“MYANMAR’da işbaşında bulunan askeri cuntanın başkomutanı Than Shwe’nin kızına ait düğün görüntüleri internete sızınca baskıdan ve fakirlikten bunalan halk isyan noktasına geldi. On dakikalık klipte davetlilerin takı yarışı ve içkinin su olup aktığı parti kısmen görülebiliyor. 50 milyon dolarlık düğün 53 milyon nüfuslu ülkede sağlık bütçesinin üç katı…” (Şaşalı düğün isyana yol açtı, 3 Kasım […]
“MYANMAR’da işbaşında bulunan askeri cuntanın başkomutanı Than Shwe’nin kızına ait düğün görüntüleri internete sızınca baskıdan ve fakirlikten bunalan halk isyan noktasına geldi. On dakikalık klipte davetlilerin takı yarışı ve içkinin su olup aktığı parti kısmen görülebiliyor. 50 milyon dolarlık düğün 53 milyon nüfuslu ülkede sağlık bütçesinin üç katı…” (Şaşalı düğün isyana yol açtı, 3 Kasım 2006, Akşam gazetesi, s. 12.)
Myanmar (eski adıyla Birmanya ya da Burma) 19.yy.ın ilk çeyreğinden 2. Dünya Savaşı’na kadar bir İngiliz sömürgesi olmuştur. Savaş sırasında Japonların işgali yaşanmış ve ormanlarda faşizme karşı verilen mücadele, G.D.Asya’nın kurtuluşuna önemli bir ivme kazandırmıştır. 1948’de Birmanya bağımsızlığına kavuşmuş ve sonrasında Bağlantısızlar Hareketi içinde yeralmışsa da hızla yeni sömürgecilik ilişkilerine dahil olmuştur. 1960’lı yıllarda yaşanan askeri darbe sonrasında pek çok sanayi devletleştirilmiştir (Örneğin pirinç ekimi Hintlilerin elindeydi). 1989’daki askeri darbe sonrası ülkenin adı Myanmar olarak değiştirilmiştir. Günümüzde neo-liberal politikalar uygulanmaya başlanmıştır. Bu noktada Vietnam Savaşı döneminde komünizme karşı kurulan ve günümüzde bir ticari blok haline gelen ASEAN’a üye olunmuştur. ASEAN’la entegrasyon 2015 yılında tamamlanacaktır. Yine Myanmar; Asya Kalkınma Bankası, DB, DTÖ ve IMF cenderesi altındadır.
53 milyonluk nüfusun %60’ı kırda %40’ı kentlerde yaşamaktadır. Genç bir nüfusa sahip olan ülkede 25 milyon kişi işçileşme sürecinin içerisindedir. Pirinç, kereste ve pamuk temel ihraç maddeleridir. İhracatın 1/3’ünü tekstil, 1/5’ini gıda ve yine 1/5’ini ağaç ürünleri oluşturur. Çeltik fabrikaları ve sayısı 300 civarında olan kumaş – tekstil fabrikaları bulunmaktadır.
Myanmar zengin maden yataklarına da sahiptir. Dünya tungsten (volfram) üretiminin %20’si ve kobalt üretiminin %6’sı bu coğrafyada yapılmaktadır. Son yıllarda ilerleyen petrol ve doğalgaz üretimi ülkeyi emperyalistler açısından daha da önemli kılmaktadır. Madenlerdeki devlet denetimi çokuluslu şirketlerin istemediği bir durumdur. Bu noktada ABD’nin bu yıl Mart ayında açıkladığı önleyici savaş doktrininde Myanmar’ın hedef gösterilmesi anlaşılmaktadır. Sorun cunta yönetimi, demokrasi vs. değildir. Sorun yine “eski” bir sorundur. Sömürü alanlarının genişletilmesi ve stratejik öneme sahip coğrafyaların tam anlamıyla hakimiyet altına alınması sorunudur.
Bu konunun diğer yüzünü ise çokuluslu petrol tekellerinin Myanmar’daki diktatörlük rejimini desteklemesi oluşturmaktadır. Örneğin Fransız Elf ve ABD’li Unocal şirketleri cunta ile “güvenlik operasyonları” anlaşması imzalamış ve bu sayede büyük bir doğalgaz hattı yapılmıştır. Tabi ki bu karlar; zorla çalıştırma, direnenleri kurşuna dizme ve köylülere baskı üzerinden yükselmektedir (Unocal; Bangladeş, Myanmar, Endonezya ve Tayland’da doğalgaz tekelidir).
İşçilerin çalışma koşulları oldukça kötüdür. Günde 12-14 saatlik işgünü, zorla çalıştırma, işkence, tutuklama ve çokuluslu şirketlerin aylık 6-10 dolarlık maaşları durumun vahametini gözler önüne sermektedir. ICFTU ve uluslararası sendikalar cuntanın zorla çalıştırma yoluyla 1 milyon köle emeği kullanmasını protesto için 1 Mayıs 2001’i Myanmar’a yönelik sendikal eylem günü ilan etmişlerdir. ICFTU Kasım 2003 Raporu’nda Birmanya İşçi Sendikaları Federasyonu’nun üç temsilcisinin ölüm cezası; yine 2005 Raporu’nda yasadışı ilan edilen bir federasyon temsilcilerinin 25 yıla kadar hapis cezası; aldığını belirtmiştir. ILO, emeğe yönelik 26 ayrı baskı belirlemiş ve bu ülkeyi özellikle zorla çalıştırma konusunda uyarmıştır.
Sol – sendikal hareket ve öğrenci hareketi ise 1970’li ve 1980’li yıllarda şiddetli karşı koyuşlar içinde bulunmuştur. Maoist gerillaların mücadelesi 1980’li yılların ortalarında cuntanın yaklaşık 2000 – 3000 gerillayı öldürmesi sonucu geriletilmiştir. Askeri yönetime karşı olan bu mücadele zaman zaman bir iç savaş biçimini almıştır.
Mücadelenin diğer ayağını ise ülkedeki ulusal azınlıkların direnişi oluşturmaktadır. Myanmar nüfusunun 2/3’ünü Birmanlar; 1/3’ünü ise Karenler, Kaçinler, Şanlar, Kayahlar, Arakanlar ve Monlar oluşturmaktadır. Yarım yüzyıldır ulusal baskıya karşı direnme hareketi devam etmektedir. Bu hareket 1975’ten sonra gerilla hareketi biçimine dönüşmüş ve Maoist gerillalar bu harekette de etkili olmuştur. Cunta, bu hareketleri etkisizleştirmek için zorla köy boşaltmalara yani iç göçe başvurmaktadır. Yani 1948’de kurulan ülkede sayıca en büyük ulus hakimiyetini kurmuş ve diğer ulusları baskı altına almıştır. Asimilasyon ve inkarcı politikalar ana politika haline gelmiştir. Myanmar’da gelişecek olan sosyalist hareket, ulusal sorunu güncel bir biçimde çözüme kavuşturma sorumluluğunu yerine getirmek zorundadır.
Bir yanda cunta; şaşalı düğünleri, havaya atılan dolarları vs… Diğer yanda; %12’si sıtmaya yakalanan, çocuklarının 1/5’i yetersiz beslenen, zorla çalıştırılan halk…
Japon faşizmi ormanlarımızdan çıkamamıştı
Sıra cuntada…
Aralık 2006/İstanbul
[email protected]