GLOBALPOLİTİKÜLTÜR ABD’nin Irak’tan çıkması olanaksız. Bunun en az iki nedeni var. Birincisi, ABD’nin Irak’a gelmesinin arkasında uzun dönemli jeopolitik çıkarlar var. İkincisi, ABD dışişleri, Irak’tan çıkarlarsa, bölgenin, halen nükleer silahlara sahip olmaya çalışan İran’ın etkisine açık kalacağına inanıyor. İsrail’in ve bölgedeki Sünni Arap devletlerinin yöneticileri de aynı düşüncede. Ayrıca, İsrail faktörü ABD’yle İran ve Suriye […]
GLOBALPOLİTİKÜLTÜR
ABD’nin Irak’tan çıkması olanaksız. Bunun en az iki nedeni var. Birincisi, ABD’nin Irak’a gelmesinin arkasında uzun dönemli jeopolitik çıkarlar var. İkincisi, ABD dışişleri, Irak’tan çıkarlarsa, bölgenin, halen nükleer silahlara sahip olmaya çalışan İran’ın etkisine açık kalacağına inanıyor. İsrail’in ve bölgedeki Sünni Arap devletlerinin yöneticileri de aynı düşüncede. Ayrıca, İsrail faktörü ABD’yle İran ve Suriye arasında bölgeye yönelik bir çıkar ortaklığı, modus operandi oluşturmaya engel.
Ama, ABD halkı Irak’tan çıkılmasını istiyor. Meclislerin ikisini de ele geçiren Demokratlar bu isteğe duyarlı davranmaya çalışıyorlar. Başkanlık seçimleri yaklaşmaya başlayınca, seslerini daha da yükseltecekleri kesin. Öyleyse, ABD eğer Irak’tan, bir biçimde, uzun dönemli jeopolitik çıkarlarına zarar vermeden çekilmeyi planlayacaksa, önce, İran’ın etkisizleştirilmesi gerekiyor. Diğer bir deyişle ABD açısından Irak’tan çıkış, İran üzerinden geçiyor…
Savaş davulları, rüşvet, ‘ılımlılar ekseni’
İran’a yönelik bir sürecin hızlanmaya başladığının ilk belirtileri aralığın ikinci yarısında ortaya çıkmaya, giderek de çoğalmaya başladı.
ABD Suudi Büyükelçisi Prens El Türki ‘nin aniden istifa ettiğini daha önce aktarmıştım. Bu olayın etrafında yoğunlaşan söylentiler, Türki’nin, Suudi yönetimi içinde, İran’a yakınlaşmaktan yana olan bir kesimi temsil ettiğini düşündürüyor ( The Times 04/01, UPI 07/01). Tam o sırada İngiltere’de çok ilginç bir gelişme yaşandı. Tony Blair, Suudi kraliyet ailesinin, İngiliz silah şirketlerinden rüşvet aldığına ilişkin soruşturmayı, İngiliz yasalarının Suudilere uygulanmayacağını açıklayarak durdurdu. Hemen arkasından Dubai’de yapığı bir konuşmada, Ortadoğu’da İran, Hamas ve Hizbullah ‘a karşı bir “ılımlılar ekseni” oluşturma çağrısı yaptı ( BBC 20/12/-06). ABD ve İngiltere bölgede, İran karşıtı bir cephe inşa etmeye çalışıyorlardı. Bu sırada, ABD, İran’a yönelik bir harekât sırasında Irak’ta arkasını sağlama almak için Mukteda el Sadr milislerine yönelik bir saldırıya hazırlanmaya başladı.
Blair’e yakın İngiliz medyasının, “havası” bu yönde değişmeye başladı. Örneğin, BBC ‘nin en önemli haber analiz programı NewsNight yaptığı özel bir programda, geçen ay Irak’ta yakalanan beş İranlı diplomatın, Irak siyasetini etkilemeyi amaçlayan üst düzey istihbarat görevlileri olduğunu anlattı. Halbuki bu diplomatlar Irak hükümetinin davetlisiydiler. The Observer gazetesinin garip bir başyazısı da, Irak’taki “iç savaştan” Mukteda el Sadr’ın “zorba militanlarının” sorumlu olduğunu ileri sürdü.
Boston Globe İran’da rejim değişikliğine yönelik, gizli ve açık eylemlerin eşgüdümünü sağlamak için kurulan İran Suriye Politika ve Harekât grubunun etkinliklerinin ve bütçesinin arttığını bildiriyor (02/01/07). İsrail uçakları Akdeniz’de, Cebelitarık’a kadar gidip gelerek uzun menzilli uçuş provaları yapıyorlar ( UPI , 09/01).
‘İki yıla kalmaz savaş’ mı?
Başkan Bush ‘un savunma ve dış politika kadrosunu yeniden düzenleyerek etrafına savaştan yana politikacıları toplaması ( The Times 06/01) da kimi kararların çoktan alınmış olabileceğini düşündürüyor.
Geçen hafta, Los Angeles Times, neo-con’ların yönetim üzerindeki etkilerinin yeniden artmaya başladığını aktararak, Associated Press ve UPI uçak gemileri USS Stennis ‘in ve USS Ronald Reagan ‘ın Basra Körfezi’ne gitmekte olduğunu yazarlar, USS Eisenhower ‘ın eylülden bu yana körfezde olduğunu anımsatırlarken, İngiltere’de Daily Mirror , Bush’un bir üst düzey danışmanı, CIA İran uzmanı Marc Gerecth’e dayanarak, Bush yönetiminde, özellikle İsrail’de savaş yanlısı eğilimlerde belirgin bir güçlenme olduğunu, ABD’nin iki yıl içinde İran’a mutlaka saldıracağını iddia ediyordu (04/01). Pazar günü de The Times , çeşitli İsrail istihbarat kaynaklarına dayanarak, bir İsrail saldırısının düşük verimli nükleer bombalarla yapılacağını ileri sürdü. Gazeteci Robert Fox , The First Post’taki yorumunda “Medya bizi yumuşatmaya mı çalışıyor” diye soruyordu (05/01).
Bush, bugün yeni Irak politikasını, bu bağlamda da Irak’a ek asker göndereceğini açıklayacak. Eski NATO Başkomutanı Wesley Clark , nüfus/polis oranından hareketle Irak’ta sonuç alabilmek için en az 500 bin asker gerektiğini, söz konusu 20-30 bin ekstra askerin, olsa olsa kısa dönemli, yerel amaçlı kullanılabileceğini, genel resmi etkilemeyeceğini söylüyordu ( The Independent, 07/01). Sakın bu ek asker, yığınak vb… Irak’ta düzeni sağlamakla değil de yaklaşmakta olan İran operasyonuna yönelik ön tedbirleri almakla, örneğin El Sadr’ı tasfiye etmekle ilgili olmasın?
Cumhuriyet