Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, son zamanlarda isminin iki önemli gelişmede anılmasından rahatsız olduğunu söylüyor. Bunlardan birisi, görev talep etmemesine rağmen cumhurbaşkanı adayları arasında adının öne çıkması. Diğeri de, Genelkurmay Başkanlığı’nın laiklik açıklaması ardından, bu açıklamadan önceden haberi olduğu yolunda yayılan söylentiler. Gönül, dünkü görüşmemizde, cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde adının adaylar arasında geçmesinde hiçbir teşebbüsünün olmadığını […]
Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, son zamanlarda isminin iki önemli gelişmede anılmasından rahatsız olduğunu söylüyor. Bunlardan birisi, görev talep etmemesine rağmen cumhurbaşkanı adayları arasında adının öne çıkması. Diğeri de, Genelkurmay Başkanlığı’nın laiklik açıklaması ardından, bu açıklamadan önceden haberi olduğu yolunda yayılan söylentiler.
Gönül, dünkü görüşmemizde, cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde adının adaylar arasında geçmesinde hiçbir teşebbüsünün olmadığını özellikle vurguluyor. Hatta isminin öne çıktığı 23 Nisan’da, sırf gazetecilerin ve diğer siyasetçilerin sorularına muhatap olmamak için Meclis’te verilen davete dahi katılmadığını örnek gösteriyor. Peki ismi bu kadar öne çıktıktan sonra, Başbakan Tayyip Erdoğan onu değil, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ü aday gösterince bir kırgınlık yaşadı mı? Gönül, “Hayır” diyor, “teşebbüsüm olmadı ki, kırgınlığım olsun. Ayrıca sayın Abdullah Gül’ün de o görevi en iyi şekilde yapacak bir arkadaşımız olduğuna inanıyorum.”
Öte yandan Genelkurmay Başkanlığı’nın yaptığı ve hükümeti hedef alan sert laiklik uyarısı Gül’ün adaylığının Meclis’te oylandığı (ve CHP tarafından Anayasa Mahkemesi’ne taşındığı) 27 Nisan gününün gecesinde geldi. Gönül ile söyleşimizin geri kalanını sorularla birlikte vermek daha doğru olacak.
Açıklamayı nasıl değerlendirdiniz?
Açıklamayı Genelkurmay Başkanı Sayın Yaşar Büyükanıt’ın 12 Nisan’daki basın toplantısıyla birlikte mütalaa etmemiz lazım. Orada, ‘Başkomutanımız seçilecek’ diyor ve o çerçevede nasıl bir cumhurbaşkanı ve başkomutan görmek istediklerini söylüyordu.
Buradan, yapılan tercihten memnun olmadıkları sonucunu mu çıkarmamız lazım?
O konuya girmek istemem. Hükümet olarak bir açıklama yaptık zaten.
Hükümet olarak, askerden böylesi bir çıkışa karşı çıktınız ve ‘yanlış yapıldı’, Genelkurmay bize bağlı dediniz. Bunun bir karşılığı olacak mı?
Sivil ve asker arasında bir nokta bulundu, bunun üzerine gidelim tavrı rahatsızlık verici.
Hükümet açıklamasının hazırlandığı toplantılara siz de katıldınız. Metin nasıl oluştu?
Toplantıya sonradan katıldım. Katıldığımda metin az çok ortaya çıkmıştı, hazırlanmış gibiydi. Sayın Başbakan sabah aradı, bir de siz bakın dedi, Kızılay toplantısına (28 Nisan) gitmeden. Bazı bakanlar ve danışmanlar vardı. Ben de görüşümü söyledim.
Gece yapılan ve sabah saatlerine dek süren toplantıda yok muydunuz?
Çağrılı olmadığım bir toplantıya gitmeyi uygun görmedim. Çağrılı olduğum toplantıya gittim.
Askerin açıklamasının konuşulduğu toplantıya Savunma Bakanı’nın davet edilmemesi ilginç.
Peki o zamandan bu yana, Başbakan’ın talimatıyla, ya da kendi girişiminizle Genelkurmay Başkanı, üst komutanlar ya da müsteşarınızla o açıklama üzerine konuşmanız oldu mu?
Hayır, açıklama konusunda karargâhtan hiç kimseyle görüşmedim. Bizim bakanlıkta ilişkilerimiz normal seyrinde devam ediyor. Hükümetle Genelkurmay ilişkilerinde de bir anormallik yok. Başbakan Genelkurmay Başkanı ile telefonla görüştü.
Ama gece yarısı aradığı ve ertesi gün öğleden sonra görüştüğü yazıldı. Bu sürede ulaşamamış olması normal mi?
Genelkurmay Başkanı İstanbul’a gitmiş. Cevaben telefonu da Harbiye Orduevi’nden etmiş.
Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu, grup toplantısında hükümetin bazı üyelerinin açıklamadan önceden haberi olduğunu öne sürdü. Muhalefet kulislerinde haberi olanlar arasında sizin de bulunduğunuz iddiası var. Önceden haberiniz var mıydı?
Hayır yoktu. Bu iddialar rahatsızlık verici.
Önceden bir bilgim olmadı. Karargâhta mesai bittikten sonra hazırlanmış. Benim önceden haberim olsa, sayın Başbakan’ın da olurdu.
Sizce bu gelişmeler ülkeyi ve siyaseti nasıl etkiledi?
Cumartesi öğlen evimde yemek yiyordum. Bir yandan da Euronews haberlerini izliyordum. Avronun dolara karşı değer yitirdiğini söyledi ve bunu da Türkiye’de askerlerin uyarısına bağladı. Demek ki Türk ekonomisi artık Avrupa ekonomisindeki gelişmelerin bir parçası haline gelecek kadar güçlenmiş ve entegre olmuş. Tartışmalar oluyor, ama çözüm demokrasi ve Anayasa içinde bulunuyor. Seçim ilan edilmesiyle tansiyon yerine oturuyor. Türkiye’nin önü açık.
Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül’ün söylemedikleri de var. Bunların bir kısmını muhtemelen cumhurbaşkanı seçimi süreci henüz tam olarak geride kalmadığı için söylemiyor. Bir gün konuşursa, yaşadığımız günlere ilişkin gölgede kalan pek çok gelişmenin açığa çıkacağı anlaşılıyor.