John Gibler Oaxaca’dan bildiriyor: Kırılgan bir sükunet içinde Oaxaca’da hem Vali Ulises Ruiz Ortiz’i görevden uzaklaştırmak mücadelesi hem de protestoculara karşı açılan kirli savaş devam ediyor. Duvar yazıları ve APPO’nun (Oaxaca Halk Meclisi) protesto çadırlarından iz kalmamış. Arada sırada Oaxaca’nın tarihi bölgesinin sokaklarında şaşkınlık içinde dolaşan tek tük turiste raslanıyor. 29 Ekim’de şehrin Merkezi Zocalo’yı […]
John Gibler Oaxaca’dan bildiriyor:
Kırılgan bir sükunet içinde Oaxaca’da hem Vali Ulises Ruiz Ortiz’i görevden uzaklaştırmak mücadelesi hem de protestoculara karşı açılan kirli savaş devam ediyor. Duvar yazıları ve APPO’nun (Oaxaca Halk Meclisi) protesto çadırlarından iz kalmamış. Arada sırada Oaxaca’nın tarihi bölgesinin sokaklarında şaşkınlık içinde dolaşan tek tük turiste raslanıyor.
29 Ekim’de şehrin Merkezi Zocalo’yı işgal eden federal polis Cumartesi günü adamlarını ve panzerlerini şehirin merkezinden yakın üslere çekti ve denetimi eyalet polisine devretti. Daha bir hafta önce, federal polis eyalet polis merkezlerine baskın düzenlemiş ve Ağustos-Ekim ayları arasında eylemcilere karşı paramiliter saldırılarda yasadışı olarak kullanılan silahlar için arama yapmıştı. Bu saldırılarda 15 eylemci hayatını kaybetmişti. Grevdeki öğretmenler ve kızgın vatandaşlar sokaklarda dövüşerek eyalet polisini 14 Haziran’da zorla şehirden kovduktan sonra, cumartesi günü eyalet polisi yeniden geri geldi.
Ertesi gün 2,000 kadar APPO’lu kadın Oaxaca sokaklarında gösteri yaparak valinin uzaklaştırılmasını ve 25 Kasım çatışmasında tutuklanan 200’den fazla eylemcinin serbest bırakılmasını istedi. Polis kuvvetlerinden uzak duran kadınlar serbest bırakılan bazı tutukluları karşılamak üzere Madero Parkı’nda toplandı. Tepit’te, Nayarit Eyaleti tutukevinden serbest bırakılan 43 tutukluyu taşıyan iki otobüs, 24 saatlik bir yolculuktan sonra Oaxaca’lı kadınlar, yüzlerce APPO destekçisi ve aile fertlerinden oluşan coşkulu ve heyecan verici bir topluluk tarafından karşılandı. Bu tutukluların, 25 Ekim’de tutuklandıklarından beri aileleri ve dostlarıyla ilk temasları ve başlarından geçenleri anlatma olanaklarıydı.
Ismael Estrada eşiyle beraber şehir merkezinde yürürken, APPO eylemcilerini yakalamaya çalışan federal polisin saldırısına uğradı.
“Ismael Estrada: 25 Kasım’da akşam üstü saat 6 civarında Santa Domingo yakınlarında polis saldırısı başladı. Hiçbir şey yapmıyorduk. Beş altı kadar federal polis bana saldırdı ve ellerinde olan her şeyle bana vurmaya, coplamaya, tekmelemeye başladı. Evet, kafamı yardılar. Çok kanadı. Kan içinde kalmama rağmen vurmaya devam ettiler.”
Ağustostan beri hem eyalet polisi hem de paramiliter güçler keyfi tutuklamalara ve “kaybetme”lere devam etti. Üç hafta önce federal polisin eylemcilere saldırmasından sonra tutuklananların sayısı çok arttı ama, eyalet polisi de federal polisin baskınına uğrayınca azaldı. İnsan Hakları Dernekleri’nde çalışanların en büyük kaygısı kaybedilenler. Meksika İnsan Hakları Savunma Derneği Oaxaca Şube’sinden Yesica Sanchez kaybedilenler hakkında bilgi topladı.
“Yesica Sanchez: Kimse nerede olduklarını bilmiyor, kimse niçin yakalandıklarını ve nereye götürüldüklerini bilmiyor. Bu yalnız aileleri için değil bizim için de korkunç bir durum çünkü onlara ne olacağını, ölürler mi, işkence mi görürler bilmiyoruz. Asıl ürkütücü olan tutuklanma değil ama tutuklanınca ne olacağını, yaşamın güvencede olup olmadığını kimsenin bilmemesi.”
Kısa bir durgunluktan sonra pazartesi günü sivil giysili silahı haydutlar üç APPO üyesini yakaladı, dövdü, sorguladı ve ölümle tehdit etti. Haydutlar, Ağustos’ta eylemcilere saldıran, yaralayan ve öldüren eyalet polisine gönderme yaparak, kendilerini ölüm mangasının bir parçası olarak tanıttılar. APPO ve Devrimci Halk Cephesi üyesi Florentino Martinez, Pedro Garcia ve Otalo Pedilla’yı Öğretmenler Sendikası Merkez Binasındaki APPO toplantısından çıktıkları zaman silahlı kişileri taşıyan birkaç araba ve kamyonet izledi ve yakaladı. Haydutlar APPO üyelerini kamyonetlerden birine binmeye zorladı ve orada onlara bir saatten fazla işkence edildi.
“APPO Üyesi: Arabada olduğumuz sürece bizi dövdüler. Kafamıza vurdular. Arkadaşlarımın acı içinde attıkları çığlıkları duyuyordum. Durmadan ayakları ile kafamıza basıyorlardı.”
Haydutlar onları öldürmekle ve sonra cesetlerini uçaktan denize atmakla tehdit etti. Ama bir saat dayaktan sonra, beraberlerinde olan bir diz üstü bilgisayarı ve APPO’nun belgelerini içeren notebook dahil eşyalarını alarak onları kamyonetten aşağı attılar. Yeni boyanmış sokak duvarları şehire sükunetin döndüğü izlemini veriyor gibiyse de, eylemcilere karşı paramiliter şiddetin devam etmesi şehri derinden saran huzursuzluğu açıklıyor. Bunun sonucu korku yerine daha çok insanın APPO’ya katılması olabilir.
“Bir tutuklu: En kötü anım beni tutukladıkları gündü.Göz yaşartıcı bombalar, polisler. Beni bağladılar. Ne olduğunu anlamıyordum. 21 günün hepsi çok kötüydü. APPO’nun, Öğretmenler Sendikasının ne olduğunu bilmiyordum. Onlar hakkında hiçbir şey bilmiyordum. Ama şimdi onlara katılmaya karar verdim çünkü hükümet bana çok eziyet etti. Onlara bu hükümetten kurtulmak için katılacağım çünkü artık bu hükümeti istemiyorum. Yalnız bana acı çektirmekle kalmadılar, aynı zamanda aileme de çok acı verdiler. Onlara karşı direnen örgütlerle -ne örgütü olursa olsun- beraber çalışacağım. Torunlarımın benim çektiklerimi çekmesini istemiyorum. Nayarit’teki zavallı masum kadınların serbest bırakılması için savaşmak istiyorum. Onlar ailelerinin geçimini sağlamak için yelpaze yapan sıradan insanlar. Bazıları çıplak ayak. İspanyolca bile bilmiyorlar. Bildikleri sadece mizteko.”
20 Aralık 2006
[Democracy Now!/Latinbilgi -E.K.]