Manisa’nın Salihli İlçesi dün Türk hukuk tarihine geçebilecek bir davanın ilk duruşmasına ev sahipliği yaptı. 8 Haziran 1977’de jandarma kurşunuyla ölen Ertuğrul Karakaya’nın annesi Ayşe, kardeşi Erol ve yeğenleri Ayşen ile Nurşen Karakaya bu ilginç davanın başrol oyuncuları… Suçları her yıl olduğu gibi geçen yıl da Ertuğrul’un ölüm yıldönümünde mezarlığa gidip dua okumaları. Bu nedenle […]
Manisa’nın Salihli İlçesi dün Türk hukuk tarihine geçebilecek bir davanın ilk duruşmasına ev sahipliği yaptı.
8 Haziran 1977’de jandarma kurşunuyla ölen Ertuğrul Karakaya’nın annesi Ayşe, kardeşi Erol ve yeğenleri Ayşen ile Nurşen Karakaya bu ilginç davanın başrol oyuncuları… Suçları her yıl olduğu gibi geçen yıl da Ertuğrul’un ölüm yıldönümünde mezarlığa gidip dua okumaları. Bu nedenle o gün mezarlıktaki törene katılan ve Salihli’deki sivil toplum örgütlerinin yöneticilerinden oluşan 17 sanıkla birlikte dün hakim önüne çıktılar.
Ankara, İzmir ve İstanbul’dan gelen çok sayıda gözlemci ve gazetecinin de izlediği duruşmada beklenenin aksine beraat kararı çıkmadı. 20’ye yakın avukatın savunduğu sanıklar, Ertuğrul’un 30’uncu ölüm günü olan 8 Haziran’da ikinci kez hakim karşısına çıkacaklar.
Heyecanlı, kızgın, şaşkın
Sabah saatlerinde davanın 14 sanığıyla birlikte adliyeye gittiğimizde 73 yaşındaki Ayşe Karakaya’yı torunlarının ve oğlunun kolunda kapıda beklerken bulduk. Heyecanlıydı, kızgındı ve Adliye Sarayı’nın bahçesindeki kalabalık yüzünden şaşkındı. Kolay değil; bir annenin duygularını yargılayacaktı mahkeme… Çünkü emniyet öyle rapor tutmuş, Salihli Cumhuriyet Savcısı Seyfullah Öselmiş de mezarlıkta yapılan anma töreninin suç olduğuna karar vermişti. Oysa Ayşe Karakaya ilk defa gitmiyordu ki bu mezarlığa! 28 yıldır sadece ölüm yıldönümlerinde değil, her cuma günü ziyaret ediyordu ‘kara kuzusu’nu. Tek farkı bu kez polisin de bu töreni izlemek istemiş olmasıydı!
Salihli Sulh Ceza Mahkemesi Duruşma Salonu’na sanıklar tek tek çağrıldı. Dava açıldığı haberini alınca felç geçiren ve ayakta durmaya yeni yeni başlayan Ayşe teyze titreyerek yerini aldı. Arkasından oğlu ve torunları oturdu sanıklara ayrılan bölüme. Ve sırayla diğer sanıklar…
İlginç olan daha avukatlar bile salona alınmamışken takım elbiseli, kravatlı, bıyıklı iki kişinin izleyici sıralarına oturmasıydı. Duruşma başlar başlamaz sanık avukatlarından Ali Koç bu kişilerin kimliklerinin bilinmediğini ve silahlı olduklarını, yasa uyarınca salondan çıkartılmaları gerektiğini söyledi. Ama, mahkeme yargıcı bu talebi reddetti.
“Hakim Bey suçumuz ne?”
Sanıklar sırayla söz aldılar ve teker teker Ertuğrul Karakaya’nın hakkında bugüne kadar hiçbir mahkemece verilmiş tek ceza kararının bile olmadığını, bu nedenle Cumhuriyet Savcısı’nın iddianamesinde öne sürdüğü gibi Karakaya’ya kimsenin suçlu diyemeyeceğini dolayısıyla kendi yaptıklarının da ‘suçu ve suçluyu övme’eylemi kategorisine sokulamayacağını söylediler. Davanın siyasi ve toplumsal muhalefetin bastırılması amacına yönelik olduğunu iddia ettiler. Yıllardır bu anma törenine katıldıklarını, bugüne kadar Ertuğrul’u hep aynı şekilde andıklarını ama daha önce hiç suçlanmadıklarını eklediler sözlerine. Sonra hakime sordular, “Sahi bu sene neden suç işlemiş sayılıyoruz?”
Eğer dua edip anmak suçsa…
Hepsi kararlıydı; yine 8 Haziran’lar olacak onlar yine her 8 Haziran’da eğer suçsa bu suçu işleyeceklerdi. Yani o mezarlığa gidecek, Ertuğrul’u anacaklardı.
İfade sırası Ertuğrul’un yeğenleri Ayşen ve Nurşen’e geldiğinde çaresiz kızlar, “Bizim tek suçumuz babaannemizin koluna girip mezarlığa götürmek. Çünkü amcamın öldüğü günden beri ağlıyormuş, kör oldu. Götürmeyip de ne yapalım” dediler.
Ertuğrul’un kardeşi Erol ise o gün karısının işlettiği bakkalı kimseye bırakamadığı için kardeşini anmaya gidemediğini, buna rağmen polis tutanağında gitmiş gibi gösterilmesine anlam veremediğini söyledi, doğal olarak beraatini istedi.
Herkes beraati beklerken…
Doğrusu tamamı gönüllülerden oluşan avukatlar grubu da iyi çalışmıştı derslerine… Savunmalarını yasa maddeleri, Avrupa İnsan Hakları Mahlemesi kararları ve diğer içtihatlara dayandırmışlardı. Yaklaşık 5.5 saat süren duruşmada hemen herkes beraat kararı bekliyordu ama hakim bu umudu “Delillerin toplanması ve tanıkların dinlenmesi” gerekçesiyle davayı üç ay sonrasına erteleyerek boşa çıkardı. Sonra da salondaki herkesi şaşırtan yeni duruşma tarihini açıkladı:
8 Haziran!
Yani Ertuğrul Karakaya’nın öldüğü günün 30’uncu yıldönümü. O gün Salihli hem Ertuğrul’u anma törenine katılmak için gelecek binlerce kişiyi ağırlayacak, hem de büyük bir olasılıkla duruşma salonu dünkünden çok daha büyük bir izleyici kitlesine ev sahipliği yapacak.
Ve 73 yaşındaki Ayşe teyze eğer ömrü yeterse bu acıyı, heyecanı, kızgınlığı üç ay daha yaşayacak.
Bir annenin oğlu için dua etmesi suç mu?
73 yaşındaki Ayşe Karakaya şöyle ifade verdi: “Eşim işi bozulduğu için evini terkedip İzmir’e gitti. Ben de iki oğlumu büyütmek, iyi okullarda okutmak için yıllarca Salihli Devlet Hastanesi’nin Kadın Doğum Servisi’nde hasta bakıcı olarak çalıştım. Ertuğrul hemşirelerin yönlendirmesiyle Darüşşafaka’nın sınavlarına girmiş ve kazanmış. Sekiz yıl orada okuduktan sonra ODTÜ Makina Mühendisliğini kazandı. İkinci yıl kara haberi geldi. Ankara’ya gittik, oğlumuzun öldüğünü öğrendik. Cenazesini alıp memlekete getirdik. Her cuma giderim mezara, dua ederim. Ölüm yıldönümünde arkadaşları da geldi. Kimse taşkınlık yapmadı. Bir annenin oğlunun mezarına gitmesi suç mu? Beraatimi istiyorum.”
Vatan