Avrupa Komisyonu’nda sağlanan destekle, konfederasyonlar örgütlenme sorunlarını çözmek için işyerleri ve işçiler hakkında istihbarat çalışması yapacaklarmış. Bir süre önce üç işçi konfederasyonunun dahil olduğu ortak bir proje başlatılmış. Bu projenin başlığı oldukça uzun; “Avrupa Sanayi ve Endüstriyel İlişkiler ve Sendikal Sistem Organizasyonları ve Modeller Üzerine Sendika Kadroları İçin Türkiye Eğitimi” Bu eğitimleri alan sendika kadroları, […]
Avrupa Komisyonu’nda sağlanan destekle, konfederasyonlar örgütlenme sorunlarını çözmek için işyerleri ve işçiler hakkında istihbarat çalışması yapacaklarmış.
Bir süre önce üç işçi konfederasyonunun dahil olduğu ortak bir proje başlatılmış. Bu projenin başlığı oldukça uzun; “Avrupa Sanayi ve Endüstriyel İlişkiler ve Sendikal Sistem Organizasyonları ve Modeller Üzerine Sendika Kadroları İçin Türkiye Eğitimi”
Bu eğitimleri alan sendika kadroları, işveren, işyeri ve müşteriler hakkında ayrıntılı bilgi toplayacaklarmış.
Edinilen bilgilere göre Türk-İş’ten Tek Gıda-İş, Hak-İş’ten Özgıda-İş ve DİSK’ten OLEYİS bu istihbarat çalışmalarına kadro vereceklermiş.
İlk etapta İstanbul ve Nevşehir’de eğitim çalışmaları yapılmış bunu diğer kentler izleyecek deniliyor.
Bilinen ve sendika tarihi kadar eski yöntemler, cilalı isimler altında yeni örgütlenme stratejisi diye piyasaya sürülüyor.
Sendikaların bunu bilmiyor olmasına, Avrupa Komisyonu’ndan öğrenmesine ve temel çalışmalarından biri olan bilgi toplamayı yapmak için Komisyon’dan yardım almasına neden gerek duyulduğu başlı başına birer tartışma başlığı olur.
Burada amaç gerçekten örgütlenmek mi, yoksa Avrupa Komisyonu tarafından sunulan mali olanaklarla sendikalara dolaylı maddi destek sağlamak mı?
İşte bu sorunun yanıtı Türkiye sendikal hareketi için önemli, yaşanan deneyimler, bu tür çalışmaların konulan amaçtan daha çok maddi çıkar sağlamaya dönük olduğunu gösteriyor.