Halkevleri Emek çalışmaları Merkezi tarafından yapılan ve A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Sosyal Politikalar Araştırma Merkezi tarafından desteklenen “Anadolu’da Yoksulluk ve İşçi Sınıfının Yeni Kompozisyonu” konulu anket çalışması ve araştırma raporu sonuçları açıklandı. Bugün yapılan bir basın toplantısıyla duyurulan araştırma sonuçları emekçilerin güvencesizlik kıskacı altında giderek yoksullaşan ve mülksüzleşen bir sosyal ekonomik profil çizdiğini gösteriyor. Halkevlerinin, […]
Halkevleri Emek çalışmaları Merkezi tarafından yapılan ve A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Sosyal Politikalar Araştırma Merkezi tarafından desteklenen “Anadolu’da Yoksulluk ve İşçi Sınıfının Yeni Kompozisyonu” konulu anket çalışması ve araştırma raporu sonuçları açıklandı. Bugün yapılan bir basın toplantısıyla duyurulan araştırma sonuçları emekçilerin güvencesizlik kıskacı altında giderek yoksullaşan ve mülksüzleşen bir sosyal ekonomik profil çizdiğini gösteriyor.
Halkevlerinin, bütününü kendi öz kaynaklarıyla gerçekleştirdiği çalışmaya akademik düzeyde A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Sosyal Politikalar Araştırma Merkezi destek verdi. 2004 yılı yaz ayında başlatılan ve 20 farklı yerleşim alanında 2170 kişi üzerinde gerçekleştirdiği anket çalışmasının sonuçlarının bugün Halkevleri Genel Merkezinde yapılan bir basın toplantısıyla duyurdu. Toplantıya Halkevleri Kültür Sekreteri Özgür Tüfekçi ve çalışmaya destek veren SBF Sosyal Politikalar Araştırma Merkezi yöneticilerinden Doç. Dr. Metin Özuğurlu katılarak araştırmanın gerçekleştirilme sürecini ve sonuçlarını aktardı.
Halkevleri adına konuşan Özgür Tüfekçi “çalışmanın tüm aşamaların ulusal ve uluslararası düzeyde her hangi bir kurumun katkısı olmaksızın ve tamamen bilimin ışığında gerçekleştiğini aktararak bu çalışmayla amaçlarının “neo-liberalizmin dayattığı yeni istihdam rejiminin yarattığı özellikle yoksul işçi kitlelerin maddi yaşam koşulları ve bilinç düzeylerinde son derece olumsuz sonuçlara yol açan toplumsal dönüşümün anlamak ve incelemek” olduğunu açıkladı.
Metin Özuğurlu ise bilimsel kalitesinin oldukça yüksel olduğunu vurguladığı; tamamen halkevcilerin çabası ve katkısı ile gerçekleştirildiği için projeci bilim anlayışına bir başkaldırı olarak nitelediği çalışmanın amacının ülkede son 30 yıldır yaşanan yoksullaştırıcı ve mülksüzleştirici sürecin ve buna maruz kalan kitlelerin somut durumunun ortaya koymak olduğunu belirtti. Emekçilerin toplumsal gerçekliğinin akademinin gündemi olmamasına değinen Özuğurlu, çalışmanın bu işlevi de yerine getirdiğini belirterek sonuçlara dair çarpıcı başlıkları aktardı.
Çalışma sonuçunda işçileri üç kategoriye ayrılarak değerlendirildi.
Güvenceli Geleneksel İşçiler: sosyal güvencesi ve iş güvencesi olan, sendikalı genelde kamuda hizmet veren işçiler
Güvenceli Yeni İşçiler. Sosyal güvenceye sahip fakat iş güvencesi ve sendikal örgütlenmeden yoksun işçiler
Güvencesiz Yeni İşçi Kitlesi: Sosyal güvenceden, iş güvencesinden ve örgütlenmeden tamamen yoksun işçiler
Emekçi Çocukları Cehalete Terk Ediliyor
Araştırmanın nüfus bilgilerine yönelik verileri yeni işçi kitlesinin demografik durumuna dair önemli ip uçlarını barındırıyor. Genç emekçi nüfusun eğitim seviyesi düşüyor. Eskiden 50-55 yaş üstünde görülen ilköğretim mezunlarının ağırlıkta olduğu bu tablo bugün genç emekçiler için geçerli. Anket sonuçlarına göre 14-20 yaş arası emekçilerin %70’i ilköğretim mezunu. Özuğurlu bu sonuçtan yola çıkarak emekçilerin emekçi çocuklarının cehalete mahkum edildiği sonucuna vardıklarını aktardı.
Yeni Göç Kitlesi Mülksüzlerden Oluşuyor ve Yeniden Feodalleşme Eğilimi Var
Araştırma sonuçları göç hareketinin geçmiş yıllardaki gibi devam ettiğini fakat son yıllarda göç edenlerinin mülksüzleştiğini ortaya koyuyor. Özuğurlu anket verilerinden yola çıkarak şu bilgiyi de ekliyor; ” Eskiden göç modernleşmede bir durak olarak nitelenirken hanede yaşayan kişi sayısı ortalamasına bakarak bugün bunun aksine göç eden kitlelerin yeniden bir feodalleşme yaşadıklarını” tespit ettiklerini aktardı.
Geleneksel İşçi ile Güvencesiz İşçi Arasında Gelir Makası Açılıyor
Araştırma sonucuna göre emekçilerin bir çoğu asgari düzeyde fiziksel ihtiyaçlarını karşılayacak sınırlı bir gelir düzeyine sahip. Geleneksel işçileri ile yeni işçiler arasında makasın en çok açıldığı durum ise gelir düzeyi arasındaki farklılıklar. Ortalama hane geliri ise 4 YTL olarak tespit ediliyor.
Bölgesel Asgari Ücret Fiili Olarak Hayata Geçti
Anket çalışmasının ortaya koyduğu en önemli sonuçlardan biri sermaye tarafından tartıştırılan “bölgesel asgari ücretin” zaten fiili olarak hayata geçtiğini gösteriyor.
8 Saatlik Çalışma Günü Tarihe Karışıyor
Araştırma sonuçları işgücü piyasasının koşullarını ortaya koyuyor. Verilere göre sınıf mücadelesinin en tarihsel taleplerinden birisi olan 8 saatlik işgünü tarihe karışmış görünüyor. Ankete katılan emekçilerin %75’i 9 saat ve üstünde çalıştığını belirtirken Özuğurlu ekonomik büyümenin artması fakat işsizlik oranının sabit kalmasını hali hazırda çalışanların çalışma saatlerinin yükseltilmesine bağlıyor.
Emekçilerin Sınıf Bilinci Zayıf
Anket verileri geleneksel işçi kitlesinde örgütlülüğün zayıf olduğunu işçiler arasında dayanışmada etnik köken ve mezhepin etkili unsur olduğunu ortaya koyuyor. Akraba, işçi yoksul, komşu dayanışması ise giderek azalıyor.
Kadın dayanışması ise giderek artan bir dayanışma trendi.
Çoğunluk Devletin Yoksullar ve Emekçiler İçin Çalışmadığında Hem Fikir
Ankete katılanların bir çoğu devlerin kendileri için değil Zenginler, ABD gibi diğer aktörler için çalıştığına inanırken Devletin sosyal yönü yani kamusal hizmetler vermesini savunuyor.
Sendika.org – Ankara