Bir ölümü engelleyebilecek bir konumda ve yetkide olup, o ölümü engellememek sizi dünyanın bütün dillerinde katil yapar. Ölüm orucunun 280. gününde bulunan Behiç Aşçı ‘nın ölümü hükümetin alacağı bir kararla engellenebilecekken bunun yapılmaması da şu andaki mevcut iktidarı külliyen katil statüsüne sokabilir. İktidarın bu ölümcül inadını, bir yurttaş olarak anlamak mümkün değil. İktidarın Behiç Aşçı […]
Bir ölümü engelleyebilecek bir konumda ve yetkide olup, o ölümü engellememek sizi dünyanın bütün dillerinde katil yapar. Ölüm orucunun 280. gününde bulunan Behiç Aşçı ‘nın ölümü hükümetin alacağı bir kararla engellenebilecekken bunun yapılmaması da şu andaki mevcut iktidarı külliyen katil statüsüne sokabilir.
İktidarın bu ölümcül inadını, bir yurttaş olarak anlamak mümkün değil. İktidarın Behiç Aşçı olayına karşı gösterdiği duyarsızlık, aynı zamanda binlerce insana karşı olmak, onları yurttaş saymamak anlamına geliyor. Hiçbir iktidarın böyle bir ayrımcılık yapmaya hakkı yoktur!
F tipi cezaevlerinde yatan gencecik insanlar da, ölüm orucu sonucu yaşamlarını yitirenler de, sakat kalanlar da, onların yakınları da ve bu adaletsiz durumdan ötürü acı çekenler de bu ülkenin yurttaşlarıdır.
Çözüm son derece acil ve basittir.
İstenilen F tipi cezaevlerinde bir başkasını görmek ve onlarla konuşmak hakkıdır.
İktidar sahipleri bir an kendinizi o gencecik insanların yerine koyun, günlerce, yıllarca tek başınıza, tek bir ses duymadan, günlerin nasıl geçebileceğini düşünün. Önce sözcükleri unutmaya başlarsınız, ardından anılar tek tek yok olur ve görme yetiniz giderek zayıflar, yürümeyi bile unutabilirsiniz.
Ölüm özlenen bir son olmaya başlar.
Onlar çok gençler, defalarca gülmeye, şarkı söylemeye, âşık olmaya hakları var. Yakınlarının ve onlar için acı çekenlerin de endişesiz uykulara; istenilen çok basit bir şey, sadece bir başkasını görme ve konuşma hakkı!
Ey iktidar sahipleri, bu ölümleri durdurabilirsiniz, bu kör inattan vazgeçebilirsiniz, korkmayın iktidarınızdan hiçbir şey yitirmezsiniz. Size iktidar başınızın el sıkışmaktan çok hoşnut olduğu Blair ‘in ülkesi İngiltere’den bir gerçek öykü anlatmak isterim, bunun filmi de yapıldı, ben filmi gördüm ve aklın bir süre sonra nasıl devreye girdiğine tanık oldum. İktidar sahipleri siz de aklı devreye sokun, öyle ya ülkesini cehenneme çeviren birileri nasıl cennete gidebilir?
Olay IRA ve İngiliz hükümeti arasındaki bir inat olayı. IRA’nın önemli militanları bir seri bombalama sonucu yakalanır ve mahkûm edilirler, hapishane yönetimi onlara tek tip giysi giymelerini zorunlu kılar, bunu reddeden IRA militanları çıplak bedenlerini hapishanede verilen battaniyelerle örtüp sakal bırakarak ölüm orucuna başlarlar.
İngiliz hükümeti ve bizzat kraliçe ölüm orucuna karşı önceleri duyarsız davranırlar. Yok sayarlar. Ancak ölümler arka arkaya gelmeye başlar, İngiliz hükümeti devreye girer, ölüm orucuna yatan kişilerin aileleriyle konuşup bir uzlaşma yolu bulmaya çalışırlar, ancak anneler babalar içleri yansa da oğullarına tek bir söz söylemezler, “gel vazgeç, ” demezler. Sonuç on birinci ölüm haberi geldiğinde İngiliz hükümeti hapishanelerde tek tip giysi zorunluluğunun kaldırılmasına karar verir ve ölüm orucundaki diğer on beş kişinin tedavisine başlanır.
Bir zamanların güneş batmayan imparatorluğu İngiltere bunu yapıyor da, biz neden ölüm oruçlarında ölenlerin sayısı 122’ye çıktığı, Behiç Aşçı ölümün eşiğine geldiği halde böylesine çaresiz bir tabloyla baş başa kalıyoruz?
Ey iktidar sahipleri, hukuk ve insan hakları tüm dünya insanları için geçerli ve gereklidir. Ve bu dünyada hiçbir şey olmaz değil, bir gün bir yakınınız F tipi cezaevlerine girebilir ve ölüm orucuna yatabilir, bu olabilir, en azından böyle bir ihtimalle karşılaşmamak için hadi harekete geçin ama öyle “hayat güzeldir, ölüm orucunu bırakın” diye fetva vermeden. Yapılacak işi yapın, üç kilidi açın!
Cumhuriyet