Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’e suikast düzenlemesi sonrası gündeme gelen “anonsçu” Trabzon İl Jandarma Alay Komutanı Kıdemli Albay Ali Öz’ün ‘kariyer defteri’nde Ulucanlar katliamının da var olduğu ortaya çıktı. Dink suikasti sonrası dikkat çeken isimlerden biri Trabzon İl Jandarma Komutanı Kurmay Albay Ali Öz oldu. Suikastle bağlantıları olan isimlerin yaşadığı Pelitli Beldesi’ni polise […]
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’e suikast düzenlemesi sonrası gündeme gelen “anonsçu” Trabzon İl Jandarma Alay Komutanı Kıdemli Albay Ali Öz’ün ‘kariyer defteri’nde Ulucanlar katliamının da var olduğu ortaya çıktı.
Dink suikasti sonrası dikkat çeken isimlerden biri Trabzon İl Jandarma Komutanı Kurmay Albay Ali Öz oldu. Suikastle bağlantıları olan isimlerin yaşadığı Pelitli Beldesi’ni polise devretmemekte ısrar ettiği ortaya çıkan Jandarma Komutanı Albay Öz, “Trabzon Jandarma Komutanlığı’ndan duyuru. Beldemizin asayişi jandarma sorumluluğunda olması nedeniyle yanında resmi kıyafeti olmayan kişiler haricinde hiç kimseye bilgi verilmemesi ve kesinlikle herhangi bir yere gidilmemesi önemle duyurulur” anonsu yaptırmasıyla dikkat çekti.
Suikast sonrası Trabzon’a gönderilen Mülkiye Müffetişlerinin İl Performans Raporu ile yetinmeyip, jandarmanın faaliyetlerini de mercek altına alması da Öz’ün pozisyonunun ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Öz’ün geçmişine bakıldığında ürkütücü bir basamaktan sonra Trabzon’a atandığı ortaya çıktı.
Ulucanlar katliamı
Öz’ün adı Ankara Merkez Kapalı Cezaevi olarak adlandırılan Ulucanlar Cezaevi’ndeki katliama karıştı. Cezaevinin 4 ve 5. koğuşlarında tutuklu-hükümlüler, “40 kişilik koğuşlarda 100 kişinin kalmasına son verilmesini, yeni koğuş açılmasını” talep ediyordu. Ancak gaz bombaları ve silah kullanılması sonucu 26 Eylül 1999’da 10 tutuklu ve hükümlünün öldürülmesi, 78 kişinin yaralanmasıyla dehşet verici cezaevi operasyonu yaşandı.
Öldürülenlerin otopsi raporları korkunç gerçeği sergiliyordu. “Ölümlerin çoğunun kafa ve kalbe sıkılan kurşunlarla meydana geldiği, cesetlerde ayrıca ağır darp izleri bulunduğu, kemiklerinin kırık olduğu” rapora işlenmişti. 7 kişinin yivli silah, 3 kişinin de av tüfeğinden çıkan saçmalarla hayatını kaybettiği tesbiti yapıldı.
Meclis raporundaki dram
Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu da katliamla ilgili bir rapor hazırlayarak, “güvenlik güçlerinin ölüm ve yaralanmalara sebebiyet veren aşırı güç” kullandığını kaydetti. Suç duyuruları sonucu yarbay, binbaşı ve yüzbaşı rütbeli subayların da içinde olduğu 161 kişi, Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısında çıktı. O dönem Ankara İl Jandarma Alay Komutanlığı’nda görevli Yarbay Ali Öz, Binbaşı Zahit Engin, Çankaya İlçe Jandarma Bölük Komutanı Yüzbaşı Muhittin Ateş, Jandarma Okullar Komutanlığı’nda görevli Yüzbaşı Nevfel Denizyılmaz ile birlikte yargılandı. Operasyona katılanlar “adam öldürmek, işkence ve kötü muameleden” yargılanırken; sanık subaylar “otorite sağlamak” için operasyon yapıldığını öne sürdü. Öz, bir duruşmada Cumhuriyet Savcılığı’nın 25 Eylül 1999’da cezaevinde arama yapılmasını istediğini aktardı. Ardından arama için 26 Eylül 1999 sabahı Ulucanlar Cezaevi’ne giderek arama yaptıklarını kaydeden Öz, tutukluların aramaya direnmesi üzerine bir jandarma erine zimmetli uzun namlulu silahı alıp “sadece uyarı ateşi” yaptığını ileri sürdü. Ulucanlar davası da TSK mensuplarının yer aldığı diğer davalar gibi halen sürüncemede.
Kamera kayıtları bekleniyor
Ulucanlar katliamı davası avukatlarından Kazım Bayraktar, “Hazırlık soruşturması ve yargılama sürecinde birçok delik karartıldı. Ceza almaları gerektiren deliller var. Operasyon öncesi planlarına yönelik belge var. Bu arada kamera kayıtları bulunuyor. Mahkeme Ankara Alay Komutanlığı’ndan istedi. Ancak hala gönderilmedi” dedi.
Kışlalı suikasti
Öte yandan Öz’ün Kasım 1999’da Ahmet Taner Kışlalı suikasti sırasında da olay yerinde ilk incelemeleri yapan askeri yetkililer içinde yer aldığı da belirlendi. Kışlalı, Ankara Çayyolu Engürü Sitesi’ndeki evinin önünde uğradığı suikastan kurtulamamıştı.
Kaynak: M. Ali Çelebi/Yeni Özgür Politika