Tez Koop İş Sendikası İstanbul 1 no’lu şube bugün bir basın açıklaması yaparak ayrımsız tüm işçilere kadro verilmesini istedi. Basın açıklamasının tam metni şöyle: BASIN AÇIKLAMASI GEÇİCİ İŞÇİLERE KADRO VERİLSİN 657- 4/B’YE HAYIR Ülkemizde yıllardan beridir geçici işçilik adı altında bir dram yaşanmaktadır. Yüz binlerce işçi devletin asli ve sürekli işlerini yapmalarına rağmen, yılın belli […]
Tez Koop İş Sendikası İstanbul 1 no’lu şube bugün bir basın açıklaması yaparak ayrımsız tüm işçilere kadro verilmesini istedi. Basın açıklamasının tam metni şöyle:
BASIN AÇIKLAMASI
GEÇİCİ İŞÇİLERE KADRO VERİLSİN 657- 4/B’YE HAYIR
Ülkemizde yıllardan beridir geçici işçilik adı altında bir dram yaşanmaktadır. Yüz binlerce işçi devletin asli ve sürekli işlerini yapmalarına rağmen, yılın belli bölümlerinde işten çıkarılmakta, Maliye Bakanlığından vize çıkana kadarda işe başlatılmamaktadır. Üstelik hizmet akdi askıya alınan işçinin yeni dönemde işe çağrılıp çağrılmayacağı ise belirsizdir.
Geçici statüyle çalışan bir işçinin ne zaman işten çıkartılacağını ne zaman işe başlatılacağını, işe başlayıp, başlamayacağını bilemeden hayata tutunmaya çalışması son derece zordur. Bu şekilde çalışanların yaşadığı psikolojik baskıyı ve sıkıntıyı geçici işçi olarak çalışmayanların bilmesi mümkün değildir.
Geçici İşçilik kavramı adından da anlaşılacağı üzere, geçici işlerde istihdam edilen personel kavramına denk gelmektedir. Ancak , Kültür ve Turizm Bakanlığı başta olmak üzere üniversiteler, il özel idarelerde devletin asli ve sürekli işleri geçici işçiler aracılığıyla yapılmaktadır.
Öyle ki geçici diye nitelendirilen işlerde ara vermeksizin çalışarak emekli olan geçici işçi arkadaşlarımız bulunmaktadır. Buradan da anlaşılacağı üzere geçici iş ile geçici işçilik arasında kavram olarak ciddi bir çelişki bulunmaktadır. Bu çelişki de ne yazık ki bizzat devlet eliyle zaman içerisinde daha da derinleştirilmiştir.
Kamu kurum ve kuruluşları içerisinde en fazla geçici işçi çalıştıran bakanlıklardan birisi de Kültür ve Turizm bakanlığıdır.
Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde çalışan takriben 3500 civarındaki işçi, sadece bu sıfattan dolayı yılın 2 ayı hizmet alımı adı altında kanunlarımızda tarifi olamayan bir istihdam şekliyle çalıştırılmaktadır. Oysa bu kurumda çalışan işçilerin yaptıkları işler sürekli işlerdir. Ancak bakanlık işlerinin aksamaması için bu 2 aylık dönemde hizmet alımı adıyla yeni bir formül türetilmiştir.
Bu 2 aylık dönem içerisinde çalışanlara asgari ücretin altında ücret ödenmektedir. Çalışanların Toplu İş Sözleşmesiyle elde ettikleri haklar bu dönem içerisinde askıya alınmaktadır.
Her ne kadar Kültür ve Turizm bakanlığı bu 2 aylık süre içerisinde çalışanlarının mağdur olmaması için böyle bir yöntem geliştirmiş olsa bile, bu sorun asıl olarak geçici işçilik sıfatından kaynaklanmaktadır.
Geçici işçilik kavramı her türlü adaletsizliği bünyesinde barındırmasına rağmen, ne yazık ki yıllar içinde istisna olmaktan çıkartılmış ve asil bir iş ilişkisi şekline dönüştürülmüştür. Bu sorun geçmiş yıllarda çözüme kavuşturulacağına, tam tersine kamu kurum ve kuruluşlarına sürekli geçici işçi alınarak sorun daha da derinleştirilmiştir.
Hükümet ise bu konuda bir takım düzenlemeler yapacağını, geçici işçilik sorununu ortadan kaldıracağını beyan etmiştir.
Basına yansıdığı kadarıyla ve kesin olmamakla birlikte 210 bin civarındaki geçici işçinin kadroya geçirileceği, kadroya geçirilenler arasında 140 bin civarında işçinin belediyelerde çalıştığı, 26 bin civarında işçinin KİT’lerde çalıştığı, geri kalan işçilerin ise 657 sayılı yasanını 4/B hükümlerine göre sözleşmeli personel olarak çalıştırılması gündeme gelmiştir.
Yapılmak istenen bu düzenleme ile birlikte, özellikle Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde çalışanlar başta olmak üzere, Kamu kurumlarında, üniversitelerde ve il özel idarelerde büro işi yapan işçileri sözleşmeli personel dayatmasıyla karşı karşıyadır.
Geçici işçilik sorunun bu şekilde birilerinin mağdur edilerek çözüme kavuşturulmak istenmesi demokratik değildir. Bu tarz bir çözüm adil de değildir. Bu çözüm, işçilerin ve sendikaların beklentilerinden ve taleplerinden bir hayli uzaktır.
Dolayısıyla suistimal edilmeye son derce müsait olan 4/b düzenlemesine, kısa vadeli fayda uğruna, sessiz kalmak çok ciddi tehlikeleri de beraberinde getirecektir. 4/b sendikal hareketin en ciddi sorunlarından birisidir. Bu sebeple 4/b düzenlemesini çok iyi tanımlamak gerekmektedir.
4/b statüsü, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda da yer alan istihdam şeklidir. Bu statüde çalışanlar Devlet Memuru sayılmamaktadır. Dolayısıyla Devlet Memurunun iş güvencesinden de faydalanmaları mümkün değildir.
4/b statüsünde çalışanlar, 4857 Sayılı Kanuna göre işçi de sayılmamaktadır.
Bu sebeple;Sendikaya üye olma ve Toplu İş Sözleşmesi yapma hakları yoktur.
4/b hükümlerine göre çalışanların herhangi bir iş güvenceleri bulunmamaktadır. Yapılan işin sona ermesiyle birlikte ya da sözleşmenin yenilenmemesiyle birlikte işsiz kalacaklardır.
4/b statüsüyle çalışanların, kamu işçisi olmalarından kaynaklı İlave Tediye, ve Toplu İş Sözleşmesiyle elde edilmiş olan (İkramiye, Gıda Yardımı, Çocuk Yardımı, Yol Yardımı, Eğitim Yardımı, Yakacak Yardımı ve fazla mesai gibi) her türlü hak ortadan kalkacaktır.
İşçi ve memur sayılmayan kamu personeli olmaları sebebiyle, İşten çıkartılmaları ya da işin sona ermesiyle birlikte kıdem, ihbar gibi tazminatlardan ve işsizlik ödeneği gibi sigortalardan faydalanamayacaklardır.
4/b Hükümlerine göre istihdam edilenlerin ücret pazarlığı yapma hakkı yoktur. Bakanlar Kurulunun ön gördüğü ücret ile çalışmak zorundadırlar.
Geçici İşçilerin 657 4/b statüsüne geçirilmek istenmesi yıllardır sahip olduğumuz kazanılmış haklarımıza yönelik bir saldırıdır. İşçileri örgütsüz bırakacak, sendikasızlaştıracak kısacası elimizde olan tüm haklarımızı yok edecek bir uygulamadır. Bu sebeple 4/b düzenlemesini bir sorunun çözümü olarak görmek. bir hakmış gibi değerlendirmek ve bu düzenlemeyi kabul etmek mümkün değildir.
Sendikamız, Özelikle Kültür ve Turizm Bakanlığı başta olmak üzere diğer Bakanlıklarda, İl Özel İdarelerde ve üniversitelerde geçici işçi statüsüyle çalışan tüm işçilerin hiçbir ayrım gözetmeksizin ve çalışma sürelerine bakılmaksızın, bir defaya mahsus daimi işçi kadrosuna geçirilmesini talep etmektedir. Bu talep aynı zamanda geçici işçilik sorununun en demokratik ve en adil çözüm yoludur.
Sendikamız, yaklaşık 40 bin civarındaki geçici işçinin, Devlet Memuru da sayılmayan, buna karşın işçi olarak da görülmeyen, sendika, grev ve toplu iş sözleşmesi hakları bulunmayan, çalışma süreleri sözleşme süreleri ile sınırlandırılan, hiçbir AB üyesi ülkenin çalışma mevzuatında yer almayan ve bu özelikleri nedeniyle suistimal edilmeye son derece müsait olan 657 4/b kapsamına geçirilmesine şiddetle karşıdır.
Sendikamız, geçici işçilik konusunda yapılan ve yapılacak olan her türlü ayrımcı düzenleyeme karşıdır. Her platformda da karşı çıkacaktır.
Sendikamız Bu konuyla ilgili toplanan Başkanlar Kurulu Kararı doğrultusunda, Konfederasyonumuzun ve Sendikamızın taleplerine rağmen, tek bir üyemizin dahi 657 4/b kapsamına geçirilme girişimine karşın,
İlk önce YÖK, Üniversite Rektörleri ve Siyasi Parti Grupları ile görüşmeler yapılmasına, Ardından Başbakanlık, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına gönderilmek üzere imza ka
mpanyası yapmıştır.
Ardından, sağlıklı bir adım atılmaması halinde, üretimden gelen gücümüzün kullanılmasına karar vermiştir.
Tez-Koop-İş Sendikası Başkanlar Kurulunun bu kararları doğrultusunda şubemiz, yapılacak her türlü hak aram mücadelesinde her zaman en önde olacaktır.
Basına ve kamuoyuna duyurulur.
Tez-Koop-İş Sendikası
İstanbul 1 No’lu Şube
Yönetim Kurulu