * *
Önce bir hatırlatmada bulunalım: Biliyorsunuz; 22 Temmuz seçimleriyle AKP, merkeze çekilmiş, bir tür devlet partisi olmuştu. Siyasal söylem ve argümanları da buna göre değişmiş, daha baskıcı ve otoriter bir nitelik kazanmıştı. Daha merkeze oturan, daha gelenekçi bir çizgi izleyen yapısıyla, başta Kürt sorunu ve demokratikleşme Türkiye’nin temel sorunlarında askerle bütünleşmiş, CHP-MHP’yi de zayıflatarak yeni bir odak oluşturmuştu.
Son operasyonlarda da bu durum daha da belirginleşti. Aslında mevcut güçleri belli anlayışlar ve kalıplar içinde kategorize etmek pek mümkün değil. Türkiye’de taşlar yerinden oynuyor. Siyasal güçlerin rol tanımları değişiyor. Ordu içinde bile yeni oluşumlar, yeni çıkışlar olabilir.
Bu bir realite. Bu realiteyi göz ardı etmeden şunu söyleyebiliriz: ABD, AKP ve ordunun üst kesimleri arasındaki ilişki ve ittifak pekişti. Ordunun gövdesi, CHP ve MHP ile birlikte gözükse de -ki bu ordu içi çelişkinin önemli bir boyutudur-, bu pekişme Türk siyasetinde yeni bir odak oluşturdu. ABD’nin istemiyle oluşan bu durum, sıra dışı olmasa da ilginçtir. CHP ve MHP’nin tepkisi; operasyonun başarısızlığına değil, asıl olarak, orduyla olan manevi bağlarının zedelenmiş olmasına, bu bir, ikincisi de, yeni siyasal denklem ve güç ilişkilerinde fazla yer bulmamış olmalarınadır. Dışlanmışlık, yine AKP-Ordu üst düzey yakınması bu yapılarda duygusal kırılmalar yaratmış, bu da tepkiye dönüşmüştür.
* * *
Bu tepkiler aşılabilir. Hatta bugünden yakınlaşma çabalarına tanık oluyoruz. Ancak, ABD, ordu, Fethullah Gülen ve ılımlı İslam birlikteliği, Türkiye’de yeni bir duruma işaret ediyor. Özellikle Orduyu, hatta Gülen’i, siyasetin içinde daha çok görebiliriz.
Önemli soru şudur: Bu birliktelik Kürt sorununda nasıl bir rol oynayacak, Kürt taktikleri ne olacak? Bunu AKP eğimine bakarak tahmin etmek mümkündür. Dikkat ettiyseniz AKP; AB ile bağlarını giderek koparıyor. ABD’ye yanaşırken Batı’dan kopuyor. Liberallerden uzaklaşıyor. Değişimden yana açılımcı hamleler yapmıyor. Kürtler ve Kürt sorunu konusunda da geleneksel çizgilere dönüyor. Orduya, milliyetçi şoven çevrelere güven veren devletçi mecraya akıyor. Özellikle Dolmabahçe toplantısı ve 5 Kasım bunu daha da olgunlaştırdı diyebiliriz.
Bu durumda yeni argüman, kısmen sosyalize edilmiş, siyasal tarikatçılıktır. Buna, ‘devletin Kürt politikasının tarikatlar üzerinden yürütülmesi’ de diyebiliriz. Fethullah Gülen Amerika’da hazırlandı, AKP-ordu yapılanmasının parçası haline getirildi. Gülen’in, Kürt sorunu konusunda başta Diyarbakır, birçok kentte toplantılar yaptığı, konferanslar planladığı biliniyor. Özellikle AKP, yürüttüğü politikalarla Kürtlerden tepki alınca, yeni aktör olarak Gülen ve cemaati devreye kondu. Gülen’in beraatı ile bunun yasal-hukuksal zemini de yaratılmış oldu. AKP, doğrudan yönelme yerine tarikatlar üzerinden etkin olmaya, taban yaratmaya, örgütlenmeye çalışacak. Özellikle de Gülen aracılığıyla; ‘Kürt sorununu çözmek, bunun için yeni açılımlar yapmak istediğini’ yayacak. Böylece Kürt hareketinin kitlesel güç ve kabarışını kırmaya, zayıflatmaya çalışacak!
Yeni oluşumlara, yeni politikalara ve post modern tarikatçı Amerikancı Gülen’e dikkat!