12 Eylül darbesinin ardından üniversitelerin YÖK ile kıskaca alındığı dönemin ilk temsilcisi, Türkiye’de akademik düşüncenin gerilemesine neden olan uygulamaların mimarı Prof. Dr. İhsan Doğramacı’nın TBMM Onur Ödülü alması akademi dünyası tarafından protesto edildi.

15 Mart tarihinde Meclis Başkanı Bülent Arınç’ın ilk YÖK başkanı Prof. Dr. İhsan Doğramacı’ya TBMM Onur Ödülü verileceğini açıklanmasının ardından dün İstanbul Üniversitesi Beyazıt kapısı girişinde toplanan kalabalık bir grup, ödülü protesto ederek bir basın açıklaması okudu. Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği, Üniversite Konseyleri Derneği, İstanbul Üniversiteli öğrenciler ve akademisyenlerin katıldığı basın açıklamasında, ülkeyi karanlığa gömen 12 Eylül darbesinin bilim dünyasını YÖK kıskacına alarak üniversiteleri de içi boşaltılmış kurumlar haline getirdiğini söyledi.

Dün sabah 11.00’de İstanbul Üniversitesi Beyazıt girişi önünde toplanan akademisyenler ve öğrenciler adına, Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği Başkanı Prof. Dr. Tahsin Yeşildere’nin okuduğu basın açıklamasında, “Doğramacı’nın 12 Eylül 1980 askeri darbesinde demokrasinin askıya alındığı, ‘Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir’ şiarının silahların gölgesinde kaldığı süreçte kurulan Yüksek Öğretim Kurulu’nun ilk Başkanlığı’nı yaptığı” ifade edildi. Doğramacı’nın ayrıca üniversiteleri askeri kışlaya çeviren ve aradan geçen 25 yıla rağmen hâlâ değiştirilemeyen dışı sivil-içi asker anlayışlı YÖK düzeninin kurucusu olduğu ve bu yaklaşımla, kendisini ifade ve temsil edemeyen üniversitelerin oluşturulduğu belirtildi.

Açıklamada, TBMM Başkanlık Divanı’nın, demokrasinin silahların gölgesinde kaldığı bir dönemi temsil eden Prof. Dr. İhsan Doğramacı’yı onurlandırmasının, hangi gerekçe ile olursa olsun anlaşılabilir ve açıklanabilir bir durum olmadığı sözlerine de yer verildi.

Doğramacı’nın karanlık geçmişine ödül
TBMM’nin onur ve başarı başlıklarında verdiği ödüllerde bu yıl onur ödülünü YÖK mimarı Prof. Dr. İhsan Doğramacı alıyor. 5 Nisan Perşembe günü ödülünü alacak olan İhsan Doğramacı’nın geçmişi, YÖK başkanlığı sırasında getirdiği uygulamaların yarattığı sorunlar ve ortaklıkları bulunan şirketlerin karıştığı şaibeler bakımından oldukça karanlık ve kirli.

Doğramacı, YÖK başkanlığı sırasında ünlü 1402 uygulamasıyla hiçbir yasal inceleme ve kovuşturma yapmadan üniversitelerden 95 öğretim üyesini uzaklaştırarak sıkıyönetim mantığından geri kalmadığını ispatladı. Bilkent Üniversitesi’ni kurarak özel üniversitelerin kontrolsüz artmasına öncülük etti. Üniversite öğrencilerini ve onların emekçi ailelerini ciddi sıkıntılara sokan “harç” belasını sisteme yerleştiren de yine Doğramacı oldu.

Kaynak: sol.org.tr