Radikal Gazetesi’nde bugün yayınlanmaya başlanan “Kanser” ile ilgili yazı dizisinin ilk yazısında Hatice Yaşar Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Dairesi Başkanı Prof. Dr. Murat Tuncer ile ropörtaj yapmış. Röportajda Yaşar’ın sorduğu “Karadeniz Bölgesi’nde kanserde aşırı bir artış yok mu?” sorusuna Tuncer şu yanıtı veriyor.

“Çernobil konusunda geniş bilimsel bir çalışma gerçekleşmiştir. Bu çalışma sonucu Karadeniz’de diğer bölgelere göre farklı bir kanser artışı olmadığı ve radyoaktviteyle ilgili bir kanser riski olmadığı belirlenmiştr. Bugüne kadar yapılan çalışmalar hiçbir ülkede Çernobil’e ait bir kanser artışı göstermemiştir. Sadece Belarus’un güneyinde Çernobil’in ilk 100 km. alanında kalan ve Çernobil’e yakın alanda, Ukrayna’da belirli kanserlerde artış gösterilebilmiştir. Karadeniz’le ilgili olayda ciddi rant söz konusudur. Hatta bu olayın altında hoşnutsuz bir grubu oluşturmayı hedefleyen ayrılıkçı bazı akımların sorumlu olduğundan şüphelenilmektedir. Kanserin artış gösterdiği bazı bölgelerde neden tespit edilmiş ve bazı köyler taşınmıştır. Karadeniz’de ise böyle bir durum söz konusu olsaydı bunu açıklamaktan hiç çekinmezdik. Kaldı ki siyasi bir karar olsaydı herhalde Karadeniz’de Çernobil’in etkisi olduğunu ve geçmiş siyasi iktidarların sorumlu olduğunu söylemek bugünkü siyasi iktidara rant sağlardı. Oysa olaya tarafsız bakılmış ve bilimsel veriler ortaya konmuştur. Karadeniz’de kanser artışı diğer bölgelerimizin bile altında olup Çernobil ile hiçbir ilgisi yoktur.”

Rant sağlığı piyasalştıranların

Karadeniz’deki kanser artışının diğer bölgelerdekinden bile az olduğunu ve Çernobil ile hiçbir ilgisi olmadığını iddia eden Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Dairesi Başkanı Prof. Dr. Murat Tuncer “Karadeniz’le ilgili olayda ciddi rant söz konusudur. Hatta bu olayın altında hoşnutsuz bir grubu oluşturmayı hedefleyen ayrılıkçı bazı akımların sorumlu olduğundan şüphelenilmektedir” lafıyla “bölücü var” demenin her derde deva bir çözüm yolu olduğunu düşünen klasik bir iktidar temsilcisi olduğunu gösteriyor.

Tuncer’in “Karadeniz’de ise böyle bir durum söz konusu olsaydı bunu açıklamaktan hiç çekinmezdik. Kaldı ki siyasi bir karar olsaydı herhalde Karadeniz’de Çernobil in etkisi olduğunu ve geçmiş siyasi iktidarların sorumlu olduğunu söylemek bugünkü siyasi iktidara rant sağlardı” lafının, siyasi iktidarların “rüşvet, yolsuzluk, faili meçhuller ve işbirlikçilikle” dolu geçmişlerinin hesabını vermediği bir ülkede yaşadığımızı düşündüğümüzde hiçbir inandırıcılığı olmuyor.

AKP hükümetinin Karadeniz’de artan kanser oranlarını kabul ettiğinde yaşayacağı şey “sağlığın piyasalaştırılması”nın önünün tıkanması olacak. AKP bu durumu kabul ettiğinde karşısına ya kanserden telef olan, “Karadeniz’i kararan” bir halkı alacak yada sağlığın piyasalaştırılmasını dayatan IMF’yi, Dünya Bankası’nı ve emperyalistleri alacak.

Eğer AKP hükümeti Karadeniz’de kanser vakalarında gözle görülür bir artış olduğunu kabul ederse “kanser teşhis ve tedavi” merkezleri kurulması yönünde kamuoyunun baskısı altında kalacak ve halkın parasız sağlık hakkı talebiyle karşılaşacak.

Evet “Karadeniz’le ilgili olayda ciddi bir rant söz konusudur” ve bu rant sağlığın piyasalaştırılmasını dayatanların ve bu dayatmaları kabul ederek iktidarda kalanların rantıdır.

Karadeniz Halkevleri’nin Türk Tabibleri Birliği’nin de katkılarıyla bölgede başlattığı anket çalışmasını sonuçları “rant”ın kimin rantı olduğunu ortaya koyacaktır.

Karadeniz Karamasın

“Karadeniz Kararmasın-Kanser Kaderimiz Değil” kampanyası çerçevesinde başlatılan anket çalışması ARTVİN (Merkez, Borçka, Hopa, Kemalpaşa), SAMSUN (Merkez), TRABZON (Merkez), GİRESUN (Merkez) de başlatıldı. Çalışmanın hedefi tüm Karadeniz Bölgesi’ni kapı kapı dolaşarak Karadeniz’le ilgili gerçek kanser verilerini ortaya çıkarmak.

Sendika.Org