Hrant Dink’in katili Ogün Samast’ın da Danıştay katili Alparslan Aslan gibi BBP’ye bağlı Alperen Ocakları ile bağlantılı olduğunun açığa çıkması üzerine, BBP’nin CIA’nın Çeçenistan’da kurduğu kontrgerilla tezgahının tetikçi tedarikçisi olduğu yönündeki iddialar bir kez daha doğrulanmıştı. Ankara Halkevleri de 27 Ocak’ta yapılan bir eylemle, Dink suikastinin ardından cinayetin adeta bayraktarlığını yapan açıklamalarla gündeme gelen BBP’ye […]
Hrant Dink’in katili Ogün Samast’ın da Danıştay katili Alparslan Aslan gibi BBP’ye bağlı Alperen Ocakları ile bağlantılı olduğunun açığa çıkması üzerine, BBP’nin CIA’nın Çeçenistan’da kurduğu kontrgerilla tezgahının tetikçi tedarikçisi olduğu yönündeki iddialar bir kez daha doğrulanmıştı. Ankara Halkevleri de 27 Ocak’ta yapılan bir eylemle, Dink suikastinin ardından cinayetin adeta bayraktarlığını yapan açıklamalarla gündeme gelen BBP’ye “gerçek efendisini ve aidiyetini açıkça ilan edebilmesi” için bir Amerikan bayrağı göndermişti.
Eylemin ardından, BBP Genel Başkan yardımcısı Hakkı ÖZNUR adına pek de yorum gerektirmeyen bir açıklama yayınlandı. Bir zamanki adlarıyla Nizam-ı Alem’cilerin bu tuhaf açıklamasını İbret-i Alem olsun diye yayınlıyoruz.
Hakkı Öznur:
“Adının ‘Halk Evleri’ olması dışında halkla hiçbir ilgisi olmayan, çoğu Marksist -Leninist – Maoist ve Ateist Halk Evleri mensubu “Kızıl Militanlar” BBP’yi hedef alan iğrenç bir gösteri yaptıktan sonra; BBP Genel Merkezine bir ABD bayrağı göndermişlerdir.”
Soğuk savaş döneminde birçoğu Moskova ve Pekin’in uşaklığını yapan “Komün Evleri”nin çocukları Komünist sistem çökünce, şimdi de yeni efendileri olan ABD’nin tahsis ettiği “Amerikan evlerinde” CIA elemanlarından staj görerek hainliklerini devam ettirmekteler.
Bu ülkede kimin ‘Amerikan uşağı’, kimin “CIA, KGB, MOSSAD, M-16” ve benzeri istihbarat örgütleriyle teması ve ilişkisi olduğunu en iyi, geçmişleri karanlık ve kirli olan “Derin Sol” mensupları ve çevreleri bilir. 1920’den günümüze emperyalist ülkelerle yatıp kalkan onlardan emir ve talimat alan derin sol mensuplarıdır. Tek parti dönemi özlemcisi, totaliter bir anlayışa sahip, faşizan ve otoriter bir sistemi savunan “Halkevleri”, kurulduğu günden günümüze sabıkalı ve kirli bir geçmişe sahiptir.
Cumhuriyeti kuran, millî irade olan Türk Milliyetçiliğinin yılmaz savunucusu olan Türk Ocakları’nın 1931’de CHP’ye alternatif olacağı endişesi ile; mevcut sistem sahipleri tarafından kapatılması ile 1 yıl sonra yerine kurulan adındaki ‘halk’ kelimesi hariç halkla, onun inanç ve değerleriyle hiçbir zaman ilgisi ve ilişkisi olmayan Halk Evlerinin günümüzdeki uzantıları da; geçmişte olduğu gibi bugünde Milli değerlere ve inançlara haince saldırmaya devam etmektedir.
Bu yeni değil… Halkevleri zihniyet olarak 1930’larda, 1970’lerde, 1990’larda, ülkeyi kaosa sürüklemek için ne yapmışsa günümüzde de aynı fonksiyonunu icra etmektedir.
Faşist CHP diktatörlüğü döneminde kurulan Halk Evleri ve ardından kurulan Köy Enstitüleri ülkemizde Marksist sol fikirlerin ve hareketlerin yerleşmesine ve gelişmesine zemin hazırlamışlardır. Halkevleri halkın meseleleriyle değil halka yabancı millî ve islamî değerlerle kavgalı, millî kültüre ve tarihe düşman materyalist fikirleri benimseyen laikçi seçkinci elitist jakobenlerin ve Marksist -Leninist örgüt mensuplarının legal alanda barınma ve toplanma merkezi olmuştur
Halkevleri ve benzeri marjinal yapılar bugün; ABD, AB ve Siyonist İsrail’den oluşan ve ülkemizi küresel kuşatmaya alan, emperyalist şer güçlerin taşeronluğunu yapmaktadır. Amaçları ise ülkemizde etnik ve mezhep temelli çatışmalara zemin hazırlamaktan başka bir şey değildir.
Asıl Amerikancı ABD Askerlerine Çiçek Veren Mecliste ABD’ye Övgüler Düzen CHP ve Halk Evleri Zihniyetidir.
1932 yılında CHP tarafından kurulan ve onun emrinde çalışan adeta paramiliter bir yapı olan statükocu Halk Evlerini bu gün daha da; totaliter bir hale getiren kızıl ideolojik taassuba sahip bağnaz ve gerici Türk solunun içerisinde yer alan Halk Evlerine takılan bazı gençler kimin “ABD uşağı”, kimin “ABD karşıtı” olduğunu bilmeyebilir. Bu normal çünkü buralara takılan maceraperest gençlere millî şuur ve tarih bilinci değil, Türk Devletine ve Türk Milletine düşmanlık besleyecek zehirler verilmektedir. Buralardan mefkureci insanlar değil, terörist, ateist, satanist yapıdaki kişiler çıkmaktadır. Halk Evlerine hakim olan Marksist ve bölücü emeller doğrultusunda Halk Evlerini kullanan terör örgütlerinin bugün maşası haline gelen onların tetikçiliğine soyunan Halk Evleri bataklığına saplanmış olanlara tarihi gerçekleri hatırlatmakta büyük fayda vardır.
Unutulmasın ki 1946’da limanlarımızı ziyaret eden ABD savaş gemilerine ve askerlerine çiçek veren, onlara yağcılık yapan, yalakalıkta sınır tanımayan dönemin CHP iktidarı ve onun emrindeki Halk Evleri mensuplarıydı.
1947’de soğuk savaşın başlangıcı olarak tarihe geçen ‘Truman Doktrinini’ kabul eden ve emperyalist ABD askerî heyeti ile askerî ve ekonomik anlaşma imzalayan da; dönemin CHP iktidarı idi. Aynı yıl TBMM kürsüsünden ‘Türkiye’yi küçük Amerika yapacağız’ diyen ve ABD’yi ‘barışın ve demokrasinin teminatı’ olarak gördüğünü söyleyenler de, CHP’nin bakan ve milletvekillerinden başkası değildi.
27 Mayıs 1960 darbesinden bir gün sonra dönemin ABD büyükelçiliğini ziyaret eden ve onunla kapalı kapılar ardında konuşan CHP lideri İsmet İnönü idi. 12 Mart 1971 öncesi sol darbe çalışmaları içerisinde yer alan Marksist, darbeci ve cuntacı yayınları çıkartan ve destekleyen yine Halk Evlerinin borazanlığını yaptığı CHP idi. Devam edersek 12 Mart 1971 sonrası ara rejim hükümetlerinde 2 kez Başbakanlık yapan ve Amerikan başkanı Nixon’un övgüsüne mazhar olan, CHP’nin önde gelen birkaç isminden biri olan Nihat Erim’ di. Erimin kabinesinde her biri ABD memuru olan bakanlar vardı birçoğu da CHP milletvekili idi. Ve akabinde 12 Eylül 1980 sonrası cuntanın şefi, ülkücü düşmanı Kenan Evren’in danışma meclisine aldığı kişilerin birçoğu da CHP kökenli Amerikan sever sol siyasetçilerdi.
BBP’nin Millî Duruşu ve Kararlılığı ABD, AB ve İsrail’i Çılgına Çevirmekte
Bugün yine Atlantiğin ötesinden gelip önce Afganistan’ı ardından Irak’ı işgal eden ‘Küresel Terörist’ ABD ve onun kankalarını savunan ve kendilerine devrimci sol diyen bu hainler de geçmişte olduğu gibi bugün de ABD emperyalizmine hizmet etmektedirler.
Bugün ABD işgallerine karşı çıkan ve ona karşı tavır koyan BBP’yi, ABD uşağı olarak göstermek yeni bir Amerikan senaryosudur. Bu senaryoda yer alanlar ise BBP yi kendilerine her zaman olduğu gibi hedef alan marjinal sol çevrelerdir.
Irak’ı yakıp yıkan ABD ye, Filistin’i ve Lübnan’ı işgal eden Siyonist İsrail’e en sert şekilde karşı çıkan, Irak ve Lübnan’daki vahşeti bu ülkelere giderek bizzat yerinde gören ABD ve İsrail’e karşı uluslar arası alanda karşı cephe açan BBP’ye yönelik bilinçli olarak başlatılan kirli ve iğrenç saldırılar uluslararası emperyalist bir oyunun parçasıdır.
İnsanlık düşmanı bir ideoloji olan Komünizm dünyada çökmesine rağmen hala bu iflas etmiş çağ dışı ideolojinin peşinde koşan bir avuç hainin, çapulcu sürüsünün BBP’ye yönelik karanlık eylemlerinin BBP için bir önemi yoktur. Büyük Birlik Partisi olarak piyonlarla değil onların arkasındaki karanlık merkezleri ortaya çıkarmak ve bu karanlık odaklarla uğraşmak birinci düsturumuzdur . BBP’nin Milli Kimliği duruşu iç ve dış mihrakları hep rahatsız etmiştir etmeye de devam edecektir.
Onların rahatsız olması BBP’nin istikametinin doğru olduğunun açık bir göstergesidir . Şer güçler ülkemizi köleleleştirmek için dünden bugüne taşeron örgütler piyonlar ve tetikçiler bulmakta ve kullanmakta bugünde CIA nın besleme
si Türk düşmanı beşinci kol çeteler sokaklarda cirit atmakda .
ABD Bayrağını Bölücüleri TBMM’ye Taşıyan CHP’ye ve Tekelci Medyadaki Amerikancı Solculara Gönderin.
Halk Evleri mensupları ‘Küresel diktatör’ ABD’nin kanla yıkanmış bayrağını, ABD çıkarları doğrultusunda hareket eden bölücü PKK mensuplarını 1991’de Meclise taşıyan ve hala bölücülere kol kanat geren ve daha dün Amerikan köpeği Barzani’ye övgüler dizen bir milletvekili ve milletvekillerine sahip olan CHP genel merkezine gönderin. O da yetmez, Amerika’nın Ortadoğu’daki taşeronu olan ve onun işbirlikçiliğini yapan ‘Ortadoğu’nun siyasi fahişesi’ unvanına sahip Barzani ve Talabani’ye sahip çıkan Amerikancı solcuların ana karargahı, medya plazadaki yoldaşlarınıza yollayın.
O kanlı bayrağı Kerkük’de, Telafer’de ve birçok Türkmen bölgesinde Türkmenler üzerinde baskı ve zulüm uygulayan işbirlikçi peşmergelerle birlikte, onlara soykırım yapan Amerika’nın o bölgedeki dev şirketlerinden ihale alan yatırım yapan ve ortak olan devrimci işadamlarınıza yollayın.
O da yetmez.Dünya çapındaki para spekülasyonlarını yöneten Yahudi George Saros’un Açık Toplum Vakfından, AB fonlarından, yabancı sermayeden beslenen şimdi “Devrimci yolumuz Washington’un, Tel Aviv’in, Davos’un yoludur.” diyen küresel medyayı işgal eden, mandacılığı kurtuluş olarak görüp hainliğe devam eden ÖDP’li, TKP’li ve bilimum diğer sol tandaslı yoldaşlarınıza örgüt liderlerinize şeflerinize gönderin.
Dün “kızıl bayrağı” bugün ise “ABD ve AB bayrağını” benimseyen vatan hainleri ömürlerini Vatanın ve Milletin bölünmez bütünlüğüne adayan, kara ve kızıl Emperyalizme karşı Milli direniş ortaya koyan ve bu yolda binlerce şehit veren, mensupları işkencehanelerden geçirilip darağaçlarında asılan şan ve şeref dolu bir Milli hareketi alçakça bir iftirayla Amerikancı göstereceklerine , esas kendi göbeklerinin niçin ABD’ye bağlı olduklarını sorgulasınlar.
Anti Emperyalist Milli bir hareket olan BBP’liler arasında Amerikancı yoktur ve olamaz da. Ama bugün kimi devlete sızmış, kimi ise tekelci medyaya kapak atmış solun irili ufaklı marjinal grupları Amerikancılarla doludur ve hepsi bugün hepsi ABD’nin BOP projesini destekleyerek; Amerikanın uşaklığını yapmaya devam etmektedirler.
Ermeni Gazeteci Hrant Dink’in öldürülmesini bahane ederek bu provakatif olaydan istifa etmeye çalışan Halk Evleri ve diğer sol örgütlerin foyası bir kez daha çıkmıştır. Bunların amacı cinayeti protesto değil, bu karanlık cinayetten faydalanarak ortamı gerginleştirmek ve halkı cephelere bölmektir. “Hepimiz Ermeni’yiz” diyerek sokaklara dökülen her türlü bindirilmiş hainler topluluğunun “Hepimiz Amerikalıyız” diyecek kadar ABD’ye bağlı oldukları hiç kuşku götürmez bir gerçektir. Türk düşmanı grupların siyasi şovuna dönüşen cenaze töreninde taşınan pankartlara baktığımızda; bunların ancak CIA istasyon şeflerini ve AB siyasi komserlerini sevindirdiğini cümle alem bilmektedir.
Ülkücüler Amerikanın baş düşmanıdır. Dolayısıyla Türk Milliyetçiliğine düşman olan ABD, her zaman gayri milli ideolojileri desteklemiş ve sahip çıkmıştır.
CIA ve MOSSAD’ın Merkezlerinde Derin Solcular Çalışmaktadır.
Bugün CIA’nın MOSSAD’ın, M-16 ve benzeri uluslararası istihbarat merkezlerinde Türk ve Türkiye düşmanı derin sol mensupları, bölücüler çalışmakta ve yetiştirilmektedir. Ülkemizi geçmişten günümüze kaosa sürüklemeye çalışan, örtülü harp uygulayan ABD’nin tahrikçi ve provokatör olarak kullandığı tetikçiler ve örgütler sol hareketlerden çıkmıştır ve hala da çıkmaya devam etmektedir.
İmralı Palas’daki katili ve örgütünü besleyen ABD değil midir? Kandil Dağındaki PKK militanlarıyla iç içe olan, C-4 vb. patlayıcı maddeleri, en modern silahları bu örgüte veren CIA ajanları ve Pentagon görevlileri değil midir? Uyuşturucu ve silah kaçakcılığı yapan, kara para aklayan, sol örgütleri koruyan AB ülkeleri değil midir? “Gladyo” dan bahseden Amerikancı solcular, terör örgütü DHKP-C ve benzeri Marksist sol örgütleri AB başkentlerinde besleyen, başta Dursun Karataş olmak üzere batılı istihbarat servislerinin emrinde çalışan örgüt şeflerini neden görmezden geliyorlar? Esas her biri Gladyo mensubu olan devrimci sol örgüt şeflerinden bahsetmek ve onların karanlık ilişkilerini gündeme getirmek başta Amerikancı provokatör yuvası Halksız Halk Evleri olmak üzere Marksist sol ve bölücü çevrelerin işine gelmez .
CIA’nın, MOSSAD ın, M-16’nın Çocukları BBP’yi Durduramaz.
Tarih şuuru ve Milli kültür bilincinden yoksun Halk Evleri çocukları biraz siyasi tarih bilgisine sahip olsalar ağabeyleri ve babalarının küresel patronların ve baronların tetikçiliğini yaptığını görürlerdi. BBP lideri ve onun kadroları bir Amerikan yapımı olan 12 Eylül 1980 darbesinde işkencelerden geçirilmiş, zindanlara atılmıştır. 12 Eylül darbesinin “ülkücülere karşı” yapıldığını, dönemin ABD Büyükelçisi ve CIA’nın İstasyon şefleri defalarca açıklamışlardır. Muhsin Yazıcıoğlu’nun önderliğindeki Büyük Birlik hareketinin yolu her zaman ABD ve onun yerli işbirlikçileri tarafından defalarca kesilmek istenmiştir.
14 yıllık siyasi hayatı boyunca ilkeli ve seviyeli siyaset izlemiş, demokratik hukuk devletinden yana taraf olmuş, askeri darbe girişimlerine ve cuntalara boyun eğmemiş, zalimlere ve egemenlere paranın ve gücün her şey olmadığını göstermiş, dik duruşun ve temiz siyasetin en güzel örneklerini sergilemiş Büyük Birlik Partisi’ne ‘Amerikancı’ demek, Derin Solun her zaman başvurduğu, artık klasik halini almış o bilindik “derin plak” şarkılarına bir örnek olmaktan öteye gidememektir.
ABD ve onun piyasaya yeniden sürdüğü Amerikano solcuların BBP ve onun lideri Muhsin Yazıcıoğlu’na karşı başlatmış oldukları saldırılar ve iftiralar dün olduğu gibi bugün de yarın da tutmayacaktır. Ve hiç bir şer ve güç odağının karanlık saldırıları, tahrikleri ve provokasyona yönelik çalışmaları bizi demokratik çizgimizden , Milletimize hizmet yolundan döndüremeyecektir.
Her biri 1960’lardan itibaren ABD’nin bizim gibi ülkeleri karıştırmak ve bölmek için gönderdiği ‘Barış Gönüllüleri’ misyonerleri gibi çalışan bu fitne ve fesat odakları da, ABD’ye hizmet etmektedirler. ‘Halk Evleri’ ismini taşıyan bu fitne ve fesat yuvasının ABD’ nin ülkemize gönderdiği sözde Barış gönüllüsü, fakat gerçekte her biri CIA çocuğu olan elemanlarından farkı bulunmamaktadır. ABD’li misyonerlerin kirli emellerini şimdi Halk Evleri ve benzeri grupların elemanları yapmaktadır.
Ayrıca unutmayalım ki ABD, AB ülkeleri ve İsrail, başta Türkiye olmak üzere birçok ülkede derin sol hareketlerini o ülkelerin istikrarsızlaşması adına desteklemişlerdir.
Türkiye’deki Türk solu her zaman Amerikancı ve Batıcıdır. Köksüz ve omurgasız olan Türk solu, her zaman gayri milli siyasetler izlemiş ve sol adına oligarşik darbe ve cuntalardan medet ummuştur.
“Devrimci Yolumuz Kapitalizmin Yoludur.” Diyen Küreselleşmiş Devrimciler.
Dün “tek yol devrim” diyenler, bugünse “tek yol kapitalizm” demekteler, dün, “Kahrolsun Amerika” diyenler bugün Washington’un sözcülüğünü yapmaktadırlar. Dün, “Kahrolsun CİA, MİT” diyenler şimdi ise CIA’ nın, MOSSAD’ ın ve MİT ‘in merkezlerinden çıkmamakta, kimi kadrolu kimi ise gönüllü olarak çalışmakta ve ‘ihbarcılık ve jurnalcilik’ yapmaktadırlar.
Derin Sol mensupları, geçmişteki “eski tüfek” diye andıkları örgüt liderleri, şefleri gibi bugün Türk düşmanı şer güçlerin emrine amade hale
gelmiştir. Birçoğu bugün egemen güçlerin ve çıkar çevrelerinin köpekliğini yapmakta, onlara methiyeler düzmektedirler. Bir zamanlar ‘sürekli devrim’den bahsedenler şimdi ise yeni sömürgecilik olan ‘küreselleşmenin’ hizmetkarları olmuşlardır. Dün İşçi sınıfından dem vuran Patron Ağa devletini yıkacağız diyen “komün fırlamaları” şimdi ise canlı örneğini 28 Şubatta da gördüğümüz gibi patronlar kulübü TÜSİAD’ın yönetim kurullarında yer almakta, onların tetikçiliğini yapmaktadırlar.
Ortadoğu’nun terör bataklığında “devrim hayalleri” kuranlar, şimdi Ortadoğu’da küresel terörist ABD ve İsrail’in muhafızlığını yapmakta, onların küresel projesi olan ‘BOP’ un Türkiye temsilciliğine soyunmuşlardır.
Çoluk çocuğu organize edip onları kışkırtan, iç savaş tahrikçiliğine soyunduran bu provokatör evlerin sahiplerinin şimdi “devrimi bırakıp ihale takipçiliği” yaptıklarını, ‘proleter devrim’ yerine ‘cinsel devrim’ pazarladıklarını cümle alem bilmektedir. Şimdi her biri “IMF” ile yatıp, “Bilderbergle” uyanmakta çok uluslu şirketlerin pazarlamacısı olmuşlardır. Yıllarca “Gerillacılık” oynayanlar gerilla türküleri söyleyenler şimdi vahşi kapitalizmin ürettiği kirlenmenin ve soysuzlaşmanın getirdiği süreçte kimi mafyacılığa soyunmuş kimi “Pornocu” kimi Beyoğlu ve Çankaya barlarında “barmenlik” yapmaktalar.
Devrimci solcular, dün nasıl komünist merkezlerden emir ve maaş alıyorlarsa, şimdi de yeni patronları olan Kapitalist- Enternasyonal Davos ve Brüksel’ den aldıkları dolar ve eurolarla Türk milletine ve Türk devletine haince saldırmaya devam etmektedirler.
Tarih şuuru ve milli kültür bilincinden yoksun Halk Evleri çocukları biraz tarih bilgisine sahip olsalar ağabeyleri ve babalarının , küresel patronların ve baronların tetikçiliğini yaptığını göreceklerdir.
Halk Evleri mi, Yoksa Provokasyon Yuvası mı?
Bugün de Halk Evleri ve benzeri örgütlerde bir araya gelen marjinal gruplar, uluslar arası karanlık servisler tarafından kendilerine verilen ‘provokasyon’ işini yapmaya devam etmektedir.
Materyalist bir zihniyete sahip, Amerikancı komün evlerinin mensupları, her zaman sistem tarafından korunmuş ve kollanmıştır. 12 Mart 1971 öncesi Türkiye’de sol bir devrim yapıp, BAAS tipi bir dikta rejimi kurmak isteyen sol cuntaların arasında şimdi sağda solda gösteri yapan bu çevrenin ağa babaları da bulunmaktaydı. Bunların bir devamını da 28 Şubat sürecinde gördük. Bu süreçte demokrasiyi ortadan kaldırmak, insan hak ve hürriyetlerini yok etmek için ‘post- modern darbe’ peşinde koşanların arasında Halk Evlerine çöreklenmiş olan karanlık zihniyetin mensupları da bulunmaktaydı.
Bunlar kim, halk kim? Halkın değer ve inançlarına saldıran, darbeci ve cuntacılarla kol kola gezen, tank seslerinden medet uman, postal yalamaktan zevk duyan, komin evlerinin çocukları, tıpkı 12 Eylül öncesi olduğu gibi ‘ihtilalin olgunlaşması’ için daha fazla kan dökülmesi, daha fazla çatışma daha fazla tahrik olması için düğmeye basan Amerikancı genarellerin hazırladığı karanlık 12 Eylül darbesinde olduğu gibi, yine ABD’nin istediği yeni bir darbenin şartlarının olgunlaşması için dağıtılan rollerden birini de bu halksız Halk Evleri üstlenmiştir.
Halk Evlerinden yetişme militanların, zihniyet olarak Lenin ve Stalin’in insanlık dışı cinayet örgütleri olan ÇEKA ve GPU mensuplarından farkı bulunmamaktadır. Mao’nun “Kızıl Muhafızları”, Polpot’un ” Kızıl Khmerleri”, Saddam ın ” Devrim Muhafızları” ne ise bunların da onlardan farkı yoktur.
Komünist Sistem Çökünce Şimdi Atatürkçü Kesildiler
Yıllardır kendileri gibi diğer marjinal gruplarla birlikte meydanlara inip orduyu “darbeye” kışkırtan, toplumu tahrik etmeye çalışan, yüce dinimize ve mukaddesatımıza saldıran bu grubun Gazi Mustafa Kemal fikirleriyle de uzaktan yakından ilişkisi yoktur.
Bir yerlerden düğmeye basıldıktan sonra hemen piyasaya çıkan ikide bir “sanal irtica” hikayeleri, ardından “Laiklik elden gidiyor.” safsatasıyla ortalığı velveleye vermeye çalışan bu grupların sistem sahipleri tarafından ortaya çıkarıldığını herkes bilmektedir. Binlerce vatan evladı Stratejik piyon olan PKK ve benzeri terör örgütleri tarafından şehit edilirken bunlar PKK ve diğer terör örgütlerinin avukatlığına soyunurlar. Devlet’e, Millet’e kurşun sıkan katil çetelerinin serbest bırakılması için af kampanyaları düzenlerler. Devrimci sol çeteler her zaman karanlık odaklar tarafından kullanılmış ve kullanılmaya da devam etmekteler.
Devletimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal’e “Burjuva Kemal” diye hakaret eden saldıran müstemlekeci mandacı Komünistler şimdi Atatürk’e sahip çıkmaya çalışıyorlar. Ellerinde kanlı diktatörler Lenin’in, Stalin’in, Mao’nun, Castro’nun posterlerini taşıyanlar, şimdi komünist sistem çökünce; kimi Atatürk’ün ardına kimi “Alevicilik” kimi de “Kürtçülük” yaparak Türk Milletinin inanç ve değerlerine saldırmaya devam ediyor.”