14 Nisan’da Ankara’da Başbakan Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığına karşı yapılacak miting, tertip komitesinin niteliği nedeniyle Erdoğan ve hükümetine karşı toplumsal muhalefette çatlağa yol açıyor. Birgün gazetesi dün “Ne AKP’ye destek, ne de darbecilere” manşetiyle yayımlandı. Haberde etkili muhalif sendika, dernek ve kuruluşların ‘kimin, ne amaçla yaptığının bilinmediği’ bu mitinge katılmama kararı aldıkları söyleniyordu. Haberde, Türkiye Mühendis […]
14 Nisan’da Ankara’da Başbakan Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığına karşı yapılacak miting, tertip komitesinin niteliği nedeniyle Erdoğan ve hükümetine karşı toplumsal muhalefette çatlağa yol açıyor.
Birgün gazetesi dün “Ne AKP’ye destek, ne de darbecilere” manşetiyle yayımlandı. Haberde etkili muhalif sendika, dernek ve kuruluşların ‘kimin, ne amaçla yaptığının bilinmediği’ bu mitinge katılmama kararı aldıkları söyleniyordu. Haberde, Türkiye Mühendis ve Mimar Odaları, Kamu Emekçileri Sendikası ve Eğitim-Sen başkanlarının kuruluşları adına beyanları yazılıydı.
Haberde yazmayan dahası da vardı. Türkiye’nin üç büyük sendika konfederasyonu, Türk-İş, Hak-İş ve DİSK de benzeri gerekçelerle 14 Nisan mitingine katılmıyorlar. Türk Tabipler Birliği de ‘Hükümetin icraatına karşı oldukları, ama mitingi düzenleyenlerin demokrasinin ne kadar ilerlemesinden yana olduklarından kuşku duydukları’ gerekçesiyle mitinge katılmıyor.
Mitinge katılım için kurumlarından toplu destek bulamadığı halde üyeler arasında şahsi destek arayan kuruluş yöneticileri de var. Üniversitelerarası Kurul ve YÖK bunlar arasında. Ankara’da, pek çok rektör ve rektör yardımcısının “Orada olacaksınız değil mi?” sorusuna muhatap olduktan sonra 14 Nisan günü için kendilerine şehir dışı görevler buldukları konuşuluyor.
Oysa mitinge katılacaklarını söyleyen çok sayıda kuruluş da var. Bunların bir kısmı, Başbakan Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçilecek olmasını laik cumhuriyetin sonu olarak görecek kadar sert tutum alıyorlar.
CHP lideri Deniz Baykal, resmen katılmadıklarını ilan etse de CHP’nin mitinge katılımı teşvik ettiği biliniyor. Başında emekli orgeneral Şener Eruygur’un bulunduğu Atatürkçü Düşünce Derneği çevresinden, Baykal’ın da pazar günkü mitinge katılacağı haberleri yayılsa da, Baykal’ın 14 Nisan programı henüz açıklanmış değil. Geçen hafta sonu Ankara’da aynı amaçla bir miting düzenleyen DSP, üyelerini katılım konusunda serbest bırakmış bulunuyor.
Gazeteciler arasında mitinge katılım konusunda en açık tavrı alanlar arasında Cumhuriyet’ten Mustafa Balbay ve Hürriyet’ten Emin Çölaşan bulunuyor. Her iki güçlü kalem de, birkaç gündür okurlarını bu mitinge çağırıyor. Balbay ve Çölaşan’ın geçtiğimiz yıllar içinde birlikte ve bu kadar güçlü savundukları bir konu daha olmuştu. O da 1 Mart tezkeresinin Meclis tarafından reddi ardından 2003 baharında ‘Genç subayların hükümetten rahatsızlığı’ çerçevesinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök’e yönelik sert eleştirilerdi. Eruygur o dönem Jandarma Genel Komutanı idi. Bugün hakkında yazılan iddialar da o döneme ilişkindi. Mitinge katılmayacağını açıklayan sendika ve kitle örgütlerinin gerekçelerinde acaba bu iddialar da pay sahibi olmuş mudur?
Abdullah Gül TOBB ile ne konuştu?
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, pazartesi günü Bakanlar Kurulu’ndan çıkarak birkaç yüz metre ilerideki TOBB merkez binasına gitti. O sırada Yönetim Kurulu Rifat Hisarcıklıoğlu başkanlığında toplantı halindeydi. Gül’ün bu toplantıya katılabileceği geçtiğimiz hafta sonu TOBB yönetimine iletilmişti. Görünürdeki gerekçesi, New York’taki Türk Evi’nin TOBB katkılarıyla yenilenmesiydi.
Toplantı öncesinde bir duyuru yapılmadığı gibi, sonrasında bir açıklama da yapılmadı. Bu durum Ankara kulislerinde meraka neden oldu. Başbakan Tayyip Erdoğan geçen hafta Halep yolculuğu sırasında TOBB Başkanı ile cumhurbaşkanlığı konusunda görüştüğünü, ancak bir de yönetim ile birlikte görüşeeğini söylemişti. Bu beyan, Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı konusunda Hisarcıklıoğlu’ndan beklediği desteği henüz alamadığı şeklinde yorumlanmıştı. Gül’ün TOBB’a ziyareti Erdoğan görüşmesi öncesi bir nabız yoklama mı olacaktı?
Doğrusu bütün TOBB yönetiminin beklentisi de bu yöndeydi. Üyeler, fikirleri sorulursa yanıtlamak üzere hazırlanmışlardı.
Ama öğrendiğimize göre bu olmadı. Gerçekten Türk Evi konuşuldu, ekonomi konuşuldu, Gül konuyu açmayınca TOBB yöneticileri de açmadı, yemek yendi ve vedalaşıldı.
Yine öğrenildiği kadarıyla Başbakan’ın TOBB’la görüşeceği yolunda bir bilgi de henüz TOBB’da yok.
[Radikal gazetesinin 11 Nisan tarihli nüshasından alınmıştır]