Hekimler “Torba Yasa”ya karşı, yarın (30 Ocak 2007) “itiraz eylemi”ne gidiyorlar. Türk Tabipleri Birliği’nin konuya ilişkin açıklaması şöyle: BASIN AÇIKLAMASI İthal Ucuz Hekim… Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası… Eğitim Hastanelerinde AKP Kadrolaşması… 100.000 HEKİMİN BAŞINA GEÇİRİLMEYE ÇALIŞILAN TORBA YASAYA KARŞI BUGÜN “İTİRAZ EYLEMİ”NDEYİZ! AKP Hükümeti tarafından hazırlanan “Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu, Sağlık Personelinin Tazminat ve Çalışma […]
Hekimler “Torba Yasa”ya karşı, yarın (30 Ocak 2007) “itiraz eylemi”ne gidiyorlar. Türk Tabipleri Birliği’nin konuya ilişkin açıklaması şöyle:
BASIN AÇIKLAMASI
İthal Ucuz Hekim… Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası… Eğitim Hastanelerinde AKP Kadrolaşması…
100.000 HEKİMİN BAŞINA GEÇİRİLMEYE ÇALIŞILAN TORBA YASAYA KARŞI
BUGÜN “İTİRAZ EYLEMİ”NDEYİZ!
AKP Hükümeti tarafından hazırlanan “Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu, Sağlık Personelinin Tazminat ve Çalışma Esaslarına Dair Kanun ile Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” ilgili komisyonun katılmaması nedeniyle 25 Ocak 2007 tarihinde TBMM Genel Kurulu’nda görüşülemedi ve 30 Ocak 2007 Salı gününe ertelendi.
“Torba Yasa” olarak tanımlanan bu Tasarı ile getirilmeye çalışılan değişikliklerin bazıları şunlardır:
1- İthal ucuz hekim çalıştırmanın yasal altyapısının hazırlanması
1219 sayılı Kanun’daki “Türkiye Cumhuriyeti’nde hekimlik yapmak ve ne biçimde olursa olsun hasta tedavi edebilmek için Türkiye Tıp Fakültesinden diploma almak ve Türk bulunmak gereklidir” ifadesindeki “ve Türk bulunmak” ibaresi madde metninden çıkarılmak istenmektedir.
Bu yasal düzenlemeyle uluslararası deneyim ve bilgiden faydalanma amacı değil, sadece eğitim ve çalışma imkanları bizden daha kötü olan çevre ülkelerden gelecek ve düşük ücretle çalışmaya razı hekimlerin istihdamı hedeflenmektedir. Hükümet, böylece Sağlıkta “Dönüşüm” Programı’nın gereği olarak sağlık piyasasına ucuz iş gücü oluşturmak, yedek işsiz hekim ordusu yaratmak istemektedir. Nitekim Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın “Türki Cumhuriyetlerde aylık 100- 150 dolara çalışacak yabancı hekimler var” sözleri bu amacı açıkça ortaya koymaktadır.
“İthal hekim” çalıştırmanın diğer hedefi de sağlık “pazarı”nı uluslararası sermayeye açmaktır. Hükümet’in amacı hiçbir şekilde Türkiye sağlık sisteminin sorunlarını çözmek değil, başta Dubai şeyhi El Maktum olmak üzere uluslararası sağlık patronlarına kârlılık alanları yaratmaktır.
2- Tüm hekimlere zorunlu mali sorumluluk sigortası
Tasarı’yla ister kamuda, ister özelde çalışsın tüm hekimlere mali sorumluluk sigortası yaptırma zorunluluğu getirilmektedir. Tasarı’nın gerekçesinde sağlık çalışanlarının çalışma koşullarının elverişsizliğinden kaynaklı tıbbi hata yapma olasılığının yüksekliği nedeniyle bu düzenlemenin yapılmak istendiği açık olarak belirtilmektedir. Hükümetin sağlık ortamındaki yetersizlikleri gidermek yerine bu yetersizlikler üzerinden sigorta kuruluşlarının fonlarına katkı sağlamayı düşünmesi ve hekimleri potansiyel suçlu olarak görmesi akıl almaz bir çabadır.
Bu Tasarı yasalaştığı takdirde Türkiye’de hekimlik yapmak fevkalâde zorlaşacak; büyük miktarlardaki tazminat davalarının baskısı altındaki hekimler riskli hastalara gerekli tıbbi girişimlerde bulunmaktan kaçınacaklardır.
“Zorunlu mali sorumluluk sigortası” ile hekimlere ek bir gider yaratılırken, kontrolü doğrudan Bakanlık tarafından yapılacak devasa sigorta anlaşmalarıyla sağlık ortamı yine piyasa ile baş başa bırakılmaktadır.
3- Eğitim hastanelerindeki şef/şef yardımcılığı kadrolarına sınavsız olarak atama yapılması
Düzenlemeye göre atamalar, Bakanlık tarafından belirlenmiş jürinin yapacağı değerlendirme sonucu hazırlanan rapor ışığında yine Bakanlık tarafından yapılacaktır. Oysa benzer yönde daha önceden yapılan düzenlemelerin hukuka aykırı olduğu Anayasa Mahkemesi ve diğer yargı organlarının kararlarıyla açıkça
ortaya konulmuştur. AKP Hükümeti ise eğitim hastanelerinde artık bir işgal harekatına dönüşmüş olan partizanca kadrolaşma uygulamalarını devam ettirmek istemektedir. Siyasetin her türlü müdahalesinden uzak olması gereken eğitici kadrolarına liyakata değil sadakata dayalı olarak kendi yandaşlarını atamanın yollarını, hukuku dolanarak bulmaya çalışmaktadır.
4- Eğitici kadrolar beş yılda bir sil baştan
Yasa Tasarısı klinik şefi, şef yardımcısı ve başasistan kadrolarına atananların beş yıllık sürelerle Bakanlıkça değerlendirilmeleri ve yeterli görülmeyenlerin uzman kadrolarına nakledilmeleri yönünde bir hüküm içermektedir. Bu değerlendirme için kriterlerin ne olacağı ise tanımlanmamaktadır. Bu durumda halen bu unvanları kazanmış olanlar da dahil bütün eğitici kadroların kaderi partizanlıkta sınır tanımayan Sağlık Bakanlarının iki dudağı arasında olacaktır.
5- Tıpta Uzmanlık Tüzüğü
1219 sayılı Yasa’da değişikliğe gidilerek Tıpta Uzmanlık Eğitimi yönetmelikle düzenlenmeye çalışılmaktadır.
1219 sayılı Yasa’da yapılacak bir değişiklikle tıpta uzmanlık eğitiminin tüzük yerine yönetmelikle düzenlenmesi, Tüzüğün çıkması için tarafların uzlaşmasını şart koşan Danıştay’ı sürecin dışında bırakırken, Sağlık Bakanlığı’nı tıpta uzmanlık eğitimiyle ilgili düzenlemelerde tek yetkili konumuna getireceği için ciddi sakıncalar içermektedir.
Tıpta Uzmanlık Kurulu’nda üyelerin çoğunluğunu Sağlık Bakanlığı tarafından atananlar oluştururken, TTB sadece bir üye ile temsil edilmektedir.
6- Radyoloji çalışanlarının çalışma sürelerinin uzatılması
Tasarı’yla 2368 sayılı Kanun’un 2. maddesi değiştirilerek radyoloji çalışanlarının günlük beş saat olan mesai sınırları ortadan kaldırılmaktadır. Çalışma ortamlarının fiziki koşulları düzeltilmeden, radyoloji cihazlarının kontrolleri yeterli olarak yapılmadan, çalışanların düzenli sağlık kontrollerinden geçmeleri sağlanmadan sadece işletmenin ihtiyaçlarına göre çalışma sürelerinin uzatılması çalışanlar için yeni hak kayıpları anlamına gelmektedir.
7- Anestezi teknisyenlerine hasta uyutma yetkisi
Kanun Tasarısı ile anestezi teknisyenlerinin anestezi uzmanı veya bunun bulunmadığı hallerde ameliyatı yapan ilgili uzmanın gözetiminde ve direktiflerine uygun olarak anestezi iş ve işlemlerini yapmaları öngörülmektedir.
Oysa anestezi biliminin gelmiş olduğu düzey göz önünde bulundurulduğunda cerrahın gözetiminde de olsa, anestezi uzmanının denetimi olmaksızın anestezi teknisyenlerine bu sorumluluğun verilmesinin bir dizi sorunlara yol açacağı aşikârdır.
Gerek kamuda gerek özel sektörde çalışan; akademisyen, uzman, asistan, pratisyen bütün hekimlerin bu Yasa Tasarısı’na şiddetle karşı olduklarını daha önce defalarca yetkililere ve kamuoyuna duyurduk. Hükümet ise, ne yazık ki, hekimlerin bu itirazını duymamak ve anlamamakta ısrar etmektedir.
Siyasi iktidarın mesleğimize ve meslek onurumuza yönelik bu tavrına karşı meslektaşlarımızla bir kez daha buluşacak ve Tasarı’nın TBMM Genel Kurulu’ndan geri çekilmesini talep edeceğiz.
100.000 hekimin başına torba geçirmeye çalışan bu Torba Yasa’nın muhtemel görüşülme tarihi olanbugün bütün Türkiye’de “İtiraz Eylemi” gerçekleştirmekteyiz. Bugün TBMM’de görüşlerimizi ve tepkilerimizi Hükümet’e ve siyasi partilere ileteceğiz.
“İtiraz Eylemi”miz sağlık kuruluşlarından hizmet almaya çalışacak hastalarımıza karşı değil; hekimlerin özlük haklarını ve halkın sağlık hakkını gözetmeden sağlık ortamını piyasa ve siyasi kadrolaşmaya teslim etmeye yönelik bu Tasarı’ya karşıdır.
Umuyoruz ki TBMM’den bu yasa geçmeyecektir. Her halükarda biz bu sürecin takipçisi olmaya devam edeceğ
iz.
Kamuoyuna saygılarımızla duyururuz.
TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ
MERKEZ KONSEYİ