Bu yazı http://www.german-foreign-policy.com/de sitesindeki değerlendirmelerden gazeteci Alper Taparlı tarafından derlenmiştir. Federal Alman Cumhuriyeti dışişleri bakanı Frank Walter Steinmeier, geçtiğimiz salı (Şubat’ın son haftası) Erivan’da yaptığı bir konuşmada Kafkas nakil yolu üzerinde bulunan devletlerden, sınırları ile ilgili ihtilafları bir yana bırakmalarını ve enerji hammadde dağıtım kapasitelerini arttırmalarını istedi. Steinmeier’e göre, Ermenistan ve Azerbaycan hükümetleri Dağlık Karabağ […]
Bu yazı http://www.german-foreign-policy.com/de sitesindeki değerlendirmelerden gazeteci Alper Taparlı tarafından derlenmiştir.
Federal Alman Cumhuriyeti dışişleri bakanı Frank Walter Steinmeier, geçtiğimiz salı (Şubat’ın son haftası) Erivan’da yaptığı bir konuşmada Kafkas nakil yolu üzerinde bulunan devletlerden, sınırları ile ilgili ihtilafları bir yana bırakmalarını ve enerji hammadde dağıtım kapasitelerini arttırmalarını istedi. Steinmeier’e göre, Ermenistan ve Azerbaycan hükümetleri Dağlık Karabağ bölgesi ile ilgili anlaşmazlıklarını bu yıl içinde sona erdirmeli. Alman hükümeti, Azerbaycan’dan enerji ithalatını ve bu petrol ülkesindeki ekonomik etkinliğini arttırmak niyetinde olmakla birlikte Kazakistan, Türkmenistan ve İran’ın eski Sovyet Cumhuriyetleri’nden Avrupa Birliği’ne petrol ve doğalgaz dağıtımını sağlayan Kafkas boru hattına dahil edilmesini desteklemekte. Alman enerji planları için gerekli olan “Kafkas istikrarı” Avrupa Birliği’ni, Almanya liderliğinde ortak bir Kafkas politikasına zorlamakta.
Almanya’nın Kafkas politikasındaki dayanak noktası Azerbaycan. Hazar denizinin batı kıyılarındaki bu ülkeden 19. yüzyılın ortalarından bu yana önemli miktarda Petrol çıkarılmakta. Bakü, Sovyet Birliği’nden ayrıldıktan sonra çok uluslu şirketler vasıtasıyla hammadde sanayini genişletti. Kaynak ihracatı, Azerbaycan ekonomisinde gün geçtikçe daha çok önem kazanıyor. Elde edilen gelirlerin büyük kısmı yeni sanayi dallarının geliştirilmesinde kullanılıyor.
Yoğun diplomatik trafik
Azerbaycan’ın petrol ihracatı, Şubat ayı sonunda Alman ve Azeri yetkililer arasında pek çok pazarlığın konusu oldu. Şubat’ın son haftası, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Berlin’de Federal Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Ekonomi Bakanı Glos ile görüştü.
Aynı hafta içinde pazartesi günü, Alman dışişleri bakanı Steinmeier Ayerbaycan’da bu görüşmelerin devamını getirdi ve İlham Aliyev’in yanı sıra yerel-resmi Petrol ve doğalgaz şirketi SOCAR genel başkanı ile temaslarda bulundu. Alman Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamalara göre, pazarlıklar en geç sonbaharda devam edecek. Önümüzdeki günlerde Glos’un varılan anlaşmaları kesinleştirmek amacıyla Bakü’ye gitmesi bekleniyor. Ekim 2004’te kesinleşen ve şimdi genişletilen Almanya-Azerbaycan işbirliği, Bakü’nün tek yönlü bağımlılıktan kurtulmasını ve Berlin’in güçlenmesini sağlıyor zira Azerbaycan’ın British Petrol’e (BP) olan bağımlılığı oldukça büyük.
Güç dengeleri değiştirilmek isteniyor
Almanya, gelecekte Hazar denizinden daha fazla Petrol ithal etmek ve ülkenin kalkınmasına destek olmak istiyor. Karşılığında ise Alman şirketlerinin Petrol gelirlerinden pay almasını ve ülke ekonomisindeki etkinliğinin artmasını talep ediyor. Azerbaycan, Almanya’nın bu büyük ilgisini sadece büyük enerji kaynaklarına borçlu değil. Ülkenin jeopolitik önemi büyük. Hazar havuzundan güvenli hammadde naklini sağlayan tek bölge Azerbaycan topraklarında bulunmakta. Borular, buradan Gürcistan’a devam etmekte ve Gürcistan’dan sonra transit ülkelerine politik bağımlılığı azaltmak için dağıtılarak Avrupa Birliği ülkelerine yönlendirilmektedir. Türkiye üzerinden geçen dağıtım yolunun yanı sıra Karadeniz ve Ukrayna üzerinden de Polonya’ya ulaşacak yeni dağıtım yolları planlanmakta. Buna ek olarak İran ve Orta Asya doğalgazını Avrupa’ya taşıyacak olan bir boru hattı (Nabucco-Pipelin) kurulması tasarlanıyor.
Almanya’nın bu projelerle, Rusya’ya olan enerji bağımlılığını azaltmayı ve hatta tümüyle Rusya’dan bağımsızlaşmayı hedeflediği görülmekte. Projelerin başarıyla hayata geçirilmesi ancak Kafkas (geçiş) ülkelerinin birlikte çalışmaya ikna edilmesi ve bölgesel çıkarların dengeye oturmasıyla mümkün. Dağlık Karabağ sorunu, Avrupa’nın yeni enerji politikasını etkileyebilir. Kurulan boru hatları, Moskova destekli Ermeni örgütler tarafından sabote edilebilir ki bu, ekonomisini petrol ihracatına dayandıran Azerbaycan için ekonomik felaket anlamına gelir. Böyle bir durum, Rus enerji bağımlılığını azaltmak isteyen Avrupa için de büyük sorunları beraberinde getirir. Alman Dışişleri Bakanı Steinmeier, geçtiğimiz Salı günü, iki ülkeye bu sorunun hallolması için on ay süre verdi.
Politika Azerbaycan lehine
Berlin, Dağlık Karabağ sorununda Azerbaycan’a gözle görülür bir destek vermekte. Almanya’nın Bakü Büyükelçisi, 2006 yılında Karabağ’ın bölünmesine karşı olduklarını deklare etti. Ermenistan’ın, Almanya’ya karşı tavır almasını ve batı yanlısı tutumunu değiştirmesini önlemek için Almanya, bugüne kadar Türkiye’ye sınırlarını açması yönünde baskı yapmaktadır. Alman Dışişleri Bakanlığı’nın, basına, Steinmeier’i Karabağ’da ölen Azerilerin yattığı “Şehitler Bulvarı” isimli mezarlığı ziyaret ederken çekilen fotoğrafları vermesi oldukça anlamlı.
Önümüzdeki yıllar, Avrupa Birliği’nin ve özellikle Almanya’nın Kafkaslar’da daha etkin olduğu yıllar olacağa benziyor. Petrol ve doğalgaz, Avrupa’yı Dağlık Karabağ konusunda önümüzdeki on ay boyunca ortak bir politika uygulamaya zorlayacak ve şimdilik bu durum
Azerbaycan’ın yararına gibi görünüyor.
*Gazeteci / Almanya