Osmanlılığın son 50 yılında başlayan “Batı” hayranlığımız; “Batı”nın belli bir yanına, belli bir zamandan sonra duyulan ve Cumhuriyet öncesi – sonrası ekonomi-politik iktidarların kışkırttığı tek taraflı bir eğilimdir. Bu sınıfsal eğilim; 19. yy.ın ikinci yarısından sonraki “Batı”yla, yani emperyalist “Batı”yla rezonansa gelişi ve “flört”ü doğurmuştur. Bizimki gibi, 7000 yıllık tefeci-bezirgan rantiyelerin “sıkıyönetim”i altındaki bir “Doğu” […]
Osmanlılığın son 50 yılında başlayan “Batı” hayranlığımız; “Batı”nın belli bir yanına, belli bir zamandan sonra duyulan ve Cumhuriyet öncesi – sonrası ekonomi-politik iktidarların kışkırttığı tek taraflı bir eğilimdir. Bu sınıfsal eğilim; 19. yy.ın ikinci yarısından sonraki “Batı”yla, yani emperyalist “Batı”yla rezonansa gelişi ve “flört”ü doğurmuştur.
Bizimki gibi, 7000 yıllık tefeci-bezirgan rantiyelerin “sıkıyönetim”i altındaki bir “Doğu” toplumunun; “Batı”nın, 16. 17. ve 18. yy.lardaki serbest rekabetçi, girişken sanayici, geniş yeniden üretime dayalı sosyal düzeni ile rezonansa gelmesi, zaten eşyanın tabiatına aykırı olurdu. “Batı”daki ekonomik, sosyal, teknolojik, bilimsel ve politik atılımlar ne zaman tekelleşmeye, holding ve bankalarda finans-kapitalistleşip borsa ve para oyunlarıyla rantiyeliğe dönüştü ise, işte o zaman bu rezonans ve “aşk” başlamıştır.
Osmanlı egemenleriyle “Batı’lı egemenler; on yıllar süren bir “flört” yaşadıktan sonra, 1. ve 2. Meşrutiyet’lerle “nişanlandılar”. 1. Dünya Savaşı’ndan sonra tam “gerdeğe” (Manda ve Himaye’ye) gireceklerdi ki; Kurtuluş Savaşı’yla “yüzükler” atıldı! Neredeyse “evlenemeyecek” duruma geldiler. Ancak, “sağdıçlar” ve “şahitler” çok “tecrübeli” eski kurtlardandı. Kurtuluş Savaşı’nın tozu-dumanı durulunca, sessiz ve derinden “kader ağlarını” örmeye koyulup “çeyiz”i (1923 İzmir İktisat Kongresi’yle) hazırlamaya başladılar. Bedhahlar’ın “iş”leri hassasiyet ve titizlik gerektiriyordu. Devletçiliği 1940’lara kadar baş tacı yapmak zorunda kaldılar. Sonra “sömürge cümbüşü” (Marshall “Yardımı!”) ile “düğün-dernek” (DP) kuruldu. Nihayet “evlilik” gerçekleşmişti. Örgütsüz olan-bırakılan halk, tüm bu “traji-komedya”yı seyretti.
Peki, “Batı” halkları tarihte ne durumda? Onlar da mı pasif seyirci?
– İngiltere’de; 13. yy. “MAGNA KARTA”ları ve “Consul” (Konsey) geleneği,
– İsveç-Norveç halklarının kollektif aksiyon ve örgütlenme gelenekleri,
– Fransa’da; 14. yy.da “Tiers-état”yı (ve daha sonra girişken sanayi işverenlerini de) içine alan
“ETAT-GENERAUX” Meclisleri, 17. – 18. yy. toplumsal ayaklanma ve devrimleri, 19. yy. “Komün” geleneği,
– 18. ve 19. yy.da Almanya köylülerinin mücadeleleri,
– Amerikan halkının bağımsızlık ve vatandaşlık savaşı,
– Özelikle İsviçre’de yaygın ve etkin olan doğrudan demokrasi ve “Halk Konseyleri”…
Tüm bunlar, “Batı”da sanayi toplumlarının kurulabilmesi ve Ortaçağ karanlığının aşılabilmesinde başrol oynamışlardır. O toplumlar, bugün de; sendikalarında, kooperatiflerinde, birliklerinde ve konseylerinde, bir tek vatandaşı bile açıkta kalmaksızın örgütlüdür. Devlet, siyasi iktidarlar, kamu-özel sektör, tarım, sanayi işletme ve fabrikaları; olabildiğince, bu örgütlerin danışmanlığı, gözetimi ve denetimindedir. Hatta, bu ülkelerin birçoğunda, başta toprak ve tarım olmak üzere birçok sınayi ve endüstri dalında aracı-tüccar yoktur. Üretim, kredilendirme, dağıtım, tüketim, ulaştırma ve hatta ihracat; tarım kooperatifleri, birlikleri, merkez birlikleri, kooperatif bankaları ve kamu kuruluşları tarafından gerçekleştirilmektedir.
Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu “TİSK” in 17 no’lu “inceleme yayını”; “Avrupa Birliği Ülkelerinde Ekonomik ve Sosyal Konseyler”i anlatıyor. Belki çeviri yetersizliğinden kaynaklanan, belki de işlerine öyle geldiği için bazı atlama, “kısaltma” ve “yorum”lar; asıl metinden farklı çağrışım ve anlamlar içerse de, konuya ışık tutacağına inanıyoruz. Sosyal ve hukuki yapımıza daha uygun olabileceği düşüncesiyle İtalya ve Fransa konseylerini örnek olarak aldık:
“İtalya Ulusal Ekonomi ve Çalışma Konseyi (Conciglio Nazionale dell’ Economia e del Lavoro: CNEL)
1. Kurumsal Yapısı
İtalya Ulusal Ekonomi ve Çalışma Konseyi, 1947 Anayasası’nın 99. Maddesi’ne ve 5 Ocak 1957 tarihli yasaya dayanılarak kurulmuştur. Bir Başkan ve 79 üyeden oluşan Konsey’de, temsilciler, 4 ayrı grupta toplanmıştır:
1. Grup: Ücretli Çalışanlar
– Sanayi………………………..7 temsilci
– Yarım………………………….5 temsilci
– Ticaret ve turizm…………..3 temsilci
– Taşımacılık………………….3 temsilci
– Kredi kurumları……………2 temsilci
– Sigorta……………………….1 temsilci
– Balıkçılık…………………….1 temsilci
– Belediye işletmeleri………1 temsilci
– İşletme yöneticileri……….2 temsilci
Toplam: 25 temsilci
2. Grup: Küçük Üreticiler-Serbest Çalışanlar
– Serbest meslek……………..2 temsilci
– Tarım……………………………5 temsilci
– Zanaat…………………………3 temsilci
– Kooperatifler…………………3 temsilci
Toplam : 13 temsilci
3. Grup: Büyük Şirketler-İşletmeler
– Sanayi………………………..4 temsilci
– Tarım………………………….3 temsilci
– Taşımacılık………………….3 temsilci
– Ticaret………………………..2 temsilci
– Sigorta……………………….1 temsilci
– Kredi kurumları……………1 temsilci
– Tasarruf sandıkları……….1 temsilci
– Balıkçılık…………………….1 temsilci
– Turizm………………………..1 temsilci
Toplam: 17 temsilci
Yerel Yönetim İşletmeleri ve Kamu İşletme Organları
– Belediye şirketleri………………1 temsilci
– Sanayi geliştirme mrk. – IRI….1 temsilci
– Kamu organları…………………..2 temsilci
Toplam: 4 temsilci
4.grup: Uzmanlar
– Cumhurbaşkanlığı………………………………………….8 temsilci
– Ulusal Akademi Birliği……………………………………..3 temsilci
– Çeşitli kurumlar-demokratik kitle ve meslek örg…..9 temsilci
Toplam: 20 temsilci
İlgili kurum, kuruluş ve örgütlerin seçtiği bu temsilciler; Bakanlar Kurulu kararıyla, Cumhurbaşkanı tarafından CNEL (Konsey) üyesi olarak atanır.
Konsey üyeleri;
– Sosyal tarafların ve belediye işletme ve şirketlerin temsilcileri için, tabanı en geniş sendika ve konfederasyonlar tarafından,
– Mesleklerin temsili için, Adalet Bakanlığı tarafından onaylanmış, ulusal düzeydeki meslek örgütleri ve birlikleri tarafından,
– Sanayi Geliştirme (Yeniden Yapılandırma) Merkezi – IRI’nın temsilcileri ve çeşitli kurumların uzmanları, bu kurumlar tarafından,
– Kamu Organları’nın temsili için, Çalışma ve Sosyal İşler Bakanlığı’nın isteği üzerine, ilgili işletme ve kurumların Genel Kurul ve Yönetim Kurulları tarafından seçilirler.
21 Temmuz 1969 tarihli yasa gereği, Konsey üyelerinin, daha önce 3 yıl olan görev süreleri 5 yıla çıkarılmıştır. Üyeler, tekrar seçilebilirler. Görev süresi bitiminden önce üyeliğin boşalması durumunda, aynı usulle seçim yapılır.
2. İşleyişi
Konsey’in hazırladığı Konsey İçtüzüğü, Bakanlar Kurulu’nun önerisiyle, Cumhurbaşkanı kararnamesiyle onanır.
Konsey; Başkan Yardımcısı ile iki üyesi Başkan tarafından ve diğerleri Konsey Genel Kurulu tarafından seçilen 8 üyelik bir Başkanlık Komitesi kurar. Bu Komite, Konsey’in işleyiş ve çalışmalarını koordine eder.
Konsey Yürütme Kurulu ise, Konsey Genel Kurulu tarafından seçilen iki B
aşkan Yardımcısı ve bir Başkan’dan oluşur.
Konsey’in bütçesi Parlamento’ya sunulur. Konsey içinde 5 komisyon yer almaktadır:
– Ekonomik ve Mali Politika Komisyonu,
– Çalışma, Sosyal Yardım ve İşbirliği Komisyonu,
– Tarım, Gıda ve Doğal Kaynaklar Komisyonu,
– Sınai Üretim, Zanaat, Ticaret ve Turizm Komisyonu,
– Nakliyat, İletişim, Enerji ve Hizmetler Komisyonu.
Konsey üyelerinin onda bir ve Komisyon üyelerinin beşte bir çoğunluğu, incelenen konunun Konsey Genel Kurulu’na sunulması isteğinde bulunabilir.
3. İşlevleri ve Faaliyetleri
Kendi inisiyatifi ile Başkan, yazılı olarak odalar, hükümet veya Konsey üyelerinin dörtte biri Genel Kurul çağrısında bulunabilirler.
Parlamento, senato ve hükümet; Konsey’in denetimine açıktır ve politik, ekonomik, mali ve sosyal konularda Konsey’e danışır. Konsey, yasa ve kararname tasarılarının hazırlık sürecine katılır. Konsey tüm bu alanlarda araştırma ve çalışmalar yapar, alternatif program taslakları hazırlayıp parlamentoya, senatoya ve hükümete öneriler sunar, Parlamentoya yasa tasarıları önerir. Ayrıca, her ay basılan Konsey Bülteni de, Konsey ve komisyonların faaliyetleri ile ilgili bilgi verir.
Fransa Ekonomik ve Sosyal Konseyi (Conseil Economique et Social: CES)
1. Kurumsal Yapısı
Avrupa Birliği Ekonomik ve Sosyal Komitesi’nin kuruluşunda model olarak alınan Fransız Ekonomik ve Sosyal Konseyi, Fransa’nın anayasal bir kurumudur. 1958 tarihli Fransız Anayasası’nın 69, 70, 71. maddeleri, Konsey’in statüsünü belirlemiş, teşkilatı ve işleyişi ise 29.12.1958 tarihli kanun hükmünde kararname ile belirlenmiştir. Bu düzenleme; 1962 ve 1984 yıllarında geliştirilmiş ve Konsey’in yetki, hareket ve çalışma alanları daha da genişletilmiştir.
Konsey’in oluşumunda iki temel kriter ağır basmaktadır. Bunlardan biri; tüm önemli ekonomik ve sosyal faaliyetlerin yani tüm halk kesimlerinin temsil edilmesi, diğeri ise; başta federasyon, konfederasyon ve birliklerin olmak üzere tüm temsilcilerin o örgütler tarafından seçilmesi ve Başbakan’a bildirilmesidir.
Konsey, 5 yıllık bir süre için seçilmiş-atanmış 230 üyeden oluşur. Konsey üyelerinin üçte birinden fazlası (toplam 230 üyenin 163’ü) mensup oldukları teşkilat tarafından seçilip doğrudan atanır:
Özel-kamu sektöründe çalışan işçileri temsil eden sendikal kuruluşlar 69 üye; Özel sektör işletmelerini, sanayi, ticaret, tarım, esnaf ve sanatkar kesimleri ile serbest meslek mensuplarını temsil eden mesleki kuruluşlar 65 üye; kooperatifler ve yardımlaşma kuruluşları 19 üye; aile dernekleri 10 üye.
Hükümet tarafından görevlendirilen 67 üye ise:
– Yetkili danışma organlarının teklifi üzerine kamu işletmelerinden 17,
– Kamuya yararlı derneklerin ve yurt dışında ikamet eden Fransız vatandaşlarını temsil eden kuruluşların seçtikleri 8,
– Tasarruf ve toplu konut faaliyetini temsilen atanan 2,
– Ekonomik, sosyal, bilimsel ve kültürel alanda nitelikli 40 üyeden oluşur ve Konsey üyeliğine Bakanlar Kurulu Kararı ile atanırlar.
Konsey üyeliği, üyenin mesleki veya sendikal görev ve sorumluluklarını yerine getirmesini engellemez. Üyeler, milletvekili maaşının üçte birine eşit bir maaş ve temsil ödeneği alırlar.
Konsey, ülkedeki tüm demokratik kitle ve meslek örgütlerini, ekonomik ve sosyal güçlerin tamamını temsil eder.
Grup görüşlerini, grup başkanlarının idaresinde toplanan üyeler oluşturur.
Konsey üyeleri, kendi hazırladıkları İç Tüzük’te oluşturdukları Komisyonlar’daki şu gruplarda çalışırlar:
– Tarım 31 üye,
– Esnaf ve Sanatkarlar 10 üye,
– Dernekler 5 üye,
– Fransız Demokratik Çalışma Konfederasyonu (CFDT) 17 üye,
– Fransız Yöneticiler Sendikaları Konfederasyonu (CFE-CGC) 7 üye,
– Fransız Hıristiyan Çalışanlar Konfederasyonu (CFTC) 6 üye,
– Çalışma Genel Konfederasyonu (CGT) 17 üye,
– İşçi Gücü Genel Konfederasyonu CGT-FO) 17 üye,
– Kooperatifler 10 üye,
– Deniz aşırı bölgeler 8 üye,
– Özel sektör işletmeleri 27 üye,
– Kamu sektörü işletmeleri 10 üye,
– Milli Eğitim Federasyonu (FEN) 4 üye,
– Yardımlaşma Kuruluşları 4 üye,
– Seçilen-atanan konularında yetkili kişiler 40 üye,
– Serbest meslekler 3 üye,
– Dış ülkelerdeki Fransızlar, tasarruf ve toplu konuttan tms. 4 üye,
– Aile Dernekleri Birliği (UNAF) 10 üye
2. İşleyişi
Konsey’in, Parlamento’nunkine benzer bir organizasyonu vardır. 230 Konsey üyesi, kendi aralarında bir Başkan ve diğer Büro üyelerini seçerler. Başkan; Büro Başkanları ve Genel Sekreter ile koordinasyon halinde, Konsey faaliyetlerinin etkin ve sağlıklı olarak sürdürülmesinden sorumludur.
Konsey Başkanı; Büro’yu toplantıya çağırır, gündemi tespit eder ve toplantıları yönetir. Genel Kurul’u toplar ve görüşmelere başkanlık eder. Konsey’i temsil eder ve hükümetle ilişkileri sağlar, kuruluşu yurtdışında tanıtır.
Büro, Konsey’in ortak yönetim organıdır. 14-18 üye, Başkan, dört Başkan Yardımcısı, iki İdare Amiri ve dört sekreterden oluşur. Büro’nun, Genel Kurul’un kompozisyonunu yansıtması esastır ve iki buçuk yıllık bir süre için gizli oyla seçilir.
Büro, Ekonomik ve Sosyal Konsey’in faaliyetini ilgilendiren tüm konularda karar alır, iç tüzüğü hazırlar. Grupların ya da bölümlerin teklifi üzerine, Konsey’in kendi inisiyatifi ve inceleyebileceği konuları seçer, gündemini saptar, bölümler arasındaki görev dağılımını yapar ve grupların teklifi üzerine çalışma gruplarını tayin eder. Genel Sekreter, müzakere ve kararlara katılır. İdare Amirleri, kuruluşun mali konularından sorumludur.
Genel Sekreter, Büro’nun teklifi üzerine Cumhurbaşkanı’nca atanır. Bu konudaki teamül, adayların birden çok sayıda olması ve önerilecek kişilerin büro tarafından seçilmesidir…
Bölümler ve çalışma koşulları aşağıdaki gibidir:
1- Sosyal İşler Bölümü: Nüfus, aile, sağlık, sosyal güvenlik, eğitim.
2- Çalışma Bölümü: İstihdam, çalışma şartları, mesleki eğitim, çalışma ilişkileri.
3- Bölge Ekonomisi ve Bölgesel Düzenleme Bölümü: Adem-i merkezileşme, bölgesel düzenleme, yerinden demokratik yönetim, ulaştırma.
4- Hayat Standardı Bölümü: Şehircilik, yerleşim, çevre, kültürel faaliyetler, turizm ve boş zamanların değerlendirilmesi.
5- Maliye Bölümü: Para, tasarruf, kredi, vergi, işletme finansmanı ve yönetimi…
Konsey bütçesi, konsey tarafından hazırlanıp Maliye Bakanlığı’nca onaylanarak Parlamento tarafından kabul edilir.
Ekonomik ve Sosyal Konsey’in tamamı Genel Kurul’u meydana getirir. Genel Kurul genellikle ayda iki kez toplanır. Cumhurbaşkanı, Başbakan, Millet Meclisi ve Senato Başkanı’na da bilgi verilir. Bakanlar ise Genel Kurul’da bulunur ve genel görüşmelere katılır. Genelde görüşmeler aşağıdaki düzende gelişir:
– Bölüm raportörünün yaptığı sunuş konuşması,
– Genel tartışma (Çeşitli grupların temsilcileri görüşlerini belirtirler),
– Yetkili Bakan’ın yaptığı konuşma,
– Görüş taslağı hakkındaki değişiklik önerilerinin tartışılması,
– Oylamaya ilişkin açıklamalar,
– Görüş taslağının tamamının oylanması.
Konsey’in ilgili bölümleri tarafından hazırlanan bir kanun ya da kararname taslağı Konsey’ce incelenip oylandıktan sonra Hükümet’çe kabul edilebilir.
3. İşlevleri ve Faaliyetleri
– Konsey, Yürütme’ye görüş sunar ve Parlamento’ya sunulan kanun tasarıları hakkında görüş bildirir.
– Yürütme ve Yasama karşısında bağımsızlığı Anayasal garanti altına a
lınmış, Anayasal bir kurumdur.
– Ülke bazında teşkilatlanmış demokratik kitle ve meslek örgütlerince seçilen üyelerden meydana gelen temsili bir kuruldur.
– Ekonomik ve sosyal alanda kamu otoritesine ve kamu inisiyatifine, halk kesimlerinin söz ve karar sahibi olmalarına olanak tanıyan bir danışma, denetleme ve karar kuruludur. Ekonomik ve sosyal konseyin görev alanı çok geniştir. Hükümetin isteği üzerine ya da kendi inisiyatifi ile tüm güncel sorunlar hakkında hükümete ve kamuoyuna görüş bildirir. 1958 Anayasası Konsey’in görev alanını katı şekilde sınırlamamış, esneklik tanımıştır. Konsey, ekonomik ve sosyal alanda olduğu kadar, kültürel ve sanatsal alanda da etkinlik ve çalışmalarını sürdürür.
Konsey’in üçlü bir misyonu bulunmaktadır:
– Halk kesimlerinin, ekonomik ve sosyal politikalar üreterek hükümete alternatifler getirebilmesi,
– Çeşitli meslek kategorileri arasındaki dayanışmayı ve iletişimi sağlaması,
– Hükümetin ekonomik ve sosyal politikalarına halk katılımının sağlanması.
Konsey, bu amaçla bünyesinde yer alan mesleki ve sosyal örgütleri temsil eden üyeler arasındaki tartışma ve görüşmeler sonucu görüş, rapor ve incelemeler hazırlar. Bu dokümanlar, oylamayla ortaya çıkan çoğunluk görüşünü yansıtır. Bunlar hükümete sunulur. Konsey Başkanı, belirtilen çalışmaları Devlet Başkanı’na, Başbakan’a, Parlamento Üyeleri’ne ve diğer devlet kuruluşlarına gönderir, kamuoyuna açıklar. Hükümetin Konsey’e başvurarak görüş istemesi bazı hallerde zorunlu, bazı hallerde ihtiyari kılınmıştır. Kalkınma plan ve programlarının hazırlanması sırasında Konsey’e başvurulması zorunludur. Ayrıca hükümet, 1984 yılından beri Konsey’e plan ve uygulamalarına ilişkin yıllık rapor vermektedir.
Programlar açısından Konsey; tarım sektörü, bilimsel araştırmalar, demokratikleşme, mesleki ve teknik sorunlar ve eğitim, kültürel zenginlik, doğa ve anıtlar gibi konularda görüş hazırlar. Konsey, yılda iki kez ekonomik konjonktür hakkında görüş sunar, devleti ve toplumu ilgilendiren ekonomik ve sosyal nitelikteki tüm projeleri görüşür. Konsey, hükümet adına Başbakan tarafından görevlendirilir. Konsey tüm toplumsal sorunları kendi inisiyatifi ile inceleyebilir. Konsey yine kendi inisiyatifi ile gerekli gördüğü reformları hükümete bildirebilir. Konsey, bir konuyu inceleme kararı aldığında bunu hükümete bildirir. Bu inisiyatif hakkı Konsey’ce geniş şekilde kullanılmakta ve Konsey’e pek çok reforma etkinlikle katılma imkanını vermektedir. Ekonomik ve Sosyal Konsey her yıl ortalama yirminin üzerinde rapor, görüş ve inceleme hazırlar. Yetki alanının genişliği nedeniyle fonksiyonlarını çok çeşitli sektörlerde sürdürmektedir.
Demokratik ve özerk bir yapıya sahip olan Konsey, üyelerinin ilgi ve tecrübe birikimi ile geleceğe de ışık tutar, önerilerde bulunur. Fransa’nın üçüncü anayasal kurumu olan Konsey, toplumun tüm kesimlerinin temsilcileri yoluyla görüşlerini resmi bir zeminde ve serbestçe ifade edebildiği tek danışma, denetim ve karar teşkilatı konumundadır. Hükümet her yıl Konsey’e, açıklanan görüşlerin uygulamadaki sonuçları hakkında bilgi verir. Konsey görüşlerinin siyasi iktidar nezdindeki gerçek etkileri hakkında fikir veren bu dokümanlar, görüşlerin %50 oranında benimsendiğini göstermektedir.
“Konsey, Fransa’nın demokratik hayatının vazgeçilemez bir parçasıdır….” Bu karma “Konseyler”in “Batı”lı siyasi iktidarlarca tanınma tarihlerinin “2. Dünya Savaşı” sonrasına rastlaması tesadüf değildir. Sosyalizmi bir dünya sistemi olarak kabullenmek ve o sistemle “soğuk savaş” ortamında “rekabet” etmek zorunda kalan “Batı”lı egemenler; kendi halklarının yüzyıllardır devam eden örgütlü mücadelelerini ve yönetimde söz ve karar sahibi olma taleplerini (işveren kesimleriyle “Karma Konseyler” şeklinde de olsa) Anayasal ve yasal olarak tanımaya mecbur kalmışlardır.
Bu sosyal örgütlülükler; kimi çok bilmiş “aydınlar”ımızın iddia ettikleri gibi “önce eğitim!”, “önce demokratikleşme!” ya da “önce sanayileşme!” ile edinilmiş bir gelenek değildir. Tam tersine, o halkların kollektif aksiyon ve örgütlenme geleneği ve de hür inisiyatif kabiliyeti; nispeten sağlıklı ve hızlı sanayileşmeyi, devlete ve işverenlere karşı mücadeleyle kazanılmış ekonomik, sosyal, demokratik, politik, kültürel hak ve platformlara sahip toplumları doğurmuştur.
Örneğin:
– Sendikal örgütlenme; sanayileşmeyi önleyip yavaşlatmamış, tam tersine, işverenleri, daha gelişkin teknolojiyle daha kaliteli üretime ve rekabete zorlamıştır.
– Tarım alanındaki üretim, kredi, dağıtım ve tüketim kooperatifleri; tefeci-tüccar sömürüsünü ve feodal-derebeyi toprak ağalığını ortadan kaldırmıştır.
– Örgütlü toplum; devleti, “sosyal devlet”, “hukuk devleti” olmaya zorlamıştır.
– Örgütüne dayanarak ekonomik, sosyal, kültürel ve politik haklarını korumayı ve geliştirmeyi becerebilen insanların oluşturduğu nispeten demokratik toplumlarda ezilme, sömürülme, horlanma; bizdekine oranla çok daha az ve zordur.
“Batılılaşmış”, “sanayileşmiş”, demokratik, laik, “insan hakları”na saygılı, “çağdaş” ve sağlıklı bir toplum kurmakta samimiysek; sebepleri sonuçlarla karıştırmamalıyız. O toplumlar, bugün geldikleri seviyeye; 13. yy.dan başlayıp 19. yy. sonuna kadar süren örgütlü mücadeleleri ve devrimleriyle ulaştılar. Bilimde, sanayide ve teknolojideki gelişmişlikleri, ileri demokrasi ve cumhuriyetleri; emperyalistleşip gericileşmeden önce sağladıkları altyapı ve atılımlarla gerçekleşmiştir.
20. yy.ın emperyalist “Batı”sı ve rantiye finans-kapitalizmi; bizim gibi toplumların gelişebilmesi için bir “model” olamaz. İki “Dünya Savaşı”, “Yeni Dünya Düzeni”, “Batı” toplumlarındaki ekonomik, sosyal, kültürel, politik gerilik ve gericilik girişimleri, ülkemizin ve toplumumuzun şu an içinde bulunduğu kaos ve kriz; buna tanıklık etmeye yeter. 100 yıldır, “Batı”nın da dünyanın da yeni egemenleri olan uluslararası tekelci sermaye ile, 17. ve 18. yy. ulusal sanayi sermayeleri arasında çok fark vardır. Bu yeni “efendiler”in ve onların geri kalmış ülkelerdeki uzantılarının; ulusal sanayii, demokrasiyi ve cumhuriyeti halkla birlikte kurup geliştirmek gibi bir “sorunları” yok! Tam tersine, mevcut demokrasi ve cumhuriyetleri bile hazmedemiyorlar.
Ülkemizde işverenler, holdingler, büyük sermaye çevreleri TÜSİAD’larda, iş konseylerinde, ticaret ve sanayi odalarında dişlerinden tırnaklarına kadar örgütlüdürler. Siyasi iktidarı diledikleri gibi etkileyip yönlendiriyorlar. Öncelikle yapılması gereken, bu azınlık baskı ve tahakkümüne karşı halk kesimlerimizin; işçilerimizin, köylü üreticilerimizin, memur, küçük sanayici ve esnaf kesimlerimizin kendi örgütlerinde ve ayrı konseylerinde örgütlenmesidir. Gerekirse daha sonra karma konseyler de oluşturulabilir.
“Batı”nın örnek alınabilecek dönemi; reform-rönesans-aydınlanma ve 17-18-19. yy. bilimsel-teknolojik atılımlar ve sosyal devrimler çağıdır. “Batı” halklarının o dönemlerdeki örgütlenme ve kollektif aksiyon örnekleri, önümüzdeki yolu aydınlatabilir. Yaşanabilir bir doğa ve toplum yaratabilmek için; tüm bu evrensel örneklerden dersler çıkartıp, Türkiye orijinalitesinde, örgütlü halkımızın kollektif aksiyonunu hayata geçirmeliyiz.
ÖRGÜTLÜ TOPLUM HERŞEYDEN ÖNCE GELİR.